And even if i could traduction Turc
242 traduction parallèle
And even if I could, where would I go with her without feeling like a child molester?
Ve, olsaydı bile, kendimi bir sübyenci gibi hissetmeden, onunla nereye gidebilirdim?
And even if I could, I wouldn't want it.
Param yetse bile istemezdim.
I can't do anything in two weeks, and even if I could what is my goal?
2 hafta içinde birşey yapamam. Yapsam bile amacım ne?
And even if I could read your mind, I can't understand Russian.
Aklından geçenleri okuyabilseydim bile Rusça bilmiyorum.
And even if I could remember what you want me to remember I won't.
Neyi hatırlamamı istediğini hatırlasam bile yapmayacağım.
And even if I could cure you, I wouldn't. You're one of a kind. I don't care.
ama tedavisi yok, ve seni iyileştirebilseydim bile, bunu yapmazdım.
If I activate her too soon she could overload and might even blow up.
Çok erken çalıştırırsam fazla yük alabilir, hatta patlayabilir.
And after a while he comes out and says he wants to telephone somebody... but I said : "I wouldn't even have a phone if I could afford one... because it is more trouble than it's worth."
Derken bir süre sonra dışarı çıktı ve birine telefon etmek istediğini söyledi... Fakat ona : "Telefonum yok ki şayet almaya gücüm yetseydi bile... çözdüğünden fazla sorun getiriyor diye almazdım" dedim.
Why, even I could call up and clear a wire out of El Paso if I wanted to.
İstesem ben bile arayıp El Paso'dan telgraf çektirebilirim.
Even if I needed one, I couldn't afford it. And if I could afford it, I wouldn't employ a ragged beggar.
Öyle olsaydın ihtiyaçlarını karşılayamayan, hırpani bir dilenci olamazdın.
Even if I could make out clear every last thing about him... body and soul... had words to tell... don't know as it would help.
Onun bedeni ve ruhu hakkında söyleyebileceğim en son şey... söyleyebileceğim en son şey... kelimeler onu anlatmaya... yetmez.
But even if such a film succeeded in being as... fundamentally incoherent and unsatisfying... as the reality it dealt with, it could never be more than a re-creation — as impoverished and false as this botched tracking shot.
Fakat böyle bir film, konu aldığı gerçeklik gibi... esasen tutarsız ve yetersiz olma konusunda başarıIı olsa da, yeniden yaratıştan öteye gidemez — ancak bu takip çekimi kadar yoksul ve sahte olabilir.
I would go on a pilgrimage to St. James of Campostela and even a greater distance, if I believed it could help me.
Bana yardımcı olacağına inansam, St.James Campostela'ya... hacca giderim, hatta daha uzağa.
So I was thinking if I headed back to the Slash Y and started saving my money, maybe even get a raise, you know, then maybe in a couple of years we could
bu yüzden düşündem de kayarbahçe'nin başına geçersem ve para kazanmaya başlarsam, belkide işleri toparlarım, biliyormusun, belkide birkaç yıl içinde
And even if I tried to move my glazzballs about I still could not get out of the line of fire of this picture.
Ve gözlerimi hareket ettirmeye çalışsam dahi yine de bu filmin ateş hattından kurtulamıyordum.
And even if it were only an hour, I could have used it.
Bir saat bile olsa bunu kullanmak benim hakkım.
Only Gods could hope to perform all of them and if you succeed I blow... myself fairly deep but if you fail in even one then you will have to give in.
Bunları ancak Tanrılar başarabilir. ve eğer başarırsanız, Kendimi... cezalandırırım, ama bu görevlerin birinde bile başarısız olursanız teslim olacaksınız? Anlaştık mı?
Even if you know Teror would like to exchange, and I fly there... plane, the crew and all the hostages could cheremul reach his Amin.
Eğer bu takası isteseydik bile, esirleri uçaklarla götürseydik Uçaklar, mürettebat ve tüm rehineler Amin'in cebinde olurdu.
Even the terrible mistakes that I have made... and would have unmade if I could.
En berbat hataları yapmış olsamda... elimde olsa, yapmamış olsaydım.
What would I have said, even a few days ago, if someone had told me I could feel anything for a Cylon, let alone pain and sorrow :
Daha bir kaç gün önce gelip bir Cylon için, acı ve üzüntü bir yana dursun en ufak bir şey hissedebileceğimi söyleselerdi ne derdim?
Even if this was his plan, how could I call a thief my father and bow down to him?
Planının bu olduğunu kabul etsek bile bir hırsıza nasıl "baba" der ve boyun eğebilirim?
And the part of you that can't be mentioned, I am reliably informed, wouldn't be worth mentioning, even if it could be!
Senin zikredilemeyecek yerin bile, kesinlikle biliyorum ki, zikredilmeye değer olsa bile, zikredilmeye değmeyecektir!
Even if I could fix it, we could search for a thousand years and never find the tones that would take us home.
Tamir edebilecek olsam bile, bizi eve götürecek melodiyi bulmam binlerce yıl sürebilir.
From where the policeman was shot and from where they were at... I doubt if you could have even seen them with binoculars.
Polisin vurulduğu ve onların bulunduğu yeri göz önüne alacak olursak ellerinde dürbün mü vardı acaba diye şüpheye düşerim.
And even if I did have a license... all I could do is drive out to some stupid mall.
ve ehliyetim olsaydı bile... tek yapabileceğim şey şu salak alışveriş merkezine gitmek olurdu.
