Reason traducir ruso
58 traducción paralela
All the more reason to turn ourselves in now while we can still cut a deal. Ne ile?
Надо сдаться сейчас, еще можно все изменить.
Yaptıkları için kafasında bir nedeni olduğunu söylüyorum.
Я утверждаю что он имел основание в своём сознании для того что-бы поступать так как он поступал. I'm arguing that he had a reason in his mind for doing what he did.
Ama mantığın sınırları vardır :
Но разум имеет пределы. But reason has limits.
Benimle gelirsen bir daha yalan söylemek zorunda olmayacaksın.
Maybe this is happening for a reason. Maybe you're supposed to fix me. One thing that is really coming into play
And then suddenly, for no reason, Daha sonra bu kadın adamın aletini üfleyerek bir sürtük olduğunu kanıtladı zaten.
И тут вдруг, ни с того ни с сего, шлюшка решила всем всё рассвистеть, просто от характера своего стервецкого.
Birbirimize karşı medeni olabiliriz.
And there's no reason we can't be civil with each other.
And that seems to be interested in it, which is another reason for you leave here.
И что более интересно - она заинтересована в вас, и это еще одна причина свалить из этого дома.
- Baba?
# And the stars fell out of the sky # And my tears rolled into the ocean # Now I'm looking for a reason why... #
Seni etrafımda tutmamın tek sebebi babam.
Now, the only reason that I am keeping you around is for dad.
Gemi sebepsiz yere FTL'den çıkmaz.
Well, the ship doesn't drop out of FTL for no reason.
Tepkinizin, ya da sizin pes etmenizin geminin FTL'den çıkmasına ve ıssız bir yerde kalmamıza neden olduğunu düşünüyor.
She thinks your reaction, the fact that you've- - well, you've given up, it's the reason why we have dropped out, why we are stuck out here in the middle of nowhere.
Reytinglerin yüksek olmasının sebebi benim.
That's ridiculous. I'm the reason the ratings were up.
Bunları belirtmemiş olmamın sebebi, film işlerini kaçırma riskine girmek istemeyişimdi.
Reason I didn't mention any of this is I didn't want to risk missing work on the movie.
Kabul etmemin tek sebebi, hayır deme gibi bir şansımın pek mümkün olmayışıydı.
The only reason I went along is because saying no didn't really seem like an option.
There's no reason Adrianna benim haplarımı atmış olamaz değil mi?
У Адрианы ведь нет причин, выбрасывать мои таблетки?
İyi bir nedenin vardır umarım.
There better be a good reason.
Bizden kaçması için bir sebebi yok aslında.
There's no reason he should run from us.
Bu da bize her ne kadar bir amaç için öldürdüğünü düşünse de, aslında cinayetleri takıntı sonucu işlediğini gösteriyor.
This tell us that while he may think that he has an objective reason for the killings, he actually has a compulsion which is the real reason behind them.
Warren, gündüz vardiyasında, discovers there's a very good reason why.
Уоррен, будучи в дневной смене, обнаруживает веское основание для этого.
Kocasını öldürmenin ardındaki gerçek nedeni biliyor mu?
Does she know the real reason why you killed her old man?
♪ You're the only reason ♪
Внимание! Этот перевод, возможно, ещё не готов, так как модераторы установили для него статус
Nedeni bu.
That's the reason.
Şimdi ben markete gidip organik ıslak mendil alayım çünkü nedense organik olmaları lazım...
Okay. I'm gonna go to the store and get organic baby wipes,'cause for some reason they have to be organic...
- Uzun mesafeli ilişkilerin yürümemesinin nedeni... yolun sonunun belli olmaması...
The reason why long-distance couples don't work is because there's no endgame.
Beverly'nin kendisini öldürme sebeplerinden biri de sensin.
There's only one reason Beverly killed himself and that's you.
Yerime gitmeni de ağzımda pamukçuk çıktığı için istemiştim.
Reason I need you to go for me is'cause I got a bunch of canker sores.
Havamı içeride atmamamın sebebi seninle dışarıda karşılaşacağımı ummamdı.
And the reason I didn't gloat inside was because I was hoping I'd see you out here.
Bir nedeni var mı?
Is there a reason?
Lotus, tatlım, dipten başlamak için hiçbir sebebin yok.
Lotus, honey, there's no reason to start at the bottom.
Sanırım onu yol boyunca taşımış olmamın bir sebebi varmış.
I guess there was some reason why I had to have carried him all that way.
Ama onunla olan ortaklığım için telaşlanmanı gerektirecek bir şey yok.
But there's no reason for you to feel threatened by my partnership with him.
36 saat, senden şüphe duymak için bir sebep bulmalarına yetecek kadar uzun bir süre.
36 hours is plenty of time for them to find reason to doubt you.
Bunu bir sır olarak sakladılar, çünkü... and the reason was'cause... tasarımcısı ben Lexcen bir teknenin suda nasıl ilerlediğini çok iyi biliyordu.
Это была тайна, потому что... только Бен Лексен, который его сделал, знал как лодка скользит по воде...
♪'Cause to reason is ♪
* Потому что причиной было то, *
intihar etmesinin sebebi sizsiniz.
You people are the reason he killed himself.
Baba, Geçerli birsebep olmadıkça öylece geri dönemeyiz...
Dad, we can't just up and leave without a plausible reason wh...
Bu yüzden "doğru kişi" yim ben.
There's a reason I'm the best person.
Akli bozukluk nedeniyle suçu kesinlikle reddedeceğiz ve Doktor Pierce'nin Elena lehine tanıklık edeceğini sanıyorum.
We're obviously pleading not guilty by reason of insanity, and, Dr. Pierce, I assume you'll be testifying on Elena's behalf.
Akli bozukluk nedeniyle suçu kabul etmeyecek ama normalde bu durumda yıllarca akıl hastanesinde kalması gerekirdi.
She pleads not guilty by reason of insanity, which normally means spending years in a psych hospital.
Apokalipsin gerçek nedenini Belki bir gün
Someday maybe we'll find out the real reason the Zombie Apocalypse happened.
Bu evi almamızın tek sebebi buydu, hatırlıyor musun?
It's the whole reason we bought this house, remember?
Burada kalmamın tek sebebi bu mu Duke?
Is that the only reason why I'm staying, Duke?
Kimse bilmek istemez sebebini.
♪ Nobody wants to know ♪ ♪ Your reason why ♪
Bambaşka bir sebep...
♪ Another reason ♪
And the only way to deal with that, is to deal with the reason that it's so low right now.
И справиться с ними можно, справившись с самой причиной низкой самооценки.
But, for some strange reason, after I meet them, they decide never ever to return.
Но после знакомства со мной все по странной причине решали больше не возвращаться.
Onları başta oraya koymamızın bir sebebi var.
There's a reason it's up there in the first place.
Onları sebebi görmeleri için teşvik edelim.
Let's encourage them to see reason.
Bir şehir. Olmaya hakkı olmayan bir yerde canlı ve yaşayan bir şehir. Tüm sebepleri hiçe sayarak boşaltılmayı reddeden ama gelişen...
A city... alive in a place it has no right to be, in defiance of all reason and refusing to be dislodged, but growing and... a place that, 50 years hence and when I'm long gone
Elbette bize de düşer kısmet
It stands to reason we deserve it too
Bu hafta fazladan yapmamın sebebi sen miydin yani?
Я никогда не делала этого. You're the reason why I had to pick up an extra hummer this week?