Öldügün traducir ruso
220 traducción paralela
Derler ki öldüğün gün ismin bir buluta yazılırmış.
Говорят в день смерти твое имя будет написано на облаках.
Seni öldüğün zaman tanıdım.
Я знал тебя мёртвым.
Hatta öldüğün zaman, seni onun içinde gömerler.
А когда ты помрешь, тебя прямо в ней и похоронят!
Ölüm hepimizi bulacak Oruku saki fakat seni daha kötü şeyler bekliyor onursuz bir şekilde öldüğün zaman.
— мерть приходит всему, ќроку — аки. Ќо теб € ожидает нечто похуже. ѕотому что, когда ты умрешь, тво € смерть будет бесчестной.
Öldüğün zaman başka bir hayatın olmayacak.
Если ты умираешь, то другой жизни уже не будет.
Ama bana senin öldüğün söylendi.
Но мне сказали, что ты умер.
Öldüğün zaman onlar benim olacak, tamam mı?
Ботинки останутся у тебя. Но, когда ты умрешь, они станут моими.
Öldüğün zaman özel bir ilgi göreceğine eminim.
Вы всем это рассказыаете? - Конечно. - Mоя племянница говорила мне, что вы необыкновенный.
Kendinle bir gün yaşayabileceksin Mulder,... öldüğün gün.
Вы можете прожить один, Малдер до самой смерти.
İş, aile, lanet büyük ekran bir televizyon. Çamaşır makinesi, araba, CD çalar, elektrikli konserve açacağı sağlıklı yaşam, düşük kolesterol, diş sigortası ev kredisi, ilk ev, günlük kıyafet, valiz, oturma grubu tak-yap ürünleri, oyunlar, abur cubur, çocuklar, parkta yürüyüş, 9-5 mesai iyi golf oynamak, araba yıkamak, süveter seçmek, aileyle Noel emekli maaşı, vergi muafiyeti, oluk temizliği geçinip gitmek, geleceği düşünmek, ve öldüğün gün.
Работа, семья, долбаный ящик в полстены... посудомоечная машина, тачка, музыкальный центр и электрооткрывалка... здоровый образ жизни, низкокалорийная пища, стоматологическая страховка... закладные, первый дом, одежда для отдыха, аксессуары... костюм в рассрочку, "Сделай сам", телеигры, дерьмовая еда, дети... прогулки в парке, работа с девяти до пяти,
Sen öldüğün sürece.
И пока вы мертвы.
Öldüğün yerden.
Этo гдe ты пoгиблa.
Sen öldüğün zaman, Burayı terk etmeye karar vermiştim. Peki ne değişti?
Пока ты был мёртв, я хотел убежать.
Öldüğün zaman..... yokolursun...
Когда ты умер, ты исчезаешь.
Evimize uğrayıp öldüğün için sağol?
Спасибо, что заглянула и умерла?
Gerçeği söylemek gerekirse, bu senin öldüğün görev.
Вообще-то, тогда ты и умер.
Öldüğün zaman, bunu kızıma verebilir miyim?
Когда ты умрёшь, можно я его дочке подарю?
"Öldüğün gün, Yahudiler için bayram olacak."
"Любой день, когда вы умрете, будет еврейским праздником."
Sanırım öldüğün hakkındaki tüm hikâyeler doğruydu.
Наверно, это правда все те слухи, будто ты умер
Öldüğün falan yok.
Ты не умираешь
Ve burası da öldüğün yer.
И здесь ты умрешь.
Öldüğün zaman daha popüler olursun.
Популярность растет после смерти.
Öldüğün gün.
День твоем смерти.
"Bu çok zekice bir hamle olacak öldüğün zaman."
"Это будет ловкий трюк..." ... потому что ты сейчас умрёшь! "
Öldüğün yeri tapınak yapmışlar resimlerinle ve çiçeklerle.
Ты знаешь, что на месте твоей смерти сейчас стоят цветы и твои фотографии?
İki ya da üç yıl sonra özel izin alabilirsin. Öldüğün zaman.
А отгул ты возьмёшь через год или два, когда сдохнешь!
Öldüğün zaman hakkında ne düşünecek?
А какая тебе разница если ты будешь мёртв?
Bir aydır bu merkezde olduğun ve sıkıntıdan öldüğün için beni cesaretlendiriyor olmayasın?
Ты не обнадеживаешь меня, потому что ты в клинике месяц и тебе скучно?
Sana sadece öldüğün zaman güveneceğim.
Я поверю тебе, когда ты сдохнешь.
Öldüğün zaman seni hatırlarlar.
И когда ты умрешь, они будут тебя помнить.
Öldüğün zaman gidebilirsin diyeceğim.
- Повернись! Ты останешься здесь навсегда!
Büyük savaşta öldüğün söyleniyordu.
ты погибла в Мировой Войне.
Öldüğün zaman sana ne oluyor?
Что происходит, когда ты умираешь?
Öldüğün zaman çenen sarkar ve kıçından bok fışkırır.
Да, когда ты умираешь, твои кишки сужаются, и говно летит прямо из твоей задницы.
Beaumont " ta bir şirket var... öldüğün zaman cesedini doğruca uzaya fırlatıyorlar.
- Знаешь, в Бомоне есть одна компания. - Да. Они хотят отправлять останки прямо в космос.
Öldüğün haberini yaydık.
Мы сообщили, что ты умер.
Bu nerede öldüğün, ya da yaşadığınla alakalı değil.
Ќет, нет. ќни умерли не там. ќни даже нежили там.
Öldüğün güne kadar beni unutmamanı istiyorum.
Я хочу, чтобы ты помнил меня до конца своих дней.
Ancak öldüğün zaman her şey biter.
Конец света - это когда ты сдох.
Raimunda diyor ki sevdiğin insanın kollarında öldüğün için çok şanslıymışsın.
Раймунда говорит, что ты счастливица, потому что умерла в объятиях того, кого любила.
Seni öldüğün zaman tanıdım.
Я знал Вас, когда Вы были мертвы.
Sen öldüğün sürece yakalanmak umurunda değildi.
Ему было наплевать, что его поймают, главное, чтобы ты умер.
Ve öldüğün zaman, Senin adını defterime ben yazacağım ; ama...
я напишу твоё имя в своей Тетради Смерти.
Öldüğün zaman öğreneceğin şeyler bunlar.
Подробнее узнаешь после своей смерти.
Komik olan, hep öldüğün zamanı düşünürsün, seni iş yerinde ne kadar arayacaklarını.
Забавно, всегда думала, что если я вдруг умру, то на работе будут скучать.
Öldüğün falan yok, aptallaşma.
Что за глупости, ты не умираешь.
tüm bunları duymadan öldüğün için şanslısın. tanrılar aşkına!
Хорошо, что вы умерли и не слышите это.
Öldüğün zaman... deftere adını yazan kişi ben olacağım diye.
буду я.
- Öldüğün haberini. - Aman Tanrım!
Он всё поймёт, когда увидит. через что мне пришлось пройти.
Öldüğün söylentilerine hiç inanmadım.
Я никогда не верил слухам о том, что ты умерла.
Bilirsin, öldüğün zaman?
Когда ты умрешь?