Yazılım traducir ruso
1,979 traducción paralela
Uygun casus yazılım yeter.
Просто нужна специальная программа.
Özel hayatla ilgili bir yazılımı var.
Он пишет программу для приватности.
Yani bu bilgi hırsızlığını da önleyen bir özel hayat yazılımı, öyle mi?
Защищает приватность и мешает пиратам?
Maeby onu risk almadığı için eleştirmişti. Ama sırf bir kadının şehvetini tetiklemek için yazılımı hakkında söylediği yalanı devam ettirmesinden daha büyük bir risk ne olabilirdi ki?
Мейби упрекнула его в нежелании рисковать, а что может быть рискованнее, чем наврать про свою программу, чтобы зажечь в женщине страсть?
Mesela müzik dinliyorsun. Müziklerini çalmak, filmlerini kopyalamak veya resimlerine bakmak isteyebilirler. Bu yazılım bunları önlüyor.
... Когда заходят друзья, а ты... ты слушаешь музыку, и они хотят скопировать её или взять фильмы, или... или посмотреть фотки, моя прога не даёт.
Eğer bu yeni yazılım şunu silmeye hizmet edecekse buna değerdi.
И если бы новая программа смогла удалить хотя бы это... уже хорошо.
Görünüşe göre özel hayat yazılımınız üzerinde çalışıyorsunuz, değil mi?
Вы, смотрю, пишете свою программу приватности?
- Bu özel hayat yazılımı nasıl çalışıyor?
— И как эта штука работает?
- Özel hayat yazılımın.
Твоя секретная программа.
Patlama bir elektrik deşarjına yol açtı ve Schnoodle yazılımını çalışmaz hale getirdi.
Взрыв вызвал короткое замыкание, отчего техника Шнудл вышла из строя.
Maeby'i etkilemek istedim. O yüzden ona bu yazılımı icat ettiğimi söyledim.
Я хотел впечатлить Мейби и выдумал эту приватную программу.
O yazılımı ben icat ettim.
Это же моя программа.
Herkes senin yazılım şirketinden bahsediyor.
Все вокруг говорят про твою компанию.
- Ona yazılımından bahsettin mi?
А ты рассказал ей про свою программу?
Yani bu bilgi hırsızlığını da önleyen bir özel hayat yazılımı, öyle mi?
Значит, прога, которая защищает от хищений?
Bu yazılım bunları önlüyor. Hemen etkisiz hale getiriyor. Bir tehdit olmaktan çıkıyor.
Совершенно нейтрализирует угрозу.
Yazılımı popüler olup bana bir daire alana kadar öyle bir şey yok.
Пока его дело не пойдет в гору и он не купит мне квартиру.
Evet. Senin özel hayat yazılımın.
Да, про твою секретную прогу.
Bu özel hayat yazılımı nasıl çalışıyor?
— И как эта секретная штука работает?
Yazılım dünyasına girmek üzere bu lanet işi bırakıyorum.
К черту ваш загибающийся ё * аный бизнес, я ухожу в компьютерный!
Ve kısa bir süre sonra George Michael'ın yazılım şirketini de pazarlamaya başladı.
А вскоре она стала сутенёром ещё и компании Джорджа Майкла.
- Üstelik yazılımım henüz hazır değil.
— Я ведь даже ещё не написал программу...
Senin şu kişisel gizlilik yazılımın var ya? Güvenlik kameralarında çalışıyor mu?
А вот эта твоя супер-пупер приватная программа... она с камерами наблюдения тоже работает?
Birkaç saat önce Cytron yazılım şirketinde patlayan bomba...
И это спустя час после смертоносного взрыва в компании Сайтрон...
Jesse, Hollis'e oylama hilesi yazılımı sattı.
Джесси продал оборудование для подделки результатов голосования Холлису.
HBS'ten bir arkadaşım beni bu ısı güdümlü yazılım şirketi körfez bölgesinde olan Tracer'ın yönetim kurulu başkanına yönlendirdi.
А, ну, мой друг из HBS свел меня с главой Tracer, фирмы в районе залива, занимающейся разработкой ПО для теплового наведения.
ÇTUM'a yapılan saldırıdan sonra bölümüm sistemi geçici olarak yavaşlatan yeni bir internet güvenlik yazılımı yükledi.
