An intervention traduction Turc
417 traduction parallèle
In this case, the patient is not subject to the physical pleasure you are referring to since she has only undergone an intervention.
Bu durumda, şimdiye kadar bir müdahalede bulunulmuş hasta, senin istediğin fiziksel hazzı yerine getirecek bir denek değil.
By the continued threat of an intervention, in opposition to the confederation of trade unions, it wants to push then into an open collaboration with the system in place to give the victory to neocolonialism
Müdahele tehditini sürekli kılarak sendika konfederasyonları karşısında onları sistem ile açık bir işbirliğine itmek ve zaferi yeni-kolonyalizme vermek isterler.
One more time, myths on the persecution of a German minority they had been used to defend an intervention armed.
Askeri harekata mazeret üretmek için Alman azınlığın mağduriyeti üzerinden propagandalar başgöstermeye başladı.
Though she only made herself dangerously ill due to the very small amount which she swallowed this, nevertheless, caused an intervention from a certain quarter which was long overdue.
Yuttuğu az miktar zehirle... sadece hastalanmasına rağmen... bu olay, uzun zamandır unutulmuş olan birinin... devreye girmesine yol açtı.
Mr. Panika, the Indian ambassador to Peking, informs us that any American troops above the 38th parallel... will provoke an intervention by the Chinese.
Sayın Panika, Hindistan'ın Pekin büyük elçisinin verdiği bilgilere göre 38. Paralelin yukarısındaki bütün Amerikan askerleri Çin müdahalesiyle karşılaşacak...
But, sometimes, the soldiers of information... are bearing away from their mission and turn themselves into an intervention army... which infiltrates all over and escapes from the control of those who create it.
Katılıyorum ama istihbarat elemanları bazen asıl görevlerini unutup her yere sızan ve yönetimin kontrolünden kaçan bir müdahale ordusuna dönüşüyorlar.
Have you thought about an intervention?
Hiç bir'karışma'denediniz mi?
So I told him he should do an intervention.
Bu yüzden, ben de ona bir'karışma'düzenlemesini söyledim.
An intervention?
Bir'karışma'mı?
I don't have a good apartment for an intervention.
Bir'karışma'için uygun bir dairem yok.
No, we're having an intervention.
Hayır, bir'karışma'düzenliyoruz.
- What about an intervention?
Müdahale etmeye ne dersin?
Call it an intervention.
Buna bir mucize diyebilirsin.
"There will not be, under any conditions, an intervention in Cuba by the United States armed forces, and this government will do everything it possibly can, and I think it can meet its responsibilities, to make sure that there are no Americans involved in any actions inside Cuba."
Birleşik Devletler silahlı kuvvetlerince hiçbir koşul altında Küba'ya müdahalede bulunulmayacaktır, sorumluluklarını yerine getireceğine inandığım bu hükümet, Küba'da cereyan eden hadiselerin içinde hiçbir Amerikalının olmayacağını garanti altına almak için bu konuda elinden ne geliyorsa yapacaktır.
Everybody speaks of an intervention of the army before the elections, but you politicians, you play dumb!
Herkes, seçimlerden önce bir askerî darbe olacağından bahsediyor. Ama senin onlarla politik ilişkilerin var, onların tarafına kayarsın!
I don't need an intervention here.
Müdahaleye ihtiyacım yok benim!
Call this an intervention.
Buna bir müdahale de.
Don't make me put together an intervention.
Aracılığı bana bırakmayın.
She's far too stubborn to stand for anything even resembling an intervention.
Müdahaleye benzeyen herhangi bir şey için karşı çıkacak kadar çok inatçıdır.
We're gonna stage an intervention with the neon Post-its... and make them give up their wacky, crazy ways.
Neon yapışkan kağıtlara aracılık yapıp çılgın ve kaçık işleri bırakmalarını sağlayacaktık.
Am I gonna have to do an intervention with you?
Sana müdahale edebilir miyim?
IT'S A GOODBYE PARTY, NOT AN INTERVENTION.
