Aberdeen traduction Turc
163 traduction parallèle
No use going to Aberdeen now.
Şimdi Aberdeen'e gitmenin bir faydası yok.
I'd say the distance between Plymouth and Aberdeen.
playmooth ve aberden arasındaki mesafeyi merak etim.
I'm going to Aberdeen to supervise the interference project.
Parazit makinesi projesi için Aberdeen'e.
There's been nothing from Aberdeen.
Oradan hemen hemen hiç haber yok.
Truck convoys from Aberdeen are in the city.
Arberdeen'den konvoylar geldi.
Every girl here is built like the aberdeen proving grounds.
Buradaki bütün kızların hepsi bomba gibi.
No one has to tell an old Aberdeen pub-crawler how to applaud, Captain.
Kaptan, Aberdeenli bir bar müdaviminin alkış tutmasını öğrenmesine gerek yok.
I doubt anyone has told you of the marvellous fogs in Aberdeen.
Sanırım kimseler size o harika Aberdeen sislerinden bahsetmedi.
My wife maureen ran off with a bottle of bell's whiskey
Eşim Maureen, sıfır sıfır berabere biten Aberdeen
During the aberdeen versus raith rovers match Which ended in a goal-less draw.
- Raith Rovers maçında bir şişe Bell viskiyle kaçtı.
His fine positional sense preventing the build-up Of any severe pressure on the suspect aberdeen defense.
Pozisyon duyarlılığı Aberdeen defansında baskı oluşmasını önledi.
Aberdeen. Clydeside.
Aberdeen, Clydeside...
The train arriving at platform two is the overnight Flying Scotsman from Aberdeen.
Aberdeen'den gelen Flying Scotsman gece treni ikinci perona yanaşmak üzeredir.
One day, on a train call from Aberdeen to Liverpool a journey I recommend as punishment for deserters Berriton came out with, " What, fifty of my followers with the clap?
Bir gün, Aberdeen'den Liverpool'a trenle giderken asker kaçaklarına ceza olarak önereceğim bir yolculuk Berriton şöyle dedi : " Nasıl elli adamım frengi oldu?
Oldsen, Knox Oil and Gas, Aberdeen.
- Oldsen. Evet, Knox Petrolleri, Aberdeen.
We met in Aberdeen.
Aberdeen'de tanışmıştık.
We've some data in Aberdeen.
Bu konuda Aberdeen Laboratuarı'nda çoktan veri toplamış durumdayız.
Take the chopper to Aberdeen. Get over to Houston.
Helikopteri al, Aberdeen'e git ve oradan da Houston'a uç.
Some suppliers from Singapore have come and they're dining in Aberdeen.
Singapur'dan tüccarlar geldi, Aberdeen'de yemek yiyorlar.
I'II meet you on the corner of Aberdeen and Vermont in 10 minutes.
Seninle 10 dakika içinde Aberdeen ve Vermont'un köşesinde buluşalım.
Soon after he left, Mrs. St. Clair received a telegram to say that a parcel of considerable value had arrived for her at the offices of the Aberdeen Shipping Company.
Ayrıldıktan hemen sonra, Bayan St. Clair Aberdeen Shipping Şirketi'ne hatrı sayılır değerde bir paket geldiğine dair. bir telgraf almış.
Baldrick, your brain is like the four-headed man-eating haddock fish beast of Aberdeen.
Baldrick, senin beynin aynı, Aberdeen'deki dört kafalı - insan yiyen - mezgit balığı canavarı gibi.
And would Lord Melchett like to whip me naked through Aberdeen?
Lord Melchett, belki Aberdeen sokaklarında beni çırılçıplak kamçılamak da ister?
Squadron Commander Flashheart and the man who cleans out the public toilets in Aberdeen, and they'd go for Wee Jock "Poo-Pong" Mcplop every time.
Filo Komutanı Flashheart'la mı, yoksa, Aberdeen'deki umumi helaları temizleyen adamla mı, veyahut, hep hayran oldukları Wee Jock Poo-Pong Mcplop'la mı?
Train number 179 bound for Washington, D.C, serving Newark, Menlo Park, Trenton, Philadelphia, Aberdeen and Baltimore.