После атаки на MTAК мой отдел внедрил новые средства интернет-безопасности, которые, в настоящее время, замедлили работу системы.
Adamın yüzünü, yüz tanıma yazılımında arattım.
Пробиваю его лицо по базе.
Kendi yazılım şirketi var.
У него свой компьютерный бизнес.
Birkhoff, adamın yazılımını hackleyelim.
Биркоф, взломай его компьютер.
Yaşlandırma yazılımını kullanacağım.
Я запустил программу возрастной прогрессии.
Bildiğiniz gibi, başkan yardımcısı yakınlarda Finlandiya ile tarihi bir yazılım anlaşması imzaladı.
Как вы знаете, вице-президент недавно подписала историческое технологическое соглашение с Финляндией.
Yazılım...
Технологии..
Finlandiya'nın yazılımda ne kadar öncü olduğunu göstermek için size sağladığımız başarılı bir Fin ihracatı.
Это успешный финский экспорт, который мы вам вручаем, чтобы отразить роль Финляндии как пионера технологических инноваций.
Şimdi, bana bak, şu an seninle konuşuyorum ve yeni kriptolama yazılımının mimarisini tasarlıyorum.
Вот посмотрите на меня - я разговариваю с вами и обдумываю модель нового программного обеспечения для шифрования.
Yüz tanıma yazılımı bize videodaki adamın ismini verdi.
Программа распознавания лиц позволила установить личность мужчины на видео.
Şimdiye dek ses tanıma yazılımı çalıştırmışsındır yani kim olduğumu, namımı ve seni bulduğumda ne yapacağımı öğrenmişsindir.
Полагаю, вы уже запустили распознавание голоса, так что, вы знаете, кто я, знаете мою репутацию, и вы знаете, что я сделаю, когда найду вас.
Yazılım güncellemesi gerektiğini söylemem, bir eleştiri değildi.
Когда я сказал, что тебе нужно обновление прошивки, это была не критика.
Yazılım mı?
Что, программу?
Özel hayatla ilgili bir yazılımı var.
Он сам написал.
Kayıtlarının yazılı olduğu koda baktım.
Я просмотрел код программы, в которой делались записи о нем.
Yazım yayınladı, genç sayılırım.
Меня печатают, я молод.
Notun yazılı olduğu kâğıtla ilgili canımı sıkan bir şeyler vardı. Şu "B" harfli kenar süsüyle ilgili.
Знаете, кое-что беспокоит меня, я говорю о бумаге, на которой было написано письмо, с этим декоративным обрамлением в виде "М"
Ne yazık ki bizim ayrılışımızın nedenini oluşturan vaziyetler o kadar asil değildi.
Увы, обстоятельства нашего расставания были далеко не такими возвышенными.
Yazılım tekrar tekrar test edildi.
Программное обеспечение тестировалось все это время.
İlk olarak, yazılı sınav olacağız ve sonra da kişilik değerlendirmesi var ki onda da tam on ikiden vuracakmışım gibi hissediyorum çünkü insanlar hakkımda "Ama çok iyi bir kişiliği var en azından" diyor.
Сначала мы сдаём письменный экзамен, а потом мы проходим личностное тестирование, который я должен сдать легко, потому что мне всегда говорят : "Но у него отличная личность".
Bakalım anlamış mıyım. Bu çok gizli 934TX telefon birimini bu adresin telefon numaralarını bulmak için kullanmamı istiyorsun ve ne yetkin ne de yazılı iznin var.
Смею прояснить... чтобы я использовал сверхсекретный 943-ТХ телефонный изолированный аппарат... ни разрешения даже пристально смотреть... связанные с этим физическим адресом?
İlk defa bir şeyi nasıl yazacağımı biliyorum onu da beceremiyorum. Max, 2 Chainz "z" ile yazılır "s" ile değil.
Макс, 2 Chainz пишется с "з", а не "с"
Umarım, hakkımızda yazılıp çizilenler için...
Теперь я надеюсь, что это ставит конец любым...
Yazılı belgeniz var mı?
У вас есть разрешение на занятие здесь?
Harflerin yazılışına yardım etti ve bana sümüğün yemek olmadığını öğretti.
Она помогла мне с алфавитом и объяснила, что козявки не еда.