With traducir ruso
1,731 traducción paralela
Suyu şimdi dolduruyoruz.
Water's going in now. We're going with water now.
♪ Leaving with somebody new!
- * Уходишь с кем-то другим *
150 ) } Her zaman seninle olmak istiyorum 150 ) } Her zaman seninle olmak istiyorum 150 ) } I'll give you everything I have 150 ) } I'll give you everything I have 150 ) } Elimdeki her şeyi sana vereceğim 150 ) } Elimdeki her şeyi sana vereceğim
150 ) } I want to always be with you 150 ) }... что в вечности с тобой я разделю... 150 ) }... что в вечности с тобой я разделю... 150 ) } I'll give you everything I have
♪ With patience that of saints ♪
С терпением святых
150 ) } Elimdeki her şeyi sana vereceğim 150 ) } Elimdeki her şeyi sana vereceğim
150 ) } I want to always be with you 150 ) }... что в вечности с тобой я разделю... 150 ) }... что в вечности с тобой я разделю... 150 ) } I'll give you everything I have
- İkisi de mi? - Evet iPod'umda "Christmas With Elvis" var.
- Ага, у меня есть "Рождество с Элвисом" на моем iPod.
Akşam, "words with friends" oynadık sadece ve bazen köşede konuştuk biraz.
Мы просто играли в "слова с друзьями" вечером и иногда перекидывались парой фраз в углу
With Robert ve birçok şey.
Не вынуждай меня начать.
Novak üçIüğü gönderdi ve basket. Guys with Kids canlı izleyiciler önünde çekilmiştir.
Ребята с детьми - снимаются перед живой аудиторией.
- "With One Look?"
"Одном Взглядом"?
# All you calabraise do the mambo like a crazy with a... # Gündüzleri ona göz kulak olabiliyorduk ama geceleri aklı gittiğinde hiçbir fikrimiz olmuyordu.
Днем мы можем за ней присматривать, но ночью никогда не знаешь, что взбредет ей в голову.
Hey, what are you doing with my phone? Hey, telefonumla ne yapıyorsun?
Эй, ты что делаешь с моим телефоном?
- Dosya adı. "With Love". * * Aşkla * *
- Название папки "С любовью".
- O halde, Magnolia'yla grubu... Orlando parklarını birbirine katacaklarına göre... Noel arefesinde sadece ikimiz olacağız.
So, with Magnolia and her choral group off terrorizing Orlando's theme parks, it's just gonna be you and me on Christmas Eve.
- Belki sen de vaktini... başka biriyle geçirmek istersin... mesela şu piknikteki hoş çocuk...
Mm-hmm. Now, perhaps you'd want to spend it with someone else... maybe that, that nice Walt from the picnic?
- Çok müteşekkirim, ama ben bunca yolu küçük... kızımla birlikte olmak için teptim... ve O'nu bir an bile gözümün önünden ayırmayacağım.
I so appreciate it, but I have come all this way to be with my baby girl, and I'm not going to let her out of my sight.
- Ruby'den benimle yarışmalara katılmasını isteyeceğim... ve mesajımı da Dallas'a göndereceğim.
I'll just invite Ruby to the contests with me. And I'll forward my mail to Dallas.
Alış buna.
Deal with it.
- Alıştım bile.
Dealt with.
Hey, uh, yarın benimle ağaç... süslemeye gelmek ister misin?
Hey, do you want to go to the, uh, tree lighting with me tomorrow?
- Seninle gelmeyi çok isterim.
I'd love to go to the tree lighting with you.
Muayenehane muhtemelen göz iltihabı... olanlar, bitlenenler ve sen söyle... diğer bulaşıcı ve et-yiyen hastalıklara yakalanmışlarla doludur.
The office is probably packed with pinkeye, lice, you name it, contagious and possibly flesh-eating diseases.
O'nunla neden arkadaş olduğunu bir türlü anlamıyorum.
I just don't understand why you're friends with her.
- Kampanyam için bana yardım etti, hepsi bu.
Well, she just helped me with my campaign, is all.
Her yıl karım beni yalnız bırakmak istemedi... ama torunlarımızla... geçirecek kaç tatilimiz... kaldığını... kim bilebilir ki?
Every year, my wife doesn't want to leave me behind, but... but who knows how many holidays we have left to... to spend with our grandkids?
Aşırı yorgun olduğuna dair bir... not yazsam da bir süre dinlenip istirahat etmen gerektiğini söylesem?
I write you a note for extreme exhaustion, with a prescription for R amp ;
- Bak George, çabucak aşık olmak... benim ayrılmaz bir parçam gibi duruyor ama... geçmişte yaptığım hataları tekrarlamak istemiyorum ve... aramızdaki şey çok, çok, çok hızlı ilerliyor... bu yüzden bence biraz ara vermeliyiz.
