Sağlık traducir ruso
5,490 traducción paralela
Hükümet ile anlaşması olan hastaneleri ve sağlık servisleri gibi şeyleri denetliyordu.
Он следил за госконтрактами... в больницах и медслужбах, вроде того.
Stone, Tremaine Otel'de yapılacak olan ve 1500 kişinin katılacağı bir sağlık seminerine davetliymiş.
Стоун направлялся на семинар по управлению состоянием в отеле "Тремейн", где будет 1500 человек.
Olay yeri sağlık hizmetlerinin cuk diye oturacağı kimin aklına gelirdi?
Кто знал, что у уборщиков мест преступлений такие шикарные наряды.
İlçe Sağlık Teftiş ofisinden geliyorum.
Я из управления здравоохранения.
Amerika'daki sağlık müfettişleri tıpkı polis gibi konuşuyorlar.
Инспекторы здравоохранения в США, они говорят как копы.
Sağlık durumun iyi.
Все нормально.
Biraz zamana ihtiyacımız var ama eğer Sağlık Ekibi'ni buraya gönderirsen...
Нам нужно еще несколько минут, но, если у вас есть парамедики, и вы можете их прислать,
Maine Sağlık Bakanlığı insanların nasıl öldüğünü bilmek istiyor. Pete de sorunları saklamak için resmi istatistikler uyduruyor.
Департамент здровоохранения штата Мэн хочет знать, как умирают люди, и Пит готовит официальную статистику, скрывая Беды.
Hayatım, bu frenbuazlı jölenin sağlık planlarında.. .. olmadığının farkında mısın?
Моя дорогая, вы в курсе что это малина желе даже не на нашем текущего плана здравоохранения?
Acil sağlık ekibine ihtiyacımız var!
Здесь нужны парамедики!
İkarus projesiyle ilgili her türlü sağlık kaydına, programlara, uçuş verilerine ve malzemelere el koyuyoruz.
Он позволяет нам изъять медицинские записи, расписание программ, полётные данные - все материалы, связанные с проектом "Икар".
Ferris'in sağlık kayıtlarında reçeteli bir ilaç yazmıyor.
В медицинских записях Фэрриса нет упоминания о назначении этого лекарства.
Bir sağlık puanı bile kaybetmedi.
Чёрт, даже ни одного ХП не слил!
Sağlık emme tarafından yok edilmeden önce bir büyü bile yapmadı.
Ничего не накастовал - у него сразу высосали всё здоровье!
Diğer horoz kartlarını karıştırmak zorunda kaldığında iki sağlık puanı kaybedecek.
Теперь при попытке перетасовать колоду другой петух уйдёт в минус на два ХП.
Ellerinize sağlık.
Не важно, как далеко от меня, Вы молодцы.
Kızgınım çünkü bir erkekle sağlıklı bir ilişki olması ihtimalinin içine ettin.
Я злюсь, потому что вы полностью испортили мои шансы на нормальные здоровые отношения с мужчинами.
Bu bir sağlık tehlikesi oldu.
Было опасно для здоровья.
Tam olarak 10 : 09'da sağlık görevlileri, Adaline Bowman'ın göğsüne iki tane defibrilatör yerleştirdi.
Ровно 10 : 09 вечера. Парамедики приложили два электрода к груди Адалин Боуман.
Pekâlâ bu formda Dedektif Laurel Hester'ın sağlık durumu hakkında bilgiler yer almakta ne yazık ki dördüncü evre kanseri var.
Хорошо, это от детектива Лорел Хестер, которая в настоящее время в медицинском отпуске, так как, к сожалению, она на 4 стадии рака.
Sigorta şirketinden mektup geldi, üç günü kaldığını söylüyorlar üç gün sonra sağlık haklarını, hayat sigortasını kaybedecekmiş.
Я получила это письмо от страховой компании. Тут сказано, что у неё есть где-то три дня, а потом она потеряет медицинские льготы, и страхование жизни, и всё остальное.
Eğer ona sağlık kredisi vermek isteyen olursa oraya imza atacak.
Любой офицер может отдать свой больничный другому офицеру.
Sağlık kredilerini veriyor olmaları bize cephe aldıkları anlamına gelmez.
Они пожертвовали больничные.
Hastalık önleme merkezi ile sağlık personelleri aşı ve tedavi konusunda oldukça ketumlar.
