Ancient history traduction Turc
606 traduction parallèle
You may know something about ancient history, but I know something about husbands.
Eski çağ tarihi ile alakalı bir şeyler biliyor olabilirsin... -... ama ben de kocalar hakkında epey şey biliyorum.
Darling, that's ancient history.
Hayatım, bu mazide kalmış.
That's ancient history.
O artık mazide kaldı.
It's not ancient history to us.
Duyduğumuz bir hikaye değil.
Let me remind you of a little not-so-ancient history.
Sana çok da uzak olmayan bir geçmişi hatırlatayım.
- It's ancient history.
- O konu tarih oldu.
Take my word for it, Harry's ancient history.
Harry tarih oldu.
As far as I'm concerned, it's ancient history.
Benim için tarihe karıştı.
Miss Olsen? That's ancient history.
O hikaye tarihte kaldı.
There was Hua Mulan whojoined the army taking the place of her father in the ancient history
Burada Hua Mulan babasının yerine orduya katıldığında.. antik çağdaydık.
There was Hua Mulan whojoined the army taking the place of her father in the ancient history
Burada Hua Mulan babasının yerine orduya katıldığında, antik çağdaydık.
- That's ancient history.
- Antika bir hikaye.
All this ancient history isn't getting us anywhere.
Tüm bu bilindik hikaye bizi bir yere götürmüyor.
That's ancient history!
- O eski bir hikaye!
It's ancient history.
Eski hikaye.
I prefer reading... biographies studying people's lives, their character their work books on travel ancient history
Biyografileri insan yaşantısını öğrenmeyi, onların kişiliklerini işlerini seyahat kitaplarını antik tarihi...
Remember your ancient history? Typhoid Mary?
Tifo Mary'yi hatırladın mı?
Practically ancient history by now.
Şimdi tamamen tarih oldu.
Why, that was 1 2 years ago. Practically ancient history by now.
Ama bu 12 yıl önceydi Pratikte antik çağ sayılır.
Anyway, that's all ancient history.
Neyse, çok eski hikayeler bunlar.
This is ancient history now.
Bu antik bir hikaye oldu şimdi.
- I can't go back to ancient history.
- O kadar eskiyi hatırlayamam.
For me, ancient history.
Bana göre eski tarih.
- That's ancient history.
- Tarih oldu o iş.
Also ancient history, Vincent.
Ayrıca eski tarih, Vincent.
- We're ancient history.
- Biz artık tarih olduk.
That's all ancient history surely?
İyi de bunlar tarih oldu değil mi?
For everyone else, it's ancient history.
Senin dışında herkes bunları unuttu.
That's ancient history. Besides, Jason and I were ending it anyway.
Zaten Jason ve ben ayrılmaya karar vermiştik.
That's ancient history.
Ama unutuldu bile.
But it's ancient history. It happened almost 20 years ago.
20 sene önceydi, Putsch'un Cezayir'de olduğu sıralardı.
It's ancient history.
Bu antik bir hikaye.
I'm ancient history.
Ben tarihin eski sayfalarında kaldım.
What about ancient history, like Emilio Rebenga?
Ama geçmişine bakarsak, mesela Emilio Rebenga...
I was Massoulier's mistress... but it's ancient history.
Massoulier'nin metresiydim. Bu eski bir hikaye. Beni hep yalnız bırakıyordun.
The cops have enough on those guys to make them ancient history.
Polisler onları tarihe gömecek kadar bilgiye sahip.
- That's ancient history.
- Onlar geçmişte kaldı.
It's ancient history. - Who told you, man?
Tarih oldu bu.
It's all ancient history.
Bütün bunlar geride kaldı.
It's just a word- - something out of ancient history- - until you see it.
Tek bir kelime, gözünüzle görene kadar tarihten bir parçaymış gibi geliyor.
That's ancient history, Dad.
Bu antik tarih, baba.
It's crazy how people just care about you in that ring and when you're bleedin', but once you step out, you're ancient history.
O ringdeyken ve her yerin kanarken insanların seni umursaması çılgınlık, ama ringden indiğinde, tarih oluyorsun.
Our legions stand guard on the boundaries of civilization from the foggy coasts of the northern seas to the ancient rivers of Babylon, the finest fighting machines in history.
Ordularımız uygarlığın sınırlarını kolluyor. Kuzey denizlerinin puslu kıyılarından Babil'in tarihi nehirlerine kadar tarihin en iyi savaş aracı.
The history of ancient Moldavia is caught in these stones.
Eskiçağ Moldavyasının tarihi bu taşların içinde hapis.
It was ancient history, just after the atomic age.
Atom çağından hemen sonra.
As I recall from the history of physics the ancient lasers were able to achieve the necessary excitation even using crude natural crystals.
Fizik tarihinden hatırladığım kadarıyla, Eski lazerler, sadece doğal ve ham kristal kullanarak bile yeterli etkiyi yaratabiliyorlardı.
Writings and quotations have been borrowed either from the Scriptures or from ancient and modern theological works and ecclesiastical history.
İktibaslar ve metinler, kutsal kitaplardan veya tarihi ve çağdaş teolojik eserlerden alınmıştır.
Soloviev, History of Russia From the Most Ancient Times.
( Soloviev, En Erken Zamanlardan Bu Yana Rusya'nin Tarihi )
Many ages ago, when this ancient planet was not quite so ancient long before men recorded his history here was the time of Middle Earth, where men shared his days with elves, dwarves, wizards, goblins, dragons and... hobbits.
Çağlar önce, yaşlı dünyamızı insanlar bozmadan çok önceleri, bu hikaye yazılmıştı. Burası Orta dünya idi. O zamanlar insanlar yeryüzünü elfler, cüceler, büyücüler, goblinler, ejderhalar ve hobbitlerle paylaşıyordu.
Every plant and animal alive today has a history as ancient and illustrious as ours.
Bugün yaşayan her bitki ve hayvan, bizimle aynı tarihi paylaşmakta.
In ancient times, hundreds of years before the dawn of history,
Kadim zamanlarda, tarihin doğuşundan yüzlerce yıl önce,