Pişmanım traducir ruso
1,461 traducción paralela
Departmana hemen teslim etmediğim için çok pişmanım.
Жаль я сразу тебя не сдал в департамент.
Çok pişmanım.
Мне так жаль.
Birlikte kahvaltı edemedik diye pişmanım.
- Только то, что мы не позавтракали вместе.
Yaptığıma pişmanım.
что сделал.
Bazı şeylerden pişmanım.
Зря я пришел.
- Ben de. Çok pişmanım.
Я очень раскаиваюсь.
Kötülükler içinse pişmanım
Прости за убиенных.
Bu çocuğun nesi var? Kabul ediyorum pek parlak bir öğrenci değilim, ve yıllarca öğretmenlerime yaşattığım onca stres yüzünden, pişmanım ama ortada okulun kuralları hiçe sayıp, ortalığın amına koyan, arada bir marihuana içen çocuktan daha kötü bir şey var.
Согласен, я не идеальный ученик, и насчет того, что я доставал учителей все эти годы, мне на самом деле жаль, но есть кое-что похуже, чем парень, который нарушает правила, развлекается и курит косячок-другой время от времени.
Senden ve Jonah'tan uzaklaştığım için her şeyden çok pişmanım.
Я сожалею о том, что уехал от тебя и Джоны больше, чем о чем-либо.
Pişman olmayacak mısınız?
А не пожалеете?
Hiçbir şey yapmadım diye pişman olmaktansa, bir şeyleri yaptığına pişman olmak daha iyidir.
Лучше жалеть о своих поступках, чем о том, чего ты не сделал.
Sadece günlerini göster, yeter. Beraber çalışmaktan en çok zevk aldığım çocuk cerrahı dediğim için beni pişman etme.
просто, уделай всех не заставл € й жалеть, что € назвала теб € самым талантливым молодым педиатром из всех, с кем мне приходилось работать
Pişman mısın?
Ты в порядке?
Pişman olmadın mı?
Не сожалеешь?
Eyaletten bile çıkmamış akrabalarım var bense burada evrenin diğer ucundayım yani pişman değilim.
У меня есть родственники, которые даже не покидали штат. А я сейчас в глубинах вселенной, так что... я ни о чем не жалею.
Sakın pişman olacağım bir şey yapma.
Не делай ничего, о чем я пожалею.
Eğer Paxson tanıdığım herkesin peşine düşecekse, O zaman peşine düştüğüne pişman olacağı biriyle tanışmalıyım.
Если Пэкстон собирается достать каждого, кого я знаю, тогда мне нужно узнать о ком-то, чтобы она передумала.
Belki de yapmamalıydım ama pişman değilim.
Может быть, я зря ввязался, но я ни о чем не жалею.
Ben mi pişman olacağım?
Я буду раскаиваться? Я?
Sonradan pişman olmaktansa, işi sıkı tutmak lazım değil mi?
Ну, лучше подстраховаться, чем потом жалеть, правда?
... daha fazla pişman olmayacağım.
О том, что я тебя не остановил.
Pişman olmayacağına inanıyorsan, bunları senin için atarım.
А если ты уверен, что не будешь сожалеть, я выкину это за тебя.
Sanırım bunu istediği için onu pişman edeceğiz.
— Ну, похоже надо заставить его пожалеть о таком решении.
Pişman mısın?
- Еще сожаления?
Pişman mısın şimdiden?
Ещё не пожалел?
Biliyorum pişman olacağım ama eğer gitmek istersen anlarım.
Вот я точно пожалею, но если тебе так нужно, я пойму.
Ben de kararımı verdim ve pişman değilim.
Поэтому я сделал свой выбор... И ни о чём не жалею.
Bu kadının gözlerine baktım ve ne kadar pişman olduğunu gördüm.
Я посмотрела в глаза этой женщины, и теперь я вижу, что она действительно раскаивается.
