Satılık traducir ruso
1,032 traducción paralela
Satılık değil çünkü. Ama inanın bana, eğer benim olsaydı, yarın sabah kapınızda olurdu.
Если б моя воля, сегодня же бы она ждала вас у ваших дверей.
- Señor, satılık değil.
Сеньор! Это не продается!
- Çiftlik satılık değil.
Ранчо не продается.
Satılık değil, tamam anladım.
Вы ее не продаете, согласен.
Altını ne yapayım! Ayrıca o satılık değil.
- Мне не нужно золото и этого я не продам.
Ha, Betty bana dedi ki... elinde, bizim ilgilenebileceğimiz, satılık bir ev varmış.
Бетти говорит, что у вас есть дом на продажу, который мог бы нас заинтересовать
Satılık bi tane bulabilirdik.
Можно было бы найти на распродаже.
Benim saatim satılık, fakat kimse satın almak için istekli değil.
Я хочу продать свои часы, но никто не желает купить их.
"Satılık Ev İndirimli Fiyat"
ЦЕНА СНИЖЕНА ПРОДАЕТСЯ ДОМ
300 bin lirete satılık bir dükkan var.
Было бы из-за чего! Папа. Мне подвернулся случай.
Bu ev satılık değil.
Он не продается.
Size satılık olup olmadığını sormuyorum, bu evin fiyatının ne olduğunu soruyorum.
Я не спрашиваю, продается ли он, я спрашиваю, сколько стоит.
Satılık güzel ölü fareler.
Славные дохлые крысы на продажу!
Satılık değil.
- Спасибо. Он не продается.
Beni izle de sana bu satılık malların nasıl iyi biçimde kullanılabileceğini göstereyim.
Следуй за мной, и я покажу тебе истинную ценность этих товаров.
Mogwai satılık değil.
Могвай не продаётся.
Buradaki herşey satılık demiştin.
Ты сказал, что здесь всё продается.
- Satılık yazıyor.
- "Продается".
Ulan satılık yazıyor, kafanı çalıştırsana.
Продается. Подумай!
Üzgünüm, ama hiç biri satılık değil.
К сожалению, мы всё продали.
Evin satılık olduğunu öğrendik.
Оказалось, что он продаётся.
Satılık çeşitli şeyler var ve bir de saç kurutma makinası.
У меня товар первый сорт. Еще есть шикарный фен, хотите?
- O satılık değilmiş.
! - Они не должны были его продавать.
- Kamera satılık mı? - Hayır.
- Камеру продаёшь?
TV dünyasına girmek kadar göz alıcı değil ama başlamak için mükemmel bir alan ve satılık çok fazla radyo var.
То есть, это, конечно, не так эффектно, как сразу нырнуть в телевидение. Но это солидное начало, и предложение на рынке большое.
O satılık değil.
Он не продаётся.
Sana onun satılık olmadığını söyledim.
Я говорю вам, он не продаётся.
Üzgünüm bu at satılık değil.
Эта лошадь не продаётся.
Anladığım kadarıyla kocanızın satılık atları var.
Я так понимаю, у вашего мужа есть лошади на продажу.
JİVAGO KULÜP Satılık
Клуб "Живаго". Продается.
Bu sabah "Satılık" levhası yoktu!
Утром здесь не было таблички "Продается"!
Hepsi satılık.
Ну, они все продаются.
- Ona arazinin satılık olmadığını söyledim.
- Я сказал им, что земля не продается.
- Ve her şey satılık mı?
- И это все продается?
Satılık değil.
Не пойдёт.
Satılık değil! - Güle güle.
О как я хочу это произведение!
Erkek kıyafetleri satılan bir mağazada çalışıyorsun,... bu yüzden çorapların nasıl sayılacağını,... az mı, çok mu ya da ucuz mu pahalı mı olduğunu biliyorsun.
Ты работаешь в отделе мужской одежды, все, что ты умеешь - это посчитать пары носков, ты знаешь, много их, или мало, дорогие они, или дешевые.
Deniz kıyısındaki bu araziyi geçen yıl satın aldım.
В прошлом году я купил участок на берегу.
Sahibi çıkmayan, açık arttırmayla satılır.
Те машины, к которым нет претензий, выставляются на аукцион. Все из-за нарушений правил парковки?
Ama en önemlisi de artık avluda satıcılık yapmayacak olması.
Более того, я считаю важным, что вам больше не надо ходить по этим грязным дворам и зазывать покупателей.
Başka yıldızlar satın almamı mümkün kılıyor.
Чтобы покупать еще новые звезды.
Bu kasabada bir çalılık satın alabileceğimiz bir yer var mı?
Гдe в этoм гopoдe мoжнo кyпить кycт?
Nereden çalılık satın alabileceğimizi söylemezsen, arkadaşım ve ben... sana...
Ecли ты нe cкaжeшь нaм, гдe кyпить кycт, я и мoи... тoвapищи, cкaжeм тeбe...
.. 2 dolarlık özel fiyatla Horn ve Hardart'da satılıyordu, üç yıl önce.
Да. Знаешь, я последний раз ел индейку,
Ben, Thomas Haringh, satışı gerçekleştirmek üzere komisyon tarafından yetkili kılınmış bulunmaktayım.
Сей документ принят и завизирован мной, администратором Томасом Харингом, по поручению комиссионеров городского собрания.
- Bunlar satılık mı? - Hangisi?
- Это продаётся?
Burada satıcılık tehlikelidir. Dikkat et. Kimlik kontrolü var.
- Не переведено -
Güzel satılık dişler.
Улыбайтесь.
Firmanın satılık 200.000 çeliği var.
У нас есть 200 000 стали.
Duvardaki tüm resimler satılık.
Все, что на этих стенах - продается.
İki yüz dolarlık bir kasa içki, yüz dolara satılıyordu.
Берём ящик бухла за $ 200 и продаём его за $ 100.