A hole traduction Turc
8,797 traduction parallèle
- They're putting... They're putting me in a hole!
- Onlar... beni bir deliğe koyuyor!
Stupid bottle had a hole, all the water leaked out.
Şişe delikmiş tüm su akıp gitti.
Because it will be our fault if we turn this thing on and blow a hole in Central City.
Bu şeyi çalıştırdığımızda Central City'nin ortasında büyük bir çukur oluşturursak ikimizin suçu olacaktır çünkü.
Who commits suicide by drilling a hole in her head?
Kim kafasında bir delik açarak intihar eder?
So, what, you think he had... you think he had her killed by-by drilling a hole in her head?
Yani, milyonerin kızı kafasında delik açtırarak... öldürttüğünü mü düşünüyorsun?
And she tried to relieve the pressure by drilling a hole in her head.
Ve kafasında bir delik açarak basıncı azaltmak istedi.
A hole.
Bir delik.
I'm a hole.
Ben bir deliğim.
Well, there's a hole, a surgical incision in our victim's abdomen.
Kurbanımızın karnında bir delik var.
Yeah, well, I wasn't too happy when he blew a hole in my base and kicked me out.
Evet, ben de üssümde bir delik açıp beni dışarı atmasından mutlu olmamıştım.
It's just a hole, sitting there, doing nothing.
O bir çukur, hiçbir şey yapmadan öylece duruyor.
Yeah, one day I'm gonna dig a hole.
Günün birinde bir çukur kazacağım.
See, I put a hole through the bottom of a large tub of popcorn.
Patlamış mısır kutusunun dibinde bir delik açıyorum.
I'm digging a hole.
Mezarımı kazıyorum.
You know, as a matter of fact, my buddy Ramse here has a hole opening up in his schedule.
Aslında yanımdaki dostum Ramse'nin programında büyük bir boşluk var.
In some... future date, you actually move so fast that the resulting kinetic energy buildup smashes a hole in the space-time continuum!
Gelecekte bir gün, o kadar hızlı hareket edeceksin ki oluşan kinetik enerji birikimi uzay-zaman sürekliliğinde bir delik açacak.
You're that scientist that Barry's obsessed with, the one who blew a hole in the city.
Barry'nin hayran olduğu, şehirde koca bir delik açan bilim adamısınız siz.
Find a hole and disappear into it.
Bir delik bul ve ortadan kaybol.
And if you can go fast enough, Barry, if you can hit that particle with enough speed, you will punch a hole right though the fabric of reality.
- Eğer yeterince hızlı olursan Barry parçacıkla gerektiği kadar hızla çarpışırsan gerçekliğin dokusunda büyük bir delik açarsın.
It could cause a hole to be melted into the exterior.
Dıştan içe doğru eriyip delik açılabilir.
There's a hole in his diaphragm.
diyafragmasında bir delik var.
His passing leaves a hole in our lives and our hearts, which can only be salved by remembering his good works and gentle soul.
Vefatı hayatlarımızda ve kalbimizde acısı ancak yaptığı iyi işleri ve yumuşak kalbini hatırlayarak dinebilecek bir boşluk bıraktı.
That ended when the horse stepped in a hole dug in the dirt.
Bu, toprakta kazılmış bir çukura atın adımını atmasıyla son buldu.
I know you blew a hole through his chest.
- Göğsünde bir delik açtığını da biliyorum.
It's a hole in the ground.
Yerle bir oldu.
Finds a hole.
Bir açık buldu.
Gilfoyle made a hole in the wall.
Gilfoyle duvarda delik açtı.
Well, I was just noticing earlier that there's a little hole in the shoulder of your shirt.
Bugün sabah tişörtünün omzunda bir delik fark ettim.
Because, Chuckie, fatherhood comes with responsibilities that go far beyond shooting sperm into a V hole.
Çünkü Chuckie, babalýk insana birçok sorumluluk yükler. Bacaklarýn arasýna sperm göndermekten çok daha önemli sorumluluklar bunlar.
It's a black hole.
Kara delik gibi.
Tell them the party is on us if they hole up for a couple of days.
Birkaç gün saklanırlarsa partiye davetli olduklarını söyle.
You're supposed to play like he's got a face in the hole.
Onun delikte bir yüzü var gibi oynamak zorundasın.
There'll be a stool on your right. I'll just put this stuff in the black hole.
Bunu kara deliğin içine koyacağım.
He needs a burr hole to drain the hematoma.
Hematomu boşaltmak için burr hole ihtiyacımız var.
"On the day of your brother's birth, I looked out through " the hole in my teepee and I saw a coyote running " and that is why he is named running coyote.
Kardeşinin doğduğu gün çadırımın deliğinden baktım koşan bir çakal gördüm ve bu yüzden adı Koşan Çakal.
And Serbia is a big, deep black hole.
Diğeri de Sırbistan kocaman, derin bir kara delik.
Maybe a little longer. Place is a rat hole.
- Rezalet bir yer burası.
It's probably why Fisk didn't get it sucked into a black hole.
- Fisk bu yüzden ortadan uçuramamış.
You're gonna have a great, big hole.
Kocaman bir çukurun olacak.
This place is a palace compared to the hole in the ground I lived in.
İçinde yaşadığım çukurla karşılaştırınca, burası saray sayılır.
It'll make a big bang And then a big hole And then a big drop in the pop...
İlk önce büyük bir patlama sonra büyük bir delik sonra da nüfusta büyük bir düşüş yaşatacağım.
It's... there's... there's just... A big hole in your theory.
Ama teorinde büyük bir boşluk var.
It started at the centre of my vision, like a... small... black hole.
Görüşümün ortasında ufak, kara bir leke olarak başladı.
What's a singularity? It's a black hole.
- Tekillik nedir?
And how do we make sure we don't open a black hole in the middle of Central City?
Central City'nin ortasında kara delik açmadığımızdan nasıl emin olacağız peki?
So, if I don't run fast enough to collide with the particle, then I'm dust, and if I do run fast enough but I'm not back here in time, then a black hole will form,
Parçacıkla yeteri kadar hızla çarpışmazsam toza dönüşeceğim. Yeteri kadar hızla çarpıp buraya zamanında dönmezsem, kara delik oluşacak.
Dude, we're trapped inside a giant hole.
Dostum, kocaman bir deliğin içinde kapana kısıldık.
I found a quicker way out of this hell hole.
Bu cehennemden hızlı bir çıkış yolu buldum.
"You've got a God-shaped hole, and you keep trying to fill it with anything but God."
"Tanrı şeklinde bir deliğin var ama orayı Tanrı'dan başka her şeyle dolduruyorsun."
Tear him a new hole in his butt?
Kıçına bir delik daha açıyor muyuz?
what a rabbit hole.
Tavşan deliği resmen.