English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → ruso / [ V ] / Varım

Varım traducir ruso

169,902 traducción paralela
- Başka bir şey var mı?
Что-то ещё?
- Bu masada sana ait olan bir şey var mı?
На этом столе есть твои вещи?
FBI'dan haber var mı?
Слышно что-то от ФБР?
Bunda bilgisayarına bulaşan zararlı yazılım var.
Вот вирус с его компьютера.
Toplantım var.
У меня тут встреча.
Bakın, başka bir toplantım var.
Так, у меня другая встреча.
- Diane, biraz zamanın var mı?
Диана. Есть минутка?
Peki kimin yaptığına dair bir fikrin var mı?
Хорошо. Знаете, кто тогда?
Yardımınıza ihtiyacımız var Bay Staples.
Нам нужна ваша помощь, мистер Стейплс.
Sana yardım etmekten daha çok isteyeceğim hiçbir şey yok. Birlikte atlattığımız onca şeyden sonra. Ama başımda epey hukuki sorunum var zaten.
Я бы очень хотел вам помочь, учитывая всё, через что мы прошли, но у меня и самого проблемы с законом.
55 tane avukatımız ve 40 tane masamız var. O yüzden de değişkenli bir oturma düzenimiz var.
У нас 55 юристов и 40 рабочих мест, поэтому работаем по системе "свободного стола".
Artık yeni bir ortağımız var.
У нас новый партнёр.
- Herhangi bir kayıt var mı?
Видео есть?
Üzerinde çalıştığım bir dava var.
Он причастен к моему делу.
- Pekala imzalamam gereken bir yer var mı?
Ладно, я должен что-то подписать?
- Var. Bize yardımın dokunabilir Frank.
- Да, и на самом деле, вы можете нам помочь, Фрэнк.
Maaşı haczedilen bildiğin kimse var mı?
Урезали ли кому-то в торговом центре зарплату?
Maaş çekleri konusunda mızmızlanan var mı bugünlerde?
Так кто-нибудь ноет насчёт зарплаты?
Gerçekten bir kanser şüphesi var mıydı?
Это и правда была ложная тревога?
- Evet. - Sizin için bir cevabım var.
- У меня готов ответ.
- Başka sorunuz var mı?
У стороны ответчика есть ещё вопросы?
- Bunu hazmetmem için biraz zamana ihtiyacım var.
Мне нужно время, чтобы свыкнуться с этим.
Endülüs fındığınız var mı acaba? - Hayır.
У вас есть андалузский фундук?
Abartılacak ne var anlamadım.
Не понимаю, что тут такого.
Bu konuda hiç endişelendin mi? Endişelenmek için bir nedenin var mı?
Но это... тебя беспокоит?
Hemen Medikal Lisans Kurulundan bir tanığa ihtiyacım var.
Мне срочно нужен свидетель из Медицинского лицензионного совета.
Benim de bir konuda araştırılma yapılmasına ihtiyacım var.
Мне как раз нужно кое-что расследовать.
Sayın yargıç, bir tanığımız var. Çok şükür.
- Ваша честь, у нас есть свидитель.
Bizim de bir karşı tanığımız var, sayın yargıç.
У нас есть опровергающий свидетель, ваша честь.
- Bu bilgiyi elde etmek için birkaç saate ihtiyacımız var.
Нам понадобится пару часов, чтобы собрать информацию.
Öncelikle Diane'e ilişkin bir şey yazmalısınız. Kaleminiz var mı?
Сначала вы должны записать кое-что касающееся Дианы.
Tariq Suriye'de ve yardımına ihtiyacı var.
Тарик в Сирии, и ему нужна ваша помощь.
Söyleyeceğiniz var mı?
Есть что сказать? Да, ваша честь.
- Evet, Doktor Picot'a ihtiyacımız var.
Да, нам нужен доктор Пико.
Bay Morrello, söyleyeceğiniz var mı?
Мистер Морелло, есть что сказать?
Hiç düşmanın var mı?
Не знаю.
Toplantıyı bölmen için gerekli önemli bir neden var mıydı?
Вам нужно было прервать встречу по конкретной причине?
Tavsiyen var mı?
Какой-то совет?
İhtiyacınız olabilecek başka bir şey var mıydı hanımefendi?
Вам нужно что-то ещё, мэм?
- Bunun için kanıtınız var mı?
Каковы доказательства?
- Üstünüzün bundan haberi var mı?
Твой босс это знает?
Avukat hanım bu tanığa soracak başka sorunuz var mı?
Госпожа адвокат, ещё вопросы есть?
- Bir dakika yasa dışı yapabileceğimiz bir şey var mı yani?
- Хотите сказать, я могу сделать нечто незаконно? Нет.
Diyeceğin başka bir şey var mı?
Ещё хотите что-то сказать?
Adrian, bir dakikan var mı?
Эдриан, есть минутка?
- Çünkü bu işe ihtiyacım var.
Нет. Потому что мне нужна эта работа.
- Avukat hanım, sizin diyeceğiniz var mı?
Вам есть что сказать?
Başka soracağınız var mı?
Что-то ещё, господа? Да.
- Aklında başka bir avukat var mı?
У вас на уме есть другой юрист? Да.
- Bir dakikan var mı?
Есть минутка?
- Var ve sizi hiç duymadım.
Да, и я никогда о вас не слышал.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]