Because even if I do everything right even strapped into this marvelous technology of reinforced doors and roof we could still be crushed.
Çünkü ben herşeyi doğru yapsam bile bu harika bir teknolojiyle donatılmış, kapıları ve tavanı güçlendirilmiş arabaya rağmen gene de kaza yapabiliriz.
And if I could just persuade you to sign off on the park, give it your endorsement, maybe even pen a wee testimonial, I could get back on schedule.
Park hakkında olurunuzu vermeye... parkı desteklemeye ve hatta, kısa ve olumlu bir yazı yazmaya... sizi ikna edebilirsem, belki gecikmenin önüne geçebilirim.
And even if he had the wherewithal, I could not ask him.
İmkânı olsa bile, kendisine soramam.
Steve, what I'm saying is, even if he's got a record and we can convince a judge, this thing could still backfire.
Bak Steve söylemek istediğim şu. Sabıkası olsa ve yargıcı ikna edebilsek bile bu iş yine de geri tepebilir.
If you would like I could find out who's doing it, and make sure they never even think...
İsterseniz hırsızı bulup yaptığına pişman...
I wish that everyone, if even for one moment could feel that awe and humility and hope.
İsterdim ki herkes bir an için bile olsa o azameti tevazu ve umudu hissedebilsin.
If Joey and I play with matches, we could get you up to an even 100.
Joey'le ben kibritle oynarsak seni 100'e çıkarabiliriz.
I doubt it, and even if one could, there's another problem- - a Taresian ship is patrolling the other side of the grid.
Şüpheliyim, hem bunu yapabilsek bile ızgaranın öteki tarafında devriye gezen Taresyan gemisi sorun olacaktır.
Even if it were true, I could never in a million years sell that to Washington, and neither could you.
Bu doğru olsaydı bile, aradan milyon yıl da geçse ne sen ne de ben bunu Washington'a söyleyemezdik.
Even if I were an omnipresent being and could influence others, with no one to worship me, I'm no god.
Her zaman her yerde olan bir varlık olsam da, diğerlerine nüfuz etsem de, bana tapan kimse olmadan, Tanrı olamam.
Too thin for a lot of guys in flak jackets and fully armed. Captain like I was saying even if they could handle the weight only one person can crawl through at a time, especially at the end.
Tam teçhizatlı bir sürü insanın ağırlığını kaldırsalar bile o kadar insanın geçeceği kadar geniş değiller.
Yes, and even if that were to happen, I could always use you.
Hem öyle bir şey olursa seni ben kullanırım Daphne.
If I had weeks, or even days, maybe I could come up with an alternative, but time is of the essence and Moset's idea will work.
Haftalarım, hatta günlerim olsaydı, başka bir alternatif sunabilirdim, ama şu anda zaman çok önemli, ve en iyisi onun çalışmasına izin vermek.
And, even if I could turn things around, would my daughters ever forgive me?
Olayları geri döndürebilsem bile kızlarım beni affeder miydi?
And now I find myself telling my clients to reconcile, because I think that if they could find even just a tiny little bit of the happiness that I've found with you, they could make it.
Şimdi müvekkillerime barışmalarını söylüyorum. Seninle bulduğum mutluluğun birazını bulacak olurlarsa, ilişkilerini yürütebilirler bence.
And I wouldn't change it, even if I could.
Muhteşem bir şeydi.
Even if we could take out Gerentex, and I have my doubts about that, what do we do about his posse?
Gerentex'i devre dışı bıraksak bile ve bundan şüphem olsa da, Ekibi için ne yapacağız?
I could so save the world if somebody handed me superpowers, but I'd think of a cool name and wear a mask to protect my loved ones, which Buffy doesn't even.
Biri bana süper güçler verse ben de dünyayı kurtarırdım. Ama sevdiklerimi korumak için isim bulur ve Bir maske takmayı akıl ederdim.
I'm just saying that even if Robert suspected that he might be that way, you could see how he would think it would be easier not even to deal with it, even if it meant ending up old and alone.
Benim tek dediğim, Robert öyle olduğundan şüphe etse bile bu konuyu göz ardı etmenin daha kolay olduğunu düşünebilir. Bu yüzden sonunda yaşlı ve yalnız olarak ölse bile.
And, if things got really serious between us, I could... maybe, even, leave the bathroom door open sometime.
Ya da ilişkimiz ciddileşirse belki bazen tuvaletin kapısını açık da bırakabilirim.
And I thought to myself, if I could protect you from that, even once.
Ve düşündüm ki, eğer seni bunların birinden bile koruyabilirsem.
And even if we could, if I did... it might never light again.
Üstelik durdurabilseydik, bir daha ışık vermeyebilirdi.
And even if we could remove it, I am not sure we should.
Hareket ettirebilsek bile, başarabileceğimizden emin değilim
And I don't even know if I could.
Hatta yapabileceğimi bile bilmiyorum.
Even if you and I could sit down and figure out how to do this perfectly... which you and I could never do, I still wouldn't actually do it.
Sen ve ben oturup, bunu nasıl kusursuzca yapacağımızı bulsak da... ki asla yapamayız, yüne de bunu yapmazdım.
I had to know if I could even get aroused anymore and have an orgasm!
Tahrik olabildiğimi ya da orgazm olabileceğimi öğrenmeliydim.