Veriyor traducir ruso
8,506 traducción paralela
Her neyse Toni, Montecito'da kiraladığı evde bir parti veriyor.
В любом случае, Тони организовывает небольшую вечеринку-экспромт в доме, которой она арендовала в Монтесито.
California gibi, valiye onaylaması için bir imkan veriyor.
И как в Калифорнии, это открывает губернатору путь к подписанию закона.
Avukat ifade veriyor. Geri aldım.
Вопрос снимается.
Birazcık rahatsızlık veriyor.
Немного неприятно.
Başkomiserim, söz veriyor musunuz?
Даете слово, капитан?
CDC sizler için ödül veriyor.
И награда за него - наша.
3 tanesi de hastanede yaşam mücadelesi veriyor.
Еще трое в больнице борятся за свою жизнь.
Güvenlik görevlisi adamı suçüstü yakalıyor, kadın da son anda kararını değiştiriyor ve masum bir tanık rolü yapmaya kara veriyor.
Охранник ловит его с поличным, поэтому она прикидывается простым посетителем.
Her zaman kumarbazlara fırsat veriyor.
Вечно-то он выкрутасничает.
Dispanser günde bir hap veriyor bana.
Мне выдают одну таблетку в день.
Bu dışarıya duman veriyor, eğer onu teneffüs edersen,... seni yere seriyor.
Это выдувает дым, но если ты вдохнешь его, ты вырубишься.
Bana bir isim veriyor, ben de bir ailenin huzur bulmasını sağlıyorum.
Но всякий раз, как я сажусь напротив него, общаясь с ним как с человеком, это отнимает часть меня.
Sana zarar veriyor mu?
Он тебя обижает?
Bir çeşit çöpçatan, Müşterilere arzu ettiklerini veriyor açgözlülük, şehvet, intikam
Своего рода сводню, которая реализует клиентам их заветные желания - алчность, похоть, месть.
Aradım, fakat hâlâ komisyonda ifade veriyor.
Я звонила, но он ещё даёт показания перед комиссией.
- Dürüst olacağına söz veriyor musun?
— Обещаешь быть честной?
Kurbanlarına psikolojik ve fiziksel işkence yapmak cinsel haz veriyor.
Он получает сексуальное удовлетворение причиняя жертве психические и физические страдания.
Kurbanların direnmesi şüpheliye zevk veriyor.
Неизвестный заводится, когда его жертвы оказывают сопротивление.
Herkes, açık görüşlülük ve kabullenme konusunda vaaz veriyor ve şimdi de milyonlarca kahrolası göçmen sınırötesinden geliyor. Kimsenin de umrunda değil gibi.
Все проповедуют открытость и терпимость, и теперь миллионы чёртовых иммигрантов ломятся через границу, и всем плевать!
Tanıtım hakları konusunda ayrı bir karar vermenizi talep ediyoruz. - Onay onlara sanat eserini gösterme hakkı veriyor, ama bu demek değildir ki Erik'in resimlerini ticari amaçları için de kullanabilsinler. - Pardon?
Мы просим об отдельном решении в отношении права на публичное использование.
Hipsterlerin sevdiği, o yeniden canlandırılmış bölge havasını veriyor.
Это добавит облагороженной зоне шарма, столь любимого хипстерами.
FBI günde bir tane veriyor bana.
В ФБР мне дают по одной в день.
Bu hap sana cevapları veriyor öyle mi?
Эта таблетка, она даёт на всё ответы, да?
Cevap veriyor, sonra ona karısının, ailesinin, köpeğinin artık her kimi varsa hepsinin başına silah dayandığını gösteriyorsun.
Он отвечает и на экране видит свою жену, свою семью, собаку, кого угодно. И на них наставлены пушки.
Şimdi, GHB kullanıcıya mutluluk hissi veriyor,... ama alkol ile kombinasyon yaparsanız solunumu durduruyor.
GHB дает употребляющему ощущение эйфории, но стоит принять его с алкоголем, и ты перестаешь дышать.
İzin veriyor ama yüzü sürekli böyle duruyor.
Она, конечно, разрешает, но каждый раз у нее такое выражение лица.
İnan bana bu bana sana verdiğinden daha çok acı veriyor.
Поверь, я скорее наказываю себя, чем тебя.
Kimlerin hak edeceğine karar veriyor.
Решая, кто из нас достоин.
Çalışma alanı yasası Bandar'ın bütün nükleer tesisleri denetleme yetkisi veriyor ama...
Рамочная программа предусматривает разрешение Бандара инспектировать все ядерные объекты, но...
Onlarla yeniden buluşmam için özel talimat veriyor.
Он говорил мне дать им особые инструкции для следующей встречи.
Bilmiyor musun? Size bilgileri kim veriyor, bir fikrin var mı?
Кто тянет за ваши ниточки?
Bize yeni bir şüpheli veriyor.
У нас есть третий подозреваемый.
Şu an kaçmak sana zarar veriyor, Catherine. Kaçma.
Бегство только навредит сейчас, Кэтрин, поэтому остановись.
- Ne? Hislerin kendisini ele veriyor.
Твои чувства затуманили тебе голову.
- İfade veriyor.
Он дает показания.
Yüzünün simetrikligi insana zevk veriyor.
Твоё лицо очень симметричное.
Konuşamıyor ama uyarılara tepki veriyor ve hareket emirlerine uyuyor.
Не в состоянии ответить, но двигательная зона коры мозга реагирует.
En azından hastaya işkence yapmana izin veriyor.
По крайней мере, она разрешает тебе пытать пациента.
Karın seni ele veriyor Ray.
Твоя жена тебя сдает, Рэй.
Bu bana pislik gibi davranma hakkı mı veriyor?
И это дает ей право обращаться со мной как с дерьмом?
Hayır, acısını benden çıkarma hakkı veriyor!
Нет! Нет! Это значит, она может вываливать всё дерьмо на меня.
Haynes karşılık veriyor, boşluğa bir sağ bir de sol yumruk attı.
Хэйнс блокирует, пропускает удар справа, потом слева.
Nakano doğruluyor, sağlam bir solla karşılık veriyor.
Накано поднимается, бьёт по руке.
Hayır, demek istediğim Asyalılara kimin gey olacağına karar verme yetkisini ne veriyor?
Нет, я про то, как азиаты решают, кого сделать голубым. Азиаты?
Sana bu yetkiyi kim veriyor?
А чё ты раскомандовался?
Bak, birileri buna para veriyor ve o kişi bunlarla istediği her şeyi yapma hakkına sahip.
Послушай, кое-кто платит за все это и этот кое-кто может делать с ними все, что взбредет в его гендерно меняющуюся голову.
Bu çek yüzünden pantolonumun içi canlı yayın veriyor.
Прямой эфир сейчас у меня в штанах из-за этого чека.
Bölge savcısı tam şu an kasıtlı saldırıdan suçlanıp suçlanmayacağıma karar veriyor.
В данный момент генеральный прокурор решает, следует ли обвинить меня в преступном нападении.
FBI burada kalmama izin veriyor.
ФБР мне её предоставило.
Yanlış bilgi veriyor.
Это даёт ложные показания.
Asyalılar, kimin gey olacağına karar mı veriyor?
А, да. Да.