Медики и ученные, работают над вакцинной.
- Ağzına sağlık senin.
Прекрасно сказано.
Ellerinize sağlık beyler!
ѕора в путь, реб € та.
Sağlık müdürlüğü teftiş sırasında bir tahtakurusu buldu.
При стандартной проверке санитарным отделом нашли одного клопа.
Sağlık bakanlığı için grafik tasarlıyorum.
Делаю графику для департамента здравоохранения.
Ücretsiz sağlık hizmeti verecek bir klinik inşa ediyor.
Он строит клинику, чтобы обеспечить всем в этом районе медуход.
Sağlık hizmeti her insanın hakkı.
Каждый человек имеет право на здравоохранение.
Misafirler her ay sağlık kontrolünden geçiriliyor ve Sonny her sabah yoklama alıyor.
Ежемесячно мы проверяем их здоровье в местной клинике, и Санни каждое утро проводит перекличку.
Sağlık durumu?
Заболевания?
Rob, Harold ve Mike sizlere dağcılık hakkında bir kaç anlatacaklar. Ama sağlık açısından değinmek istediğim nokta : Everest'e çıkmak için gerekli olan... tek şey oksijen kullanımıdır.
Роб, Харольд и Майк расскажут все, что касается собственно подъема, но с медицинской точки зрения в подъеме на Эверест самое главное - кислород.
Şu anda, sağlık ekibimiz devam ediyor.
Медицинская команда оказывает помощь.
- Hayır götürmüyorsun. Kendi sağlık sigortamı yanımda taşıyorum.
У меня своя страховка.
İyi bir hazım iştaha eşlik eder. Sağlık da her ikisine!
Угощенье ждёт и приятного аппетита.
Sağlık sektöründe çalışanlara işlerini yapmaları için daha fazla vakit vermek.
дать медикам возможность успешней выполнять свою работу.
Birisi yeni bir sağlık kanadı ya da yeni öğrenci birliği için bağış mı yaptı?
Вам оплатили ремонт, или вложили деньги в студсовет?
"Ayrıntılı Yorumlarla Çin Biberinin Sağlık Üzerinde Potansiyel Yararlarında Arı Sütünün Değeri" monografımda belirtilen de arı sütünün iyileştirici güçleriydi.
Это целебные свойства молочка, что побудили написание моей монографии, "Ценность маточного молочка, с комментариями о потенциальной пользе для здоровья колючего ясеня."
Kumar oynamak iyi bir şeyse, çocuklara sağlık sigortası yaptırabilirim.
Если азартные игры - это нормально, тогда я куплю своим детям медицинскую страховку.
Angela'nın sağlık raporları da geldi.
Мы получили результаты осмотра Анжелы.
Her şey olağanüstü Pam, eline sağlık.
Все на высоте, Пэм. Спасибо.
Aslında biraz sağlık sigortası gibiyiz.
Знаете, мы как медицинская страховка.
Burada sağlık raporlarım var.
Вот справки о состоянии моего здоровья.
Sağlık sigortam filan, hepsi tamam zaten.
Я купила медстраховку и все такое.
Sosyal sigortalar, tıbbi bakım sigortası, yoksullara sağlık sigortası.
Соцобеспечение, бесплатная медицина для пенсионеров и малоимущих,
Kalbiyle ilgili sağlık sorunlarını görmezden geldi... Ve bedelini ödedi.
Он не обращал внимание на болезнь сердца и... заплатил за это.
- Kıpırdamamanı sağlıyor.
Чтобы ты не двигался.
Piskoposla görüşmelerini ve ceplerine birazcık para girmesini sağlıyoruz. Hayırlarına olan en iyi şey bu.
Мы устраиваем им разговор с епископом и немного бабла, и это лучшее на что они могут надеяться.
Bu bana bir bakıma 90'ların başındaki tütün şirketlerini hatırlattı. Onlar da sürekli "Hayır, sigara içmekle sağlığınıza zarar vermek ya da hastalık kapmanız arasında bir bağlantı yok." demişlerdi.
Это напоминает мне заявления табачных компаний до 90-х годов, когда они утверждали, что курение не наносит вред нашему здоровью, не подрывает его.
Kulakları geniş bir duyma alanına sahipler. En kısık sesleri bile duymalarını sağlıyor.
Их уши имеют расширенный диапазон слуха, позволяя им, улавливать тончайшие из звуков.