Güneşin traducir ruso
1,408 traducción paralela
Doğaya daha yakın olduklarından mı? Ya da güneşin etkisiyle mi?
Может, потому что они ближе к природе, к солнцу?
Sunrise, güneşin doğuşu demektir.
"Санрайз" - английское слово.
Güneşin batışının bütün gökyüzünü ateşle kaplı gibi gösterdiği...
На деревьях висят фрукты всех цветов радуги.
Güneşin batması, ayın doğması gibidir.
Заход солнца и восход луны
Gerçek hız rüzgarın kabarması gibidir. Bulutların yoğuşması, güneşin batması, ayın doğması ya da yaprakların kızıla çalması gibi.
Настоящая скорость подобна подъёму бриза, сгущению облаков, закату, подъёму луны, или покраснению листьев
"Güneşin batışı..."
"Солнце опускается..."
Bu Güneşin soyundan gelen birisidir, politikacı değil. Seçmenlerin oyunu alır.
Ёто все же потомок — олнца, а не конгрессмен, купивший голоса избирателей!
Ne yapacağımı bilmiyorum Burada olan Güneşin doğuşunu çizen Dua eden
Я хочу верить... за всех тех, кто здесь, рисует рассвет.
Güneşin batışını kaçıranlara ağlayanlara
Плакать за тех, кто попустил закат.
Bir kedi güneşin tadını çıkarıyorsa, buna son verirdi.
Если кошка нежилась на солнышке,... он это прекращал.
Tüm gezegen güneşin etrafında saatte 67.000 mil hızında hareket ediyor.
Вся планета вращается вокруг Солнца со скоростью 108 000 километров в час.
Gökkuşağının, güneşin tadına mı varayım?
Наслаждаться радугой и чувствовать, как солнце сияет мне в лицо?
Şimdi ya, sen özellikle güneşin solunda çok uzun bir kalp yaptırmak istedin,..... ya da, bu gerçekten çok kötü bir ev işi.
А эта татуировка с картой, она или слишком долго пробыла на солнце, или это очень плохая кустарная работа.
Güneş iki saat içinde doğacak... ve hepimiz birlikte güneşin doğuşunu izleyeceğiz.
Солнце встает через три часа, И все мы останемся здесь Ждать рассвет.
O dediklerin neydi peki, sabaha kadar beklemek, güneşin doğuşunu izlemek?
"Будем вместе ждать рассвет?"
Üç saate kadar güneş doğacak,... ve hep birlikte güneşin doğuşunu izleyeceğiz.
солнце встаёт в три, и каждый из нас увидит это.
Peki ya o söylediklerin? Hani sabahı bekleyip,... güneşin doğuşunu izleyecektik?
А как же всё то, что ты говорил о завтрашнем утре и восходе солнца?
Güneşin batmasına bir saat var, bunu yapabiliriz millet, tamam mı?
Солнце должно зайти примерно через час. Мы можем успеть. Так ребята.
( EN : Eye of the Sun : Güneşin Gözü )
Она единственная в своем роде.
Dünya 5000 yıl önce güneşin etrafında farklı bir yörüngedeydi.
5000 лет назад Земля была на другой солнечной орбите.
Dünya'nın düz olmasından güneşin bizim etrafımızda dönmesine kadar.
Все : от плоской Земли, до Солнца, вращающегося вокруг нас.
Onu güneşin öldürdüğünü sanmıyorum.
Не похоже, чтобы его убило солнце.
Tanrım... geçen hafta bir güneşin koronosferine doğru tehlikeli biçimde uçtuk!
Боже, а на прошлой неделе мы опасно близко подлетели к короне солнца.
Güneşin yüzeyinden bir kilometre ötede bulunuyor.
Находящееся на расстоянии 3 / 4 мили от поверхности солнца.
