An orphan traduction Turc
1,139 traduction parallèle
My lord, I, Nodar Zalikashvili, an orphan and your loyal servant, am kneeling before you.
Efendim! Ben, öksüz Nodar Zalikashvili sizin sadık hizmetkarınız, önünüzde diz çöküyorum.
I'm an orphan.
Ben de öksüzüm.
You know, Vic, before I came here, I never had anything to do, me being an orphan and all.
Biliyor musun Vic, buraya gelmeden önce yapacak bir şeyim yoktu çünkü ben yetimdim.
That makes him an orphan.
Bu onu öksüz yapar.
" I started life as an orphan A child of the street
" Yaşama yetim olarak başladım Bir sokak çocuğu..
An orphan's prayer... soars to heaven like a lark.
Bir yetimin duası bizi.. çayırkuşu gibi göklere çıkartır.
Yes, an orphan at last.
Evet, sonunda yetim kaldım.
I'm an orphan!
Ben bir yetimim!
I don't want to be an orphan.
bir yetim olmak istemiyorum.
Neither of us seems to have family photos. I'm an orphan.
- İkimizin de aile fotoğrafı yok gibi.
I always wanted to be an orphan.
- Ben öksüzüm. Hep öksüz olmak istemişimdir.
I'm an orphan.
Ben öksüzüm.
Jamie's an orphan!
- Öksüz Jamie, öksüz Jamie.
Jamie's an orphan!
- Kesin şunu. Lütfen kesin şunu.
Please, stop it! Jamie's an orphan! Jamie's an orphan!
Öksüz Jamie, öksüz Jamie.
What if I was to tell you that he was an orphan on the streets of Philadelphia?
Peki ya sana onun... Philadelphia sokaklarında bir yetim olduğunu söyleseydim?
He is an orphan.
O öksüz.
I am an orphan.
Ben de öksüzüm.
Data is an orphan, in a manner of speaking.
Data'nın bir öksüz olduğunu söyleyebiliriz.
I'm an orphan.
Ben bir yetimim.
She's an orphan.
Yetimmiş!
I've been an orphan since I was six.
Ben 6 yaşımda yetim kaldım.
Maybe he's an orphan.
Belki de öksüzdür.
An orphan as well!
Bir de öksüzse!
I'm an orphan, too.
Ben de öksüzüm.
You know that Cry-Baby is an orphan.
Biliyorsunuz, Sulugöz öksüzdür.
Cry-Baby is an orphan.
Sulugöz öksüzdür.
An orphan and cousin to the notorious Cyrano.
Meşhur Cyrano'nun öksüz kuzini.
Romantic interest, or else a young kid, an orphan.
Aşk hikayesi veya küçük bir çocukla, bir yetimle ilgili bir hikaye.
It's a sin to hit an orphan.
Bir yetime vurmak günahtır.
I'm an orphan.
Ben, öksüzüm.
I am an orphan.
Ben yetimim.
An orphan, you know.
Yetim işte...
As you know, it's a very old custom in my family for the eldest son to adopt an orphan boy and raise him as his own, giving him a good education
Bildiğin gibi, yetim çocukları benimsemek ailemin çok eski bir geleneği. Ayrıca onu yetiştirmek için iyi bir eğitim vermek gerekli!
You left your own child and adopted an orphan in its place.
Ama öz oğlunu terk edip... onun yerine bir evlatlık aldın!
Ours is what is known as an orphan disease.
Bizim hastalığımız önemsiz bir hastalık gibi görülür.
So, you mean the Christmas I spent like an orphan, you and Dad were -
Yani, Noel'de beni öksüz gibi bırakmanızın sebebi.
Sometimes I wondered if he was kind to me only because I was an orphan.
Belki de bir öksüz olduğum için bana yumuşak davranıyordu
I was an orphan too, but I don't think about it all the time.
Ben de bir yetim olarak büyüdüm ama sürekli bunu düşünmüyorum.
He's An Orphan.
- O bir öksüz.
He was probably an orphan left behind when the Cardassians pulled out.
Oğlan muhtemelen Kardasyalılar geri çekilirken geride bıraktıkları yetimlerden biri. Onlara bakmaktan başka çaremiz yoktu.
Soon afterwards, with Gul Dukat's assistance, we discover that the orphan boy isn't really an orphan boy, but Pa'Dar's long-lost son.
Kısa bir süre sonra, Gul Dukat'ın yardımıyla,... bu yetim oğlanın gerçekten yetim olmadığını, Pa'Dar'ın uzun süre önce... kaybettiği çocuğu olduğunu öğreniyoruz.
The question is whether this officer deliberately left the son of Kotran Pa'Dar at the centre knowing he was not an orphan.
Soru, bu subayın, Kotran Pa'Dar'ın oğlunun yetim olmadığını bilerek,... kasten tehcir merkezine bırakıp bırakmadığı.
Storm had arrived in our village as an orphan.
Storm köyümüze geldiğinde yetimdi.
No, we'll both fall and then Dogmatix will be an orphan.
Hayır, ikimizde düşersek Dogmatix yetim kalır.
Are you an orphan?
Sen yetim misin?
I'm an orphan of destiny.
Kader kurbanıyım.
He's like an orphan.
Bir yetim gibi.
Jamie's an orphan!
Öksüz Jamie.
I sense great vulnerability a man-child crying out for love an innocent orphan in the postmodern world.
Çok büyük bir incinebilirlik, sevgi için yalvaran bir çocuk-adam, postmodern Dünya'da masum bir öksüz seziyorum.
And out of nowhere, Dukat takes an interest in this orphan boy who arrives on our station.
Görünüşe göre Dukat kısa süre önce istasyona gelen yetime aniden alaka gösteriyor.