English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / An envelope

An envelope traduction Turc

734 traduction parallèle
What.. did she throw an envelope full of money at you?
Ne oldu? Yüzüne para falan mı fırlattılar?
- No, put that in an envelope.
- Hayır, onu bir zarfa koyun.
lying on your table in an envelope? - What?
— Ne?
I wrote it down on the back of an envelope for you.
Adresi bir zarfın arkasına yazmıştım.
There was never even an envelope!
Ortada öyle bir zarf bile yoktu!
I thought I found an envelope addressed to him. It was when we first came here.
Buraya ilk geldiğimizde, üstünde adının yazılı olduğu bir zarf buldum sanırım.
Put 1,000 pengo in an envelope and have Pepi take it to Mrs. Matuschek.
Bir zarfa 1000 pengo koyup Pepi'ye ver. Hemen Bayan Matuschek'e götürsün.
Put on your hat and coat and take an envelope to the messenger office to be delivered by hand.
Şapkanı ve paltonu giy ve bu zarfı elden teslim edilmek üzere kurye bürosuna götür.
In the Holland box, at the post office there's an envelope with my scrawl.
Posta kutusunda, üzerinde el yazim olan bir zarf var.
Oh, and have you got a piece of paper and an envelope?
Bir parça kağıt ve zarf var mı?
I show you an envelope in evidence.
Delil kabul edilen zarfı göstereyim.
An envelope I have in my pocket with $ 500 in it.
Cebimde duran 500 dolarlık zarf.
Alan, let's put the claim check in an envelope and put it in the mailbox.
Alan, iyisi mi o emanet makbuzunu bir zarfa koyup posta kutusuna atalım.
And bring me an envelope.
Ve bir zarf getir.
Agathe's asleep, but there's an envelope on her dresser
Agathe'nin odasına gittim. Uyuyor. Mektup da şifonyerinin üstünde.
Put it in an envelope without any note or anything, and drop it on her desk.
Parayı bir zarfın içine koy ve herhangi bir şey yazmadan masasına bırak.
Hey, last night, under the stairs, I found an envelope with my name on it.
Hey, dün gece merdivenlerin altında adıma yazılmış bir zarf buldum.
- Two or three pounds in an envelope.
- Bir zarf içinde 2-3 sterlin sanırım.
X-C condensers in an envelope?
X-C yoğunlaştırıcıları bir zarfın içinde mi?
We sent it in an envelope to Bernadette Jouve's address
Bir zarfa koyup, Bernadette Jouve'nin adresine yolladık.
Polly found another week's rent in an envelope on the table.
Polly masada bir zarf içinde bir sonraki haftanın kirasını buldu.
You'll find an envelope there.
Orada bir zarf bulacaksın.
No, ma'am, just an envelope.
Yoktu hanımefendi, sadece zarf.
She gave me an envelope, and then ran away.
Bana bir zarf verip, hızla uzaklaştı.
An envelope?
Bir zarf.
Then an envelope arrived.
Sonra bir zarf geldi.
And I may be mistaken, but... Did you ever receive an envelope... Like that...
Ve yanılıyor olabilirim ama para talep eden, hiç böyle bir zarf aldın mı?
Get me some paper and an envelope.
Bana biraz kağıt ve bir zarf getir.
I don't know where she is now... and I haven't got an envelope or a stamp... and there isn't a pillar-box or a postman.
Onun şimdi nerede olduğunu bilmiyorum. Ayrıca, zarfım ve pulum yok. Zaten burada ne posta kutusu var, ne de postacı.
Do you need an envelope?
Zarfa ihtiyacınız var mı?
Do you want an envelope?
Zarf ister misiniz?
Shove it in an envelope and send it to my office in Hollywood.
Onu bir zarfa koy ve Hollywood'daki ofisime gönder.
- He's taking out an envelope.
- Ona bir zarf veriyor.
It was in an envelope on the floor.
- Yerde bir zarfın içindeydi.
What kind of an envelope was it? .
Nasıl bir zarftı?
- An envelope, please.
- Bir tane zarf, lütfen.
So she took a plane with 60,000 dollars in an envelope.
Bir zarfın içinde 60.000 dolar ile uçağa bindi.
Um, would you have a pencil and the back of an envelope?
Bir kalem ve kâğıdınız var mı?
We put the pinks in an envelope, send'em to D.C., general delivery.
Mektubu postayla Washington'a yollayacağız.
- Yeah, I know it. You'll find a map in an envelope addressed to you.
Bir zarfın içinde zümrütlerin adresini gösteren bir harita bulacaksın.
Address an envelope.
Zarfa adresi yaz.
You get somebody up here this afternoon with an envelope.
Bu öğleden sonra birini zarfla buraya gönder.
Draw the cash and put it in an envelope... with the key to the Long Beach factory.
Parayı çek ve Long Beach... fabrikasının anahtarıyla birlikte bir zarfa koy.
Then why should that have changed our lives, just a name on an old envelope?
Eski bir zarfın üzerindeki bir isim hayatımızı neden bu kadar değiştirdi peki?
Less than an hour after Dietrich... received his instructions from Elsa Gebhardt... an important envelope reached Inspector Briggs.
Dietrich Elsa Gebhardt'tan talimat aldìktan yarìm saat sonra Müfettisş Briggs'e önemli bir zarf ulaştì.
The envelope contained the data Elsa Gebhardt had given him... together with an important clue - the cigarette butt stained with lipstick... which Dietrich had found on Elsa's desk.
Zarfta Elsa Gebhardt'ìn verdigi talimat ve önemli bir ipucu Dietrich'in Elsa'nìn masasìnda buldugu ruj bulaşmìş bir izmarit vardì.
One can hide an old envelope in a diversity of places.
Eski bir zarfı nereye istersen oraya saklayabilirsin.
An old envelope?
Eski bir zarf?
THERE'S AN ENVELOPE FULL OF MONEY.
Üst gözde.
Go and see the secretary of the trust. Miss Pringle. And ask her what kind of communication from the ship would be likely to be contained in an unusual envelope of this sort.
Hemen Vakfın sekreteri Bayan Pringle'la görüşün ve gemiden gelen böyle sıradışı bir zarfta ne tür bilgiler olabileceğini sorun.
An act of parliament couldn't open that envelope before he dies.
Parlamento kararı. Ölmeden önce o mektubu açamayız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]