Mm! Look, George, falling in love with me quickly kind of comes with the territory of looking how I look, but I just don't want to make the same mistakes I have in the past, and things are just going way, way, way too fast with us right now, so I think we need to take a break.
- Bunun benimle ne alakası olduğunu anlayamadım.
I don't know what that has to do with me.
- Pekala, bu tüm benliğimle... ondan nefret ettiğim içindir.
Well, that's because I loathe her with every fiber of my being.
- İki hasta için altı saat harcadığına inanamıyorum.
Whew! I just can't believe you spent six hours with two patients.
Başka bir Noel Baba olmadığı gibi... görünüşe göre Hal kostümünü de yanında götürmüş... ve tüm Körfez Sahili'nde başka bir Noel Baba kostümü de yok.
Not only is there not another Santa available, but apparently Hal took his outfit with him and there's not another Santa suit to be found on the whole Gulf Coast.
Yine aynı derecede önemli olarak... buradan BlueBell'in en güzel... anısıyla ayrılmasını istemiştim.
Equally important, I wanted her to leave with the greatest memory of BlueBell ever.
Senin neyin var?
What is wrong with you?
Üzerinde köpeğinin adı yazan bir kolye... hem O'nun neyi sevdiğini bildiğimi gösteriyor... hem de çok abartılı değil... basit ama düşünceli.
A necklace with the name of her dog, Dolly Parton, on it. Shows that I know what Tansy likes, but it's not too much. It's simple yet thoughtful.
Belki, benimle bir saniye bile yalnız kalmama... planından bir anlığına ayrılabilseydin, seni hiç de yargılamadığımı fark edebilirdin...
Maybe, if you had taken one second out of your plan to not spend one second alone with me, you might have noticed that I haven't judged you at all.
- Lemon Breeland'le aranda bir şey geçti mi?
Did you have a thing with Lemon Breeland?
İkimiz de birbirimize karşı dürüst... olmadık.
We both have been fundamentally dishonest with each other.
Yani hayatımda aldığım tek risk yıllar önce bir Yunan teknesinde... küçük bir kasaba hekimiyle... ilişki yaşamaktı ve bu da bana seni verdi...
I mean, the only real risk I ever took was having an affair with a small-town GP on a Greek cruise years ago, and that got me you.
O'nunla birlikte olmak istiyorsan... benim ve daha kötüsü kendinin... yersiz korkularının... seni mutlu olmaktan alıkoymasına izin verme.
Beginning with your choice to live so far away from me, but if you want to be with him, don't let my irrational fears, or worse, your irrational fears, stop you from being happy.
Mike Schmidt'in hayır işlerine katkıda bulunmayı düşünüyoruz.
We're thinking of collaborating with Mike Schmidt on some of his charity work.
Peki, tanışır tanışmaz onunla hemen yatağa geçmeni sağlayan şey tam olarak neydi?
So what exactly was it about him that made you jump right into bed with him так быстро как мы встретимся с ним?
İlaçlar ve ev yapımı tedaviler satıyor ve biraz cadıca giyiniyorum turistler için ama pratik yapmıyorum.
I sell herbs and homeopathic remedies and dress it up with a little witchy-woo for the tourists, but I don't practice.
Bonnie yer bulucu büyüsünün işe yaramadığını söylüyor.
Bonnie says no luck with the locator spell.
- Peki, Caroline'dan ne istiyorlar?
Well, what do they want with Caroline?
Ondan ne kadar nefret ettikleriyle uyumlu davranacaklarını mı sanıyorsun?
You'd think they'd play along with how much they hate him.
Şimdi, ya benimle birliktesinizdir ya da bana karşısınızdır.
Now, you're either with me or you're against me.
Ne yaptığını biliyorum ve Stefan'la denizaşırı gitmiyorsun.
Деймон, я знаю, что ты сделал, and you're not going overseas with Stefan.
# Aşkla doldurur musun kalbimi #
And fill my heart with love
Aman tanrım! Derdin ne senin?
What is wrong with you?
150 ) } I want to always be with you 150 ) } I want to always be with you
150 ) } 長い夢見る心はそう 永遠で 150 ) } А сердце всё же бьётся - хранит оно мечту... 150 ) } А сердце всё же бьётся - хранит оно мечту... 150 ) } I want to always be with you
150 ) } Her zaman seninle olmak istiyorum 150 ) } Her zaman seninle olmak istiyorum
150 ) } 長い夢見る心はそう 永遠で 150 ) } А сердце всё же бьётся - хранит оно мечту... 150 ) } А сердце всё же бьётся - хранит оно мечту... 150 ) } I want to always be with you