Absent traduction Turc
1,387 traduction parallèle
Four absent children.
Dört çocuk yok.
In a group this size, three absent children is a coincidence.
Bu büyüklükte bir grupta üç eksik çocuk tesadüftür.
And $ 80,000 is bid with my absent bidder.
80.000 dolar veren var.
Present, not absent. Whole.
Var olmanı istiyorum, yok olmanı değil.
Now that you're absent, the Party lacks leadership.
Senin yokluğunda partinin bir lidere ihtiyacı var.
You're absent-minded.
Dalgınsın.
Absent!
Dalgın!
"Absent-mindedIy..." "I hum to myself..."
Yalnızken hep gülüyorum
He would have to be someone who grew up in a household that had an absent father.
Babanın olmadığı bir evde büyüyen biri olabilir babası olmayan biri.
But try fiddling the results. Kowalsky's absent, I get zero!
Ben gelmedim diye bu sefer bana sıfır verecekler.
You've been so absent-minded lately.
- Son zamanlarda, hayli dalgın oldun.
You're pretty absent-minded!
Oldukca dalginsin!
I'm getting so absent-minded.
Öyle boş beyinliyim ki.
You can't come to work if you he absent next time.
Bir dahaki sefere yüzük olmayacak yoksa işe gelemezsin.
On that day, both Grandpa and I were absent from the table.
O gün ben de tıpkı büyük babam gibi masada değildim!
- The principal wants to know why Alain's been absent.
- Okul müdürü Alain'in niye okula gelmediğini soruyor.
You know this, but my parents were absent when I was growing up.
Bunu biliyorsun ama yine de tekrar söyleyeceğim. Küçüklüğümde annem de babam da yoktu.
Absent positive identification, a list of presumed dead was published.
Kesin kimlik teşhisi yapılamıyor ama kayıpların listesi açıklandı.
I was kinda absent that decade.
Sanırım o dersi kaçırmışım.
There may be some distant echoes that remain, maybe a sense of déjá vu here and there, but like most people, you'll just pass it off as absent-mindedness and move on.
Belki deja vu orada burada, bir anlamda ama çoğu insan gibi, sadece dalgınlık olarak onu geçecek ve, kalan bazı uzak yankıları olabilir hareket.
And absent of any proof, you're telling her to end it.
Ve herhangi bir kanıt yok, Bunu sonuna kadar onu söylüyorum.
Absent a miracle, we'll just have to wait for the DNA report.
Elimizde bir mucize olmadığına göre DNA raporunu beklememiz gerekecek.
I remembered that I was absent the day the science club took our picture.
Bilim Kolu fotoğrafımızı çektiği gün ben yoktum.
He was absent the day the Topeka took their photo.
Topeka'da fotoğrafları çekildiğinde o yoktu.
We're in Head-of-Section territory. Tom's absent - you run this op.
Tom olmadığına göre operasyonu sen yürüteceksin.
Ryuji's absent from school again.
Ryuuji bugün de okula gelmedi.
Absent again, that one.
Tabii yine gelmemiş bu.
I come from a people that wasn ´ t recognized until recently... and I want to speak for the absent ones... for the poet of Troy.
Daha düne kadar tanınmamış bir ulustan geliyorum ve Truva şairi için yok olanlar adına konuşmak istiyorum.
Let the school know I'll be absent for a while.
Bir süreliğine gelemeyeceğimi okula bildirirsin.
Speer, yes, an absent-minded artist.
Akıl yoksunu bir sanatçıydı. Ya diğerleri : Evet!
Ryo, you were absent for one week for no reason.
Ryo, Bir haftadır bir sebep yokken ortalarda yoktun.
The powers of the Devilman absent from my body.
Şeytan-Adamın gücü benim vücudumda.
- I was worried, you were absent for so long.
- Uzun zamandır gözükmüyordun, seni merak ettim.
When I am absent, then lie with my wife.
Ve benim yokluğumda, karımla yatabilirsiniz.
Absent from work yesterday and apparent no-show today, thought maybe you'd run off to Tahiti and gotten married on me.
Dün işe gelmedin, bugün ortada görünmedin. Tahiti'ye gidip başkasıyla evlendiğini düşündüm.
If Ralph Walker runs Boston... and is absent from this school... his career as a student is over here at St. Magnus.
Eğer Ralph Walker Boston'da koşar ve bu okulda olmazsa, St. Magnus'da ki öğrencilik kariyeri son bulur.
Absent.
Yok.
Nor that you were absent on Friday.
Cuma günü sınıfta olmadığınızı da.
My wife is extremely absent-minded.
Eşim son derece unutkandır.
It is urgent to speak of the absent ones.
Kaybolup gidenler hakkında konuşmalıyız bir an önce.
It is important to interrogate the absent ones.
Kaybolup gidenleri sorgulamak gerek.
There were seven absent?
Yedi eksik mi var?
The old man's became so stubborn and absent-minded.
İhtiyar çok inatçı ve dalgın oldu.
" I was absent from your life...
" Çok uzun süredir...
Geez. He has been absent minded all day long. Hey.
İki olayda da duvara "Tanrının sesini duydum!" yazısı yazılmıştı.
Although my colleagues do not want me to continue absent
Mesai arkadaşlarım buna daha fazla devam etmememi istiyorlar.
Why are your troops absent from the training? Pardon?
Ama efendim, Sado Garnizonu gemisi, 10 yaşının üzerinde kullanılan ahşabın sızdırmazlığı da iyi yapılmamış.
- ls that what you want, an absent wife?
- Yanında olmayan bir eş, istediğin bu mu?
And the sad part is, and you know how lawyers work, they're going to make her out to be an unfit mother. By using all the time she was absent against her.
Üzücü olan yanı ise, avukatların nasıl çalıştığını bilirsin. onun ortalıkta olmadığı zamanları aleyhinde kullanarak....... ideal bir anne olmadığını anlayacaklardır.
16, 00 : 48 : 49 : 01, An absent mother 06, 00 : 48 : 51 : 16, and a prematurely grumpy and old father 24, 00 : 48 : 55 : 11, produce an intense rivalry among three sisters. 11, 00 : 49 : 01 : 11, " Eve, are you not going to speak to me?
Kayıp bir anne ve huysuz... ve yaşlı bir baba, üç kız kardeş arasında gerilimli bir rekabet yaratır.
09, 00 : 58 : 46 : 16, The police are absent in Killer of Sheep, 16, 00 : 58 : 50 : 04, and everyone has a car or a truck, 16, 00 : 58 : 53 : 04, although they're often more trouble than they're worth.
Koyun Katili'nde polisler yok... ve herkesin arabası ya da kamyonu var, gerçi bu araçlar da değerlerinden daha fazla sorun çıkarıyor.