Seçmelerde bana yardım ettiğin için teşekkürler ama bu Oliver'ın kötü durumunu bana söylemediğini için seni affettim anlamına gelmez ama yinede buradasın. O yüzden lütfen çağırdığıma pişman etme.
Спасибо, конечно, что ты помогаешь мне с прослушивание, но я все еще злюсь, что ты скрыл насколько плохо было Оливеру, но раз ты здесь, не делай так, чтобы я жалела о том, что позвала тебя.
Sadece bunun için teşekkür ederim Yıllardır bir çok insanı hayal kırıklığına uğrattım onların gözünde değerimi kaybettim... ama incitmekten en çok pişman olduğum kişiler ise çocuklarımdı
Просто... Спасибо тебе за это. Да.
Pişman olacağın bir şey yapma, kızım.
Не делай ничего, о чем потом будешь жалеть, девочка.
Andy için üzgünüm ama yaptığım şeyden pişman değilim.
Я сожалею об Энди, но не сожалею о том, что сделала.
Jules'un seks kasedinden sana bahsettiğim için pişman olacağımı biliyordum.
Я знала, что не стоило рассказывать тебе о секс-кассете Джулии.
Ama... lütfen bu söylediklerime inanın, sırlarını daha önce öğrenmediğime pişman olacağım başka bir sebep yok.
Но, пожалуйста, поверьте иных причин жалеть, что эта тайна не открылась мне раньше, у меня нет.
Buna kesin pişman olacağım.
Я так об этом пожалею...
Pişman olacağım bir şey yapmadan önce Gail'i bu evden göndermeliyim.
Я завтавлю Гейл уйти до того, как я сделаю что-то, о чём потом пожалею.
Onu yine de bulmalıyım, böylece geçen seferki gibi pişman olmayacağım.
Значит, правда.
Otobüse bindiğinize sonra pişman olabilirsiniz. Buna pişman olmayacağım Young Ji.
Возможно, вы никогда не сможете встретить тех, кого любите и тех, кто вас ждет.
Asla pişman olmayacağım.
И тогда вы будете жалеть, что сели в этот автобус.
Seni kurtardığım için pişman ettirme beni.
Не заставляй меня жалеть о том, что я для тебя сделал.
bütün aldığım, bu yüzmüydü, senin pişman yüzün.
Это твое лицо, полное раскаяния.
Şehir merkezine adımını attığın an pişman olacağın andır.
Если только появишься в центре, пожалеешь.
Bakalım nasıl bir şey çıkaracaksınız? Numaramı verdiğime pişman etmeyecekseniz arayın.
Ну, посмотрите что у вас там получится, и звоните, если получится что-то, что не заставит меня пожалеть об этом.
Çok pişman olacağım.
Я уже очень жалею.
"Asla yaptıklarımızdan pişmanlık duymamalıyız... "... yapmadıklarımızdan pişman olmalıyız. "
"мы не должны сожалеть о том, что сделали, сожалеть нужно о несделанном"
Pişman olmadığımı biliyorsun. Yani seni öptüğüme...
Я ведь нисколько не жалею, о поцелуе
Bir daha yapmayacağıma söz veriyorum ve sana pişman olduğunu göstereceğim, müsaade et kadehini doldurayım.
Обещаю исправиться И в знак того, что исправлюсь, позвольте мне наполнить ваш бокал
Gittiğine pişman mısın?
Жалеешь, что съездила?
Geçen sefer Peter'ın kaybından pişman olduğunun ve kendini suçladığının hissine kapılmıştım.
В прошлый раз я почувствовала, что вы сожалели об исчезновении Петржичека. и винили в этом себя.
Bunlar pişman olduğum anlar. Değiştirmem gereken anılarım.
Это моменты, о которых я жалею, воспоминания, которые я должен изменить.
Bu ana pişman olacağımı anladım ve son kez olsun suratlarını görmeliydim.
Я понимаю, что буду жалеть об этом моменте, и... Мне нужно увидеть их лица в последний раз.