English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ 5 ] / 50p

50p traduction Turc

47 traduction parallèle
- Well worth 50p, anyway.
- Gerçekten mi? - Her halükarda 50 paund eder.
That's... 50p an hour.
Bu saatlik... 50 peni eder.
You're an ugly bastard. 50p.
Sen de acayip çirkinsin. 50 peni.
- Bet you 50p you can't find me. - A quid.
Beni bulabilirsen bir papel senin.
- 50p.
- 50p.
You can have both for 50p. No, I don't think so.
Bakın şunlara, şu yürüyüşlerine.
50p each or four for £ 1.
Benim için çok geç ama.
You can have both for 50p.
Hayır, istemiyorum.
- 50p. Great.
- 50 peni.
I know it's not Christian, but people enjoy it, and at 50p a time it soon mounts up.
Hristiyanlığa pek uygun değil biliyorum ama insanlar seviyor ve çok iyi gelir sağlıyor.
Debbie, get the 50P's.
Debbie, 50 penny'leri al.
Now, I don't care if you've saved up all your 50p's.
50 peni biriktirip biriktirmemen umurumda bile değil.
2.50... gets you... this much, you can have the rest for the other 50p.
2.50 sana, bu kadarını verir ancak. 50 Penny daha getirirsen kalanını da alırsın.
Here's that 50p.
İşte 50 Penny.
50p for a bag of Taytos.
Bir paket "Tatoes" için 50 penim gitti.
50p?
50 sent?
- 50p says that I can take him.
- 50 sent, onu dolandıracağımı söylüyor.
- 50p.
- 50 sent.
Get your 50p out.
50 senti hazırla.
Better get your 50p ready.
50 senti şimdiden hazırlasan iyi olur.
Okay, where's my 50p?
Tamam, 50 sentim nerede?
- You owe me 50p.
- Bana 50 sent borçlusun.
I'm like well the J-Lo. If Rochelle says I'm lying, don't listen to her because her brother ate a goldfish for 50p, and I'm like well fit because we were all in media studies and I was wearing a short skirt.
Tıpkı Jenniper Lopez gibiyim Ve Rochelle yalancısın derse aldırma çünkü kendi kardeşi 50 pound'a bir japon balığı yedi ve çok fit biriyim bir keresinde bir stüdyoya gitmiştik ve çok kısa bir şortum vardı
You can get things in there for... 50p.
Oradan her şeyi alabilirsin... 50 Peni?
Loads of things if you had 50p.
Eğer 50 Peni'n varsa bir sürü şeyi alabilirsin.
Have you got 50p?
50 Peni var mı sende?
You owe me 50p.
Bana 50 Peni borçlusun.
A kid lost 50p and was howling!
Küçük bir çocuk 50 kuruş kaybetmiş, ağlıyordu!
50p, please.
50 peni, lütfen.
- 50p, please.
- 50 peni, lütfen. - Sağol.
50p gets you a chair.
50 peni sana bir yer alır.
OK, look, here's 50p.
Tamam, buyur sana 50 peni.
It's all I've got and it's 50p more than that story deserved.
Üzerimde bu kadar var ayrıca bu hikâye bir 50 peniyi daha hak ediyor.
And now I just need 50p for a phone call so I can get back to work.
Sadece işyerime telefon açmak için 50 peniye ihtiyacım var.
I'm going to bid 50p.
1.25 lira teklif edeceğim.
I buy dirty money 50p in the pound.
Kara paradan pound başına 50 peni alırım.
I'll give you 50p.
Sana 50 kuruş veririm.
You don't have to give me the full quid back, just 50p or summat.
Bir içimlik vermek zorunda değilsin, yarısı falan da olur.
Actually, can I just get 50p back for a Kit-Kat?
Aslında KitKat için 50'yi geri alabilir miyim?
These people cut off your ears for 50p.
Bu adamlar 5 kuruş için senin kulaklarını keser.
He went looking for the other 50p.
50 peni daha bakmaya gitti.
- And we sell'em for 50p.
- Ve biz bunu 50 peniye satacağız.
That's 50p.
Bu 50 sent.
50p. For the tea.
Çay için 50 sent.
There you go, 50p.
İşte burada 50 sent.
But it's 50p admission, though.
Ama giriş 50 pound.
50p each or four for £ 1.
Kumar, Ted.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]