English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / Agitated

Agitated traduction Turc

820 traduction parallèle
Beneath that silk, you both have breasts which are swelling hearts which are racing, breathing which is agitated contractions which you are beginning to feel somewhere.
İpek elbiselerin altında kabarışını hissettiğiniz göğüs uçları yüreğinizin yerinde fırlamasına, kesik kesik soluk alıp verişinize neden olur. Malum yerlerinizde kasılmalara yol açıverir.
You seem agitated, Lucy.
Çok heyecanlısın Lucy.
- He was extremely agitated.
- Son derece sarsıImıştı.
Nothing to get agitated about.
Endişelenecek bir durum yok.
I think we'd better put him under drugs for a few days. He looks agitated.
Birkaç gün ilaç versek iyi olabilir, çok gergin görünüyor.
When I made fork marks on the tablecloth, they agitated you. The night you kissed me, you pushed me away because of my robe. It was white, it had dark lines on it.
Masa örtüsünde işaretler yaptığımda çok gerilmiştin ve beni öptüğün gece, sabahlığım yüzünden beni itekledin rengi beyazdı ve koyu çizgileri vardı.
The Colonel, being in a very agitated state, shut himself up in his bedroom alone.
Albay, üzüntülü bir durumda. Ve kendini yatak odasına kapatıp yalnız kalıyor.
We mustn't get agitated.
Ortalığı velveleye vermemeliyiz.
Didn't she seem upset, angry, agitated in some way?
Davranışları garip miydi? Üzgün ya da kızgın?
While you were so agitated, as if it was your audition
Oysa sen ne kadar heyecanlıydın, sanki seçmelere giren sendin.
The reeds are agitated
Sazlar dalgalanıyor.
I can hardly eat muffins in an agitated manner, can l?
Sinirliyken kek yiyemem değil mi?
Uncle Jack seems strangely agitated.
Jack Amcam tuhaf bir biçimde rahatsız oldu.
The witness is understandably agitated.
Görüldüğü gibi tanığın sinirleri bozuldu.
The news about your departure left agitated all the population of Vienna.
Majestelerinin yokluğu Viyanalılar arasında şimşek hızıyla yayıldı.
The clothes were dirty, you were perspiring, out of breath, agitated.
Giysileriniz kirliydi, terliyordunuz, nefessizdiniz ve heyecanlıydınız.
The best science has made of them is that they're electric particles agitated by moving air.
Bilime göre, hava akımıyla hareket eden elektrik yüklü parçacıklar.
Otto became agitated after his operation.
Otto operasyondan sonra kriz geçirdi.
Good heavens, how agitated.
Aman Tanrım, ne kadar heyecanlı.
Coffee will make you more agitated
Kahve seni daha çok üzer.
He was agitated and openly exhausted and ill-tempered.
Hırçın, sevimsiz ve huysuz biri oldu.
- The lady called to ask if we'd any sedatives and she sounded agitated so I came up.
- Bayan yatıştırıcı istemek için aradı sarsılmış görünce ben de yukarı çıktım.
The crew would become agitated. It is a risky experiment.
Bu riskli bir deney.
A moment later, a man, extremely agitated, covered in mud, his face bloodied beyond recognition, stumbles in.
Bir saniye sonra, bir adam, çamurun içine düşer suratı tanınmayacak haldedir ve kekeliyordur.
The Queen and your mother became very agitated.
Kraliçe ile annen ne kadar da huzursuzlanmıştı.
They're always agitated.
Onlar hep huzursuzdur zaten.
Agitated.
Telaşlanıyor.
That young man gets so agitated.
Genç adam çok tedirginleşiyor.
Don't get so agitated.
Hemen parlama.
He's almost agitated himself into a coma.
Neredeyse kendi kendisini komaya soktu.
He seemed very agitated.
Çok tedirgin görünüyordu.
Van Gelder's still violently agitated.
Van Gelder, hâlâ şiddetli bir huzursuzluk içinde.
Van Gelder is extremely agitated and warns that you're in danger.
Van Gelder çok kötü durumda ve sizin tehlikede olduğunuzu söylüyor.
He's very agitated and demands to be received by you.
Şimdi bu hasta taşkınlık yapabilecek durumda bunun için de onu kabul etmeniz lazım.
Mr. Sulu has returned, but in a highly agitated mental state.
Bay Sulu döndü, ama alt üst olmuş bir durumda.
He's very agitated.
Çok heyecanlanmış.
- No, he is agitated again.
- Hayır, bu aralar dalgın biraz.
Right now, you're very agitated.
Şu an çok huzursuzsun.
Did he recently appear to be agitated or depressed in any way?
Son zamanlarda huzursuz ya da bir şekilde üzgün görünüyor muydu?
You also reported, that he was very agitated...
Dediğinize göre, çok tedirginmiş... Size hemen evine döneceğini söylemiş.
I followed of near the movements which had Agitated Hungary
Macaristan'ı sarsan hareketleri yakından izledim.
You wanna see agitated?
Askeri ahlak.
- He was mighty agitated.
- O şimdi tedirgin olmuştur.
Lucita has seemed agitated and nervous for the past three or four days.
Lucita heyecanlı ve gergin görünüyordu.
He argues that if he experienced clouds as blood during an agitated mood then that is how he should paint them,
Taşkın bir ruh halindeyken, bulutları kan olarak tecrübe ediyorsa eğer başka nasıl çizebileceğini tartışıyordu.
- Slow down, don't get agitated.
- Durun bakalım telaşlanmayın.
- You're agitated!
- Sinirlendin!
I learned Mr. Garmes became agitated again this afternoon.
-... o yüzden geldim.
Your little wife seems a bit agitated lately.
Küçük karın biraz üzgün görünüyor.
Your agitated state is quite understandable.
Altüst olmanız gayet anlaşılabilir bir şey.
Do not be agitated.
Lütfen sakin olun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]