Suppose traducir ruso
19 traducción paralela
Her yıl Kongre önünde herhalde 100-120 saat savunma yapıyorum.
... to prepare myself properly for these congressional discussions. Я полагаю, что я провожу, возможно, 100 или 120 часов... I suppose I spend, perhaps, 100 or 120 hours в даче показаний перед Конгрессом каждый год.
Bottles it all up, I suppose.
Держит все в себе, я полагаю
Sanırım biraz güç toplayabilirim.
Well, I suppose I can muster up some strength.
Sende de yedek anahtar var herhâlde.
I suppose you have a key, too.
Herhalde yanında organik ıslak mendil yoktur, değil mi?
I don't suppose you have organic baby wipes on you?
- Sanırım öyleyim.
I suppose I am.
Eski günleri hatırladığım pek söylenemez ama öyle diyorsan yapmışımdır herhalde.
Well, I don't remember everything about the old days, but if you say I did it, then I suppose I did it.
Şehirde çiçekçi ve bahçe uzmanı bolluğu var ama bunlardan kaçı Amerikan çölünden gelen başka iklime ait kaktüsleri satar?
There is an abundance of horticulturalists and flower-sellers in this city, but how many of them do you suppose sell exotic cacti from the American desert?
Bakmam gerekecek sanırım.
Ethan : I suppose I'd have to look.
- Evet öyle galiba.
Yes, I suppose I do.
Ya Harold Dayı tiyatroya gitmeyi yeğlerse?
Suppose Uncle Harold would rather goto the theatre?
- Ama benim de onunla gitmem gerek, mektubu görsem tanırım. Ya kapıcılardan biri polisi ararsa?
But I knowwhat the letter looks like.Suppose the porter calls the police?
Zaten balık istifi gibi yatıyoruz ama çok uzun sürmeyecektir.
Mm. We're packed in like sardinesbut I suppose it's not for long.
Artık film yıldızlarına, milyonerlere ve Avrupa soylularına yemek yaparken bizimle ilgilenemez herhalde.
Don't suppose he can be botheredwith us now, cooking for film starsand the crowned heads of Europe.
Benim hakkımda onunla oldukça açık konuşmuş olmalısın.
And you were brutally honest I suppose?
Katili çok uzun sürede yakalamak sanırım etik olmaz sanırım.
I don't suppose it's ethical to take a lot more time to catch a killer.
Açıkçası Michael bana ulaştığında gururum okşandı.
So, when Michael reached out, I suppose I was flattered.
- Sanırım.
I suppose.
I suppose every story has to start somewhere.
Я полагаю, что все истории имеют начало