Amyas traduction Turc
86 traduction parallèle
- My father was Amyas Crale, the artist, and my mother was...
Sanırım bu adı hatırlıyorum. - Evet, babam ressam Amyas Crale'di. Annem de- -
Amyas Crale simply wasn't that kind of chap.
Amyas Crale o tür bir adam değildi.
She certainly had a motive. Amyas Crale was always mixed up with some woman around him, but this was rather different.
Amyas Crale'in her zaman başka kadınlarla ilişkisi olmuştu, ama bu kadın farklıydı.
She knew what she wanted, and that was Amyas Crale.
Ayrıca ne istediğini de biliyordu ve o da Amyas Crale'di.
She got him to paint her he ended up falling for her.
Ondan resmini yapmasını istemiş ve Amyas da ona aşık olmuştu.
We contempted, of course, that Amyas Crale had used it to kill himself, but, if he had, his fingerprints would be on it as well.
Biz de onu Amyas Crale'in intihar etmek için kullandığını iddia ettik. Ama öyle olsaydı, şişede onun da parmak izlerinin olması gerekirdi.
Amyas Crale was the best friend a chap could have.
Amyas Crale, bir insanın sahip olabileceği en iyi arkadaştı.
Amyas was a great play.
Amyas harika biriydi.
Rotten... through and through. Amyas could never see it.
Çok kötü bir insandı ama Amyas göremiyordu bunu.
And were jealously that made her kill Amyas.
Amyas'ı öldürmesinin nedeni de kıskançlıktı.
Gave us all the one say, but finally settled on Amyas.
Hepimizle oynaştıktan sonra Amyas'da karar kılmıştı.
- Amyas, please!
- Amyas, lütfen!
- Why won't you listen to me, Amyas?
- Niçin dinlemiyorsun, Amyas?
Amyas, old chap!
- Amyas, dostum.
- Amyas is doing her portrait.
- Amyas resmini yapıyor.
Amyas and Caroline's half sister, Angela, had been beckoning all morning.
Amyas'la, Caroline'ın üvey kardeşi Angela sabahtan beri atışıyordu.
Amyas...
Amyas.
Amyas and I love each other and we're going to be married, so I shall be moving in.
Amyas'la ben, birbirimizi seviyoruz ve evleneceğiz. Buraya ben yerleşeceğim.
Amyas, is it true?
Amyas, doğru mu?
You know, looking back, I wouldn't be surprised if she had made up her mind to kill him then.
Şimdi düşününce, Amyas'ı öldürmeye o an karar vermiş olmasına şaşırmam.
Amyas, do tide yourself up.
Amyas, kendini topla biraz.
Amyas can't do this!
Amyas bunu yapamaz.
Back at HQ, that evening, Amyas and Angela had a God-allMighty row about someting, but nothing out of the ordinary.
Akşam geri döndüğümüzde, Amyas'la Angela yine bir nedenle kavga ettiler.
The next morning, when I came downstairs, I heard Amyas and Caroline in the library.
Ertesi sabah aşağıya indiğimde Amyas'la Caroline'ın kütüphanede bağrıştıklarını duydum.
Someday I'll kill you, Amyas.
Bir gün seni öldüreceğim, Amyas.
I should've gone straight to Amyas and warned him.
Aslında hemen Amyas'a gidip onu uyarmam gerekirdi.
Amyas didn't join us for lunch, and Caroline took him cofee.
Amyas yemekte bize katılmadı. Sonra Caroline kahve götürdü ona.
- It's Amyas...
- Amyas- - - Ne?
Amyas!
Amyas!
My Amyas!
Amyas'ımı!
She is the daughter of Amyas and Caroline Crale.
Kendisi Amyas ve Caroline Crale'in kızıdır.
You have to understand, Amyas Crale did not seduce an innocent young girl.
Şunu da anlamalısınız. Amyas Crale masum bir kızı baştan çıkarmamıştı.
- I was convinced we should tell her, but Amyas wouldn't hear of it. Then, one day, I...
Ona söylememiz gerektiğini düşünüyordum ama Amyas dinlemek bile istemiyordu.
Amyas and I love each other and we are going to be married.
Amyas'la birbirimizi seviyoruz ve evleneceğiz.
Amyas was furious but he had to admit what I said was true.
Amyas çok kızmıştı ama söylediğimin doğruluğunu kabul etmek zorundaydı.
- My darling Amyas.
- Sevgilim Amyas.
Dear Amyas...
Sevgili Amyas.
Amyas decided to skip lunch, as he often did.
Amyas, sık sık yaptığı gibi yemeği pas geçmeye karar verdi.
The whole point, you see, is that Amyas Crale was an artist, and his art was his passion.
Olayın özü, Amyas Crale bir ressamdı. En büyük tutkusu sanatıydı.
It was a constant reminder, and she tried desperatly to make amends, which, in turn, made Amyas very jealous.
Olayı asla unutamadı. Hep kendisini affettirmeye çalıştı. Bu da Amyas'ı kıskandırıyordu.
And that is how Amyas met his fate the very next day.
Ve Amyas da ertesi gün aynı şekilde öldü.
I think Philip e a Angela left first, followed by Amyas.
Önce Philip'le Angela, ardından da Amyas çıktılar.
As we approached the water garden, we overheard Amyas and Caroline having a rather heated discussion,
Bahçeye yaklaşırken Amyas'la Caroline'ın tartıştıklarını duyduk.
So, just before lunch, I sat above the water garden where Amyas was painting Elsa.
Onun için de yemekten önce Amyas'ın Elsa'nın resmini yaptığı su bahçesinin yukarısında oturdum.
Well, that you and Amyas would stop it.
Amyas'la bu işe bir son verseniz artık.
Caroline took a cup down to Amyas, and Miss Williams accompanied her.
Caroline bir fincan da Amyas'a götürdü. Bayan Williams da onunla gitti.
- It's Amyas.
- Amyas!
Caroline indulged her, Amyas got jealous, he and Angela would fight, and she'd end up playing some spiteful trick.
Caroline onu fazla şımartıyor ve Amyas da kıskanıyordu. Bu yüzden kavga ediyorlardı. O da Amyas'a kötü bir oyun oynuyordu.
His death must have been for her a shock most terrible.
Amyas'ın ölümü korkunç bir şok olmuştur ona.
- Amyas, is it true?
Amyas, doğru mu?
I'll pop this down to Amyas.
Ben bunu Amyas'a götüreyim.