Başka bir güneşin bir zamanlar orada olduğunu bilmek istemiyorum
Которые мы воздвигаем сами От путешествия, в которое нужно было бы отправиться
Başka bir güneşin bir zamanlar orada olduğunu bilmek istemiyorum
Внимательнее, идиотка несчастная! Вы мне сделали больно Дайте мне расческу
Güneşin doğmasına bir saat kaldı.
Oстaлocь вceгo oкoлo чaca дo paccвeтa.
Güneşin doğuşunu seyredeceğiz.
Мы ведь хотели посмотреть на восход.
Güneşin doğuşunu hiç seyrettin mi?
А вы когда-нибудь встречали рассвет?
Taşranın tadını çıkartmak istedik. Güneşin tadını çıkartmak.
Хотели полюбоваться страной, насладиться солнцем.
Dışarı çıktığında, güneşin parlaklığı gözünü kör etmiş ve bütün hafızası silinmiş.
На поверхности... яркое солнце ослепило ее и стерло память.
Her sabah güneşin seni öptüğü yer.
В края, где солнце встречает поцелуем каждое утро.
Beni yanlış anlama, güneşin doğuşunu izlemek güzel fikirdi.
Пойми меня правильно, смотреть на восход - отличная идея
Güneşin yüce insanları...
Великий народ солнечного знамени!
Evet, gülebilirsin, ama güneşin altında yerim var.
Да, можешь смеяться. Но у меня уже есть место под солнцем, есть.
Sonra güneşin güzel ödülü gelecek, hava'daki arkadaşlar. Işığa göbeğimizi açacağız.
А потом - ласковое солнце, друзья времени, и мы откроем наши сердца свету.
Kızgın güneşin altında duramaz.
Она не может долго сидеть на солнце.
Güneşin radyoaktif ışınları, ışık dalgaları halinde gelir ve bu ışınlar dünyayı ısıtır.
Солнечное излучение приходит в форме световых волн и нагревает Землю.
Ama eridikçe ve güneşin enerjisini, buzul yerine açık deniz aldıkça yüzde 90 dan fazlası emiliyor.
Но с таянием и поглощением океаном солнечной энергии больше 90 % остается.
Güneşin doğmasını da suçlayabilir.
Он также может обвинить восход солнца.
"Güneşin altında verdikleri söz... " Küçük sırlarıymış... "
Обещание, данное под солнцем... было их маленьким секретом...
Öyle görünüyor ki, Güneşin batmasını bekliyormuş.
Видимо он ждал захода солнца.
Bu enlemlerde güneşin ışınları kendini ancak gösterir, ve toprağa ağaç yetişmesini sağlayacak kadar enerji ulaştıramazlar.
В этих широтах лучи солнца блеснут и недостаточно их энергии, чтобы достичь поверхности земли, чтобы позволить деревьям расти.
Güneye indikçe, güneşin etkisi de güçlenmeye başlar. Ve 50 derece enlemde tabiatta çarpıcı bir dönüşüme tanık olursunuz.
Поскольку мы путешествуем по югу влияние солнца становится более сильным и в 50 градусах широты начинается радикальное преобразование.
Kolay yenen ve hazmedilen bu geniş yapraklar sayesinde hayvanlar da güneşin enerjisinden payına düşeni alır.
Broadleaves намного проще съесть и переварить так теперь животные может собрать свой ресурс энергии который исходил из солнца.
Tüm hayvanlar az bulunsun ya da yaygın olsun güneşin enerjisine bağımlıdır.
Все животные, редкие или обычные, в конечном счете зависят в своей энергии от солнца.
"Güneşin batışını seyrederek öpüştüler...", falan filan.
Не надо, хватит.
Ve ben başka bir güneşin doğuşu için buradayım
Молюсь, молюсь за тех, кто выходит в море в ночи
Güneşin batışı her zaman güzel olacak.
Как красиво.
Başka bir güneşin Bir zamanlar orada olduğunu bilmek istemiyorum
От открытого пути,
Atalarımız güneşin doğuşuna nasıl tepki vermişlerdir?
Как наши предки воспринимали рассвет?