Yaşıyor traducir ruso
10,282 traducción paralela
Hala yaşıyor olma ihtimali var mı?
Есть хоть какая-то вероятность, что он ещё жив?
Yaşıyor olabilme ihtimali yok.
Нет никакой вероятности, что он ещё жив.
Evde gerginlik yaşıyor muymuş?
Проблемы дома?
- Yaşıyor mu?
- Он жив?
Çavuş yaşaması mucize dedi ama yaşıyor.
Хирург сказал, это чудо, но он жив.
New York'ta yaşıyor, orayı... yeniden düzenlemeye çalışıyormuş böylece yeni evler yapabilecekmiş.
Живёт в Нью-Йорке. Говорит, что пытается добиться разрешения на снос под элитное жильё.
- Şu anda Philadelphia yaşıyor.
- Сейчас он живет в Филадельфии.
Yaşıyor.
Он жив.
Oakland'da yaşıyor.
Живёт в Окленде.
Halletmen gerekiyordu. Bir şekilde tekrardan cehennemi yaşıyor gibiydim.
И весь этот ад вернулся в какой-то мере.
Hayır, biri hâlâ yaşıyor.
Нет, одна все ещё жива.
O yaşıyor.
Она жива.
Amberle yaşıyor.
Эмберли жива.
Yaşıyor.
Она жива.
Burada aileler yaşıyor.
Тут семьи живут.
Paul Newman buradan 800 metre ötede yaşıyor.
Вот Пол Ньюман живет совсем рядом.
Kardeşim burada yaşıyor.
Мой брат живет здесь.
Şu an bizimle yaşıyor olması bir şans.
К счастью, теперь она живет с нами.
Diğer çocuklarla çok sorun yaşıyor mu?
У нee мнoгo пpoблeм c дpyгими дeтьми?
Hak ettiğinden fazlası yaşıyor ama endişelenecek kadar bir şey yok.
Heмaлo, нo пoвoдoв для cepьeзнoгo бecпoкoйcтвa нeт.
Karanlıkta, soğukta çığlıklar içinde, çığlıklar içinde, çığlıklar içinde yaşıyor...
Oн живeт вo тьмe и xoлoдe, и oн кpичит, кpичит и...
Greet'ten bir çocuk, Cheltenham'da yaşıyor.
Парень из Грита, живёт в Челтнеме.
Kadınlar ve çocuklar vadinin orada çadırda yaşıyor. Kovulmuyorlar.
Я про то, что жены с детишками обустроились в долине, и никто их не гонит.
Bruce ne zamandır Selina Kyle ile yaşıyor?
Как долго Брюс живет с Селиной Кайл?
Şehir merkezinin dışında yaşıyor.
Она живет где - то за городом
- Yaşıyor muyuz?
- Мы живы?
Yaşıyor!
Он жив!
Gerçekten bir kedinin içinde yaşıyor.
Он правда живет в теле кота.
Yaşıyor yoksa ölü bir adamı neden kontrol etsinler?
Что ж, он жив. Они не стали бы проверять мертвеца.
- Kız kardeşimle yaşıyor.
Он живёт с моей сестрой.
Her kimse, son günlerini yaşıyor.
Ну, кто бы это ни был, жить им осталось недолго.
Hepsi birlikte yaşıyor, çalışıyor.
Все живут и работают вместе.
Burası New York, kardeşim. Burada 20 milyon insan yaşıyor.
Это Нью-Йорк, братишка.
Sid, tıpkı bir devekuşu.. gibi başını kuma gömerek yaşıyor.
Сид, он как страус, живёт своей жизнью, засунув голову в песок, понимаешь?
Mikhail Amca eskiden günlerde yaşadığımız gibi yaşıyor.
Дядя Михаил живет так, как мы жили раньше
O çocuklar yaşıyor olurdu.
Эти мальчишки... выжили бы.
- Jack Randall yaşıyor.
- Джек Рэндолл жив.
Öyle ama Aaron Boedicker hâlâ yaşıyor.
Так и есть, но Алан Бодикер ещё жив.
Öyle ama Aaron Boedicker hâlâ yaşıyor.
Аарон Бодикер ещё жив.
4 yaşındaki Otto Goodwin etrafındakilerle iletişime geçme konusunda sıkıntı yaşıyor. Üç bin kelimeden oluşan özel bir dil yarattı.
В возрасте 4 лет Отто Гудвин не мог взаимодействовать с окружающим миром, он создал тайный язык, состоящий из 3000 слов.
Yaşıyor.
Он живой.
O da senin geldiğin o karavan parklarında yaşıyor olabilirdi.
Она могла бы до сих пор жить в твоём вагончике.
Kendi başına yaşıyor.
Он живёт один.
Bi saniye, anlayamadım elemanların burada mı yaşıyor?
- Как дела? Не понимаю. Твои сотрудники живут здесь?
Karısından ayrılmak için cesaret toplamak konusunda sıkıntı yaşıyor.
заставить себя уйти от своей жены.
Aman tanrım, yaşıyor.
Господи, она жива.
Yaşıyor.
Жива.
Bana onun yaşındaki seni hatırlatıyor.
Знаешь, она напоминает мне тебя в её возрасте.
- O güneyde bir yerde yaşıyor şu an.
- Она... где-то на юге.
Kendi yaşına göre daha fazla kilo taşıyor.
Для ее возраста у малышки избыток лишнего веса.
Vietnam'ın komünistleri 3 yaşındaki bebeleri çeltik tarlasına yollarken medya bizi kötü adam gibi göstermeye çalışıyor.
СМИ хотят сделать из нас негодяев, а грёбаные гуки посылают трёхлетних детей с рисовых плантаций...