Washington D.C.'ye gidecek 179 numaralı tren... Newark, menlo Park, Trenton, Philadelphia, Aberdeen ve Baltimore'a da uğrayacaktır.
The cornerstone of every building in town was brought from Edinburgh, Glasgow, Aberdeen.
Kasabadaki her evin köşe taşı Edinburg'dan, Glasgov'dan, Aberdeen'den getirildi.
Four women from Aberdeen had disappeared in less than a month.
Bir aydan kısa sürede, Aberdeen'de dört kadın kaybolmuş.
Each of the Aberdeen victims answered personal ads in the local papers.
Aberdeen'deki kurbanların her biri yerel gazetede kişisel ilan vermişler.
Because he opened the account with one of the Aberdeen victim's credit cards.
Çünkü, internet hesabını Aberdeen'daki kurbanlardan birinin kredi kartı ile açtırmış.
I bet if you check the Aberdeen victims, you'd find exactly the same thing.
İddiaya girerim ki Aberdeen'deki kurbanları da kontrol edersen tamamen aynı bulgularla karşılaşacaksın.
Lord Aberdeen was right.
Lort Aberdeen haklıydı.
We hoped to those of Aberdeen, and the cagamos..
Hatırlıyor musun ne güzel eğlenirdik? Sen olmadan...
Aberdeen rules!
Aberdeen en iyisi!
OH, IT'S 3121 ABERDEEN.
- Aberdene Caddesi, 3121 numara.
Go, Aberdeen!
Bastır Aberdeen!
You know, you are the spitting image of the Aberdeen StrangIer.
İçimden bir ses senin Aberdeen Strangler'a tıpatıp benzediğini söylüyor.
If you're looking for work, you may want to try Aberdeen.
Eğer iş arıyorsan, Aberdeen'i dene.
You were paired with Grimm at the Armorer's school in Aberdeen, is that right?
Aberdeen'deki silahtar okulunda Grimm'le çalışıyordunuz değil mi?
Also out of Pensacola, but for the last two months, he's been T.A.D. at the Aberdeen Proving Ground in Maryland. Proving ground?
Yüzbaşı Dean Westfall da Pensacola'daymış ama iki aydır Marylan'deki Aberdeen Tecrübe Sahası'nda geçici görevdeymiş.
None of Aberdeen's security systems rely on fingerprint or palm scanners.
Aberdeen'deki sistemlerde parmak ve avuç izi kullanılmıyor.
Hey, I want to know what Westfall was doing at Aberdeen by the time I get back.
Ben dönene kadar Westfall'un Aberdeen'de ne iş yaptığını bulun.
We find out what Westfall's doing in Aberdeen yet?
Westfall'un Aberdeen'de ne yaptığını hala öğrenmedik mi?
Uh, he was only attached to Aberdeen.
Aberdeen'de sadece kayıtlıymış.
How else can I get to Paris at this time of night?
Başka türlü nasıl gideyim Paris'e? Aberdeen havaalanı kapalı olacak.
- Aberdeen.
- Aberdeen'di!
Erm, then Let me ask, why is Your Majesty travelling by road when there's a train all the way to Aberdeen?
Öyleyse sormama izin verin. Aberdeen'e giden bir tren varken Majesteleri neden karayoluyla seyahat ediyor?
You really want to ease my mind, you'll let me drive you down to Aberdeen rail station, put you on a northbound train.
Gerçekten içimi rahatlatmak istiyorsan, seni, Aberdeen istasyonuna götürüp... kuzeye giden bir trene koymama izin ver.
My aunt Mary a sort of aspiring musician played in various groups in Aberdeen Bar and you?
Mary Halam, sanırım ona müzisyen olmaya can atan birisi derdiniz,
The alienation that I would have tried by teenager... because...? saw as Aberdeen any other town of America.
Gençliğimde, Aberdeen'i Amerika'daki herhangi bir şehirmiş gibi düşünmemle nasıI bir yabancılaşma hissederdim?
- Aberdeen.
Aberdeen'de.
been the person I has helped the most by far with regard to the music... because...?
Aberdeen'de pek çok bar grubuyla çalmış ve müzik konusunda, kesinlikle hayatımdaki en yardımsever insandır.