Bu veda partisi, müdahele partisi değil.
of course not. But an intervention like this needs preparation.
Tabiki hayır.Ama operasyon için hazırlık gerekiyor.
- lt's a dinner, not an intervention.
- Sadece bir yemek. Müdahale değil.
- An intervention.
- Bir müdahale?
- What is this, an intervention?
- Ne bu, müdahale mi? ( Herhangi bir ruhsal bozukluğu normale döndürme amacıyla psikanalistin telkin vb. yollarla duruma müdahalesi )
- An intervention.
- Biraz müdahale
An intervention.
Aracılık.
That man needs an intervention.
Bu adama acilen müdahale edilmeli.
This is an intervention.
Bu bir müdahale, John.
This isn't an intervention.
Müdahale değil bu.
- An intervention?
- Müdahale mi?
WE NEED TO HAVE AN INTERVENTION.
Bizim müdahele etmemiz gerekiyor.
We were gonna have an intervention.
Seninle konuşmaya karar vermiştik.
You can hire someone to do an intervention, apparently.
Bir müdahale yapacak birini tutabilirsin.
Any one of you been involved in an intervention before?
Aranızda daha önce bir müdahaleye katılmış olan var mı?
An intervention is a non-judgmental confrontation.
Müdahale kişinin yargılanmadığı bir yüzleşmedir.
Father, would you say a prayer to Our Lady for an intervention?
Benim için dua eder misiniz peder?
Its an intervention on your head.
Ameliyat yeri başınızda.
So we need an occasion that will justify our intervention and make it possible.
Müdahalemizi haklı kılacak ve onu mümkün kılacak bir fırsata ihtiyacımız var.
Extracting particular fragments from the Constitution which treat of freedom of speech, print, assemblies and so on, for all the citizens is an absurd intervention.
Anayasadan konuşma, yazma, toplantı yapma gibi özgürlüklere ait maddelerin çıkarılması çok saçma bir girişimdir.
I don't know if it was divine intervention but I tell you, Jerry, at that moment I was a marine biologist.
İlahi birşey miydi bilmiyorum ama şunu söyleyeyim, Jerry, o an da bir deniz biyoloğuydum.
No, judging by the material you sent me, it would appear that further intervention is unnecessary.
Hayır, bana yolladığın maddeleri yargılayıp müdahale etmek, şu an için gereksiz.
In Moscow tonight, President Marshall defended... the joint military action against the Radek regime... an act the administration had been calling a one-time intervention.
Bu gece Moskova'da, Başkan Marshall..... Radek rejimine karşı yürütülen askeri harekatı savunurken..... bunun yönetime karşı yapıIan tek seferlik bir müdahele olduğunu belirtti.
Taught him the difference between laissez-faire, which is what I'm doing right now, and intervention, which is what I'm about to do.
Ona "hükümetin sanayi ve ticarete müdahale etmemesi" ile, ki şu an benim yaptığım da bu, "aracılık" ki yapmak üzere olduğum şey, arasındaki farkı öğrettim ona.
- Is this an intervention?
- Lafımı mı kesiyorsunuz?
We began an intensive course of surgical, pharmacological and genetic intervention.
Tıbbi, fermakolojik ve genetik olarak tedaviye aldık.
SO WHAT IS THIS, LIKE, AN INTERVENTION?
Eee ne bu müdahele şimdi?
- Sweetie... they are. - What is this, an intervention?
- Nedir bu?
I'm thinking of staging an intervention.
Buna müdahale etmeyi planlıyordum.
What's going on? I know you don't think an intervention can help your brother. Ray.
Müdahalenin ağabeyine yardımı olmaz sanıyorsun ama o benim ortağım ve bunu deneyeceğim.
intervention 49
an invitation 24
an interview 25
an innocent man 28
an indian 21
an in 17
an incident 18
an innocent 18
an invitation 24
an interview 25
an innocent man 28
an indian 21
an in 17
an incident 18
an innocent 18