Zayıftır traducir ruso
115 traducción paralela
Abim çok zayıftır.
Мой старший брат слишком слаб.
Kendisi güçlü ama beyni zayıftır
Он силен, но очень глуп
İnsanoğlu zayıftır, o yüzden yalan söyler. Hatta kendine bile!
Это потому, что человек слаб, и он лжет даже самому себе.
Kanatları gelişmiş olmasına rağmen uçuş kabiliyeti zayıftır ancak çok hızlı koşabilir.
Летает плохо, несмотря на вполне развитые крылья. Зато быстро бегает.
- Evet, isim hafızam biraz zayıftır.
Я запамятовал ваше имя. Профессор Лефевр.
Bu ayılar koku almakta çok zayıftır... fakat gözleri bir şahin gibidir.
У этого дурной запах, но он привлекает ястреба.
Ve parayı seven biri her zaman zayıftır.
Жадность рождает бедность.
"ama küçük bir nesne iseniz ufak bir gezegen..." "... yer çekimi zayıftır... " "... ve küreden farklı bir şekil ortaya çıkabilir. "
Но если бы у вас был мелкий предмет, крошечная планета, гравитация была бы очень низкой, и он вовсе не был бы шаром.
Nefis zayıftır.
Плоть слаба.
Korkma ; görme yetisi zayıftır ve gözlük kullanmaz.
Не бойся, у неё плохое зрение, и она не носит очки.
Benim Yorkshire terrier`im. Çok zayıftır.
Мой йоркширский терьер.
Bazı görüşlerin aksine, diğer gece yaratıkları gibi vampirler de gündüz hareket edebilir ancak doğal vakitleri olmadığı için güçleri zayıftır.
Вампир, как любая ночная тварь, может бодрствовать и днем, но тогда сил у него не достаточно.
Çocuklar zayıftır.
А что он может сделать?
- Annesi zayıftır.
- ≈ е мать худа €.
Benim hayal gücüm çok zayıftır.
У меня плохое воображение.
Normalde alınamayacak kadar zayıftır.
Он слишком слаб, чтобы перехватить его обычным способом.
Kıçı kocaman demen ilginç çünkü Jean çok zayıftır.
Вы упомянули большой зад - но ведь Джин очень худощава.
David zayıftır, Jakarta'da doğdu
Давиду здесь холодно, он родился в Джакарте.
Bu konulardaki kültürü zayıftır.
Он культурно отстал от жизни.
Depremi önceden hissedemezler, koku alma duyuları zayıftır.
Не чувствуют землетрясений, не чуют страха.
Mr. Cage, İspanyolcam zayıftır ama galiba az önce kurabiye istediniz.
Мистер Кейдж, мой испанский хромает, но мне кажется, вы попросили печенье.
- Kelime haznesi zayıftır.
- И словарь у него скудный.
"Kocam genç kadınlara karşı çok zayıftır."
"Немного беспринципный по отношению к молодым женщинам".
Refleksleri zayıftır ancak ağa yakalanınca mücadele etmeyi asla bırakmaz.
... но если она попадается на крючок, то отчаянно сопротивляется.
- Kalbi zayıftır.
- У него слабое сердце!
kadın zayıftır : bu korkunç bir yalan.
Отвратительна ложь женской мягкости.
Onlar aptaldır, zayıftır.
Они глупые и слабые.
Örülen kapı, duvarlardan zayıftır.
Если ворота укреплены, значит, они слабее.
- Çok zayıftır.
- Он у нее довольно слабый.
Bence zayıftır. Benden daha güzel göründüğüne de eminim.
Держу пари, она худая и еще красивее меня.
Ama insanların hafızası zayıftır.
Но люди забывчивы.
Bu bir kombo saldırı olduğundan, her bir vuruş daha zayıftır.
чем по отдельности.
Mesafe kısa olduğundan güç epeyce zayıftır.
Из-за малой дистанции сила удара невелика.
Bundan sonra, kimbilir yukarıdaki ne kadar zayıftır...
Теперь я знаю, насколько слаб тот, что наверху...
Ama korkusunu gösteren bir adam zayıftır ve bir köledir.
Но тот, кто проявляет страх, слаб и по сути раб.
Hem güçlü, hem zayıftır.
И сильное, и слабое...
Ve siyah günü vardır, yaşam gücü ve enerjisi zayıftır.
И черные дни, когда их энергия и жизненная сила уязвима.
Gönlü açık, imanı tamdır lâkin ilmi zayıftır.
Мягкосердечен... Но он многого не понимает.
İnsan yaşamı zayıftır, oğlum.
- Человеческая жизнь хрупка, мой сын
Bağışıklık sistemleri zayıftır.
Их иммунная система не очень хорошо работает.
Avladıkları balıklar çok azdır ve görüş kabiliyetleri de zayıftır.
Рыба в дефиците. У саламандр слабое зрение.
Kilit öküz gibi sağlamdır ama menşeteler zayıftır.
Дверь с внутренней стороны очень крепка, но с внешней стороны петли слабые.
Küçük boyutu ve yoğunluğunun azlığı sebebiyle de Pluto'nun kütleçekimi dünyanınkinden çok daha zayıftır.
Из-за маленького размера и невысокой плотности, сила тяжести на Плутоне намного меньше, чем на Земле.
- Pek çok insanın tırnakları zayıftır.
- У многих людей медленно растут ногти.
Kaslarım zayıftır.
У меня очень слабое бедро.
Gus'ın dayanıklılığı bu tip Kısa şeylerde çok zayıftır.
У Гаса есть очень слабая конституция для подобных вещей.
- Ve Havva zayıftı. Söyle. - Hayır, anne!
- "А Ева была слаба".
- Havva zayıftı. - Hayır!
Пoвтoри.
- Hayır! - Havva zayıftı.
- Ева была слаба.
- Hayır, zayıftım.
- Я тоже была слабой.
Folyoyu çok uzun tutma çünkü geçen sefer saçlarım hep kırıldı, çok zayıftılar.
- Да. Слишком длинные кудри мне не нужны, а то в прошлый раз они оторвались. Похоже, их пережгли.