And i'm going to traduction Turc
18,160 traduction parallèle
I'm not going to be called a refugee along with these drivers and coolies... - Sir, any problem?
- Ben bu mülteci sorununu bu şoförlerle ve işçilerle çözemem.
I'm going to lift my feet and dance all night.
# Bütün gece ayaklarım hareket edecek ve dans edecek #
But now he's going to the war and he'll forget all about me and I know I'm just the poor relation and your mother will never let him marry me.
Ama savaşa gidecek ve beni büsbütün unutacak. Biliyorum, ben yalnızca fakir akrabayım ve annen benimle evlenmesine asla müsaade etmez.
And Dr. Brown, if you or your boys need any toiletries or canned goods, I don't mind going to the corner store for you.
Eğer çocuklarınıza tuvalet eşyası veya konserve ürüne falan lazım olursa gidip bir şeyler almaktan hiç çekinmem, Dr. Brown.
The history that I write tonight says that we're going to rise up and kick some ass!
Bu gece yazacağımız tarihte şunlar olacak : Kaderimizi kendi ellerimizin arasına alacak ve karşı takımın kıçını tekmeleyeceğiz!
Well, if you'd like to give me your name and login, I can check your video feed to see if there's anything abnormal going on.
Adınızı ve şifrenizi verirseniz anormal bir durum var mı diye gördüğünüz görüntüleri kontrol edebilirim.
I'm going to go ahead and lock up.
Birazdan kapatacağım.
I'm going to move these two round like that, and this one round like that.
Şu iki bardağı böyle hareket ettireceğim. Bunu da böyle.
And I'm... I'm going to get it, am I?
- Ve alacağım öyle değil mi?
We don't know how long it's going to be until she's well enough to talk, so I was hoping, in the meantime, maybe you might like to review original case files and see if there was a link between the two girls.
Kız ile konuşmak için iyileşmesini ne kadar bekleyeceğimizi bilemedik. Bende düşündüm ki, bu süre içerisinde iki kız arasında bir bağlantı var mı diye dava dosyalarına tekrar bir bakmak istersiniz.
I'm going to the meeting and the lights stay on.
Toplantıya geliyorum, ışıklar açık kalıyor.
Going against him, you'd really want to make sure you've got all your I's dotted and your t's crossed.
Onu karşına alıyorsan, ciddi şekilde noktası virgülüne kadar her şeyi düşündüğünden emin olman lazım.
I'm not saying it's going to happen, but if it does, if I'm to fall in battle, it would ease me greatly to know that you'll watch over Bess and the croft.
Olacak demiyorum ama olursa, savaşta ölürsem Bess'e ve çiftliğe göz kulak olacağını bilmek beni çok rahatlatırdı.
And first I'm going to find a hospital and then I'm going to call my agent and then I'm calling the fucking union, you piece of shit!
Önce kendime bir hastane bulup sonra da ajansımı ararım. En sonda da lanet sendikayı ararım. Seni aşağılık herif!
- I'm going to be mayor and you're taking on more of a leadership role in the business.
- Ben belediye başkanı olacağım ve sen bu işte liderlik rolünden fazlasını üstleneceksin.
I understand that, but the answer is not going to be finishing what Dobbs started and murdering that man.
Anlıyorum ama buna cevabımız Dobbs'un başladığı işi bitirip onu öldürmek olmayacak.
Well, yes, but the problem is, after I pick a room and then settle in with my erotica novels, I never know if a guest is going to check in and disturb me.
Evet, orası öyle ama asıl sorun ben odayı seçip erotik romanlarımla odaya yerleştikten sonra içeri müşterinin tekinin girip rahatımı bozup bozmayacağını hiç kestiremiyorum.
I am not going to put myself in the crossfire between a president and First Lady.
Kendimi bir Başkan ve First Lady arasında çapraz ateşin ortasına atmayacağım.
Liz, I'm going to call you this week, and we're going to touch base about that case.
Liz, seni bu hafta ararım, davanın uç kısımlarına parmak basarız.
I'm going through a lot in my life right now, and I need to bury a flower, please?
Bir sürü derdim var zaten ve çiçeği gömmem gerekiyor, lütfen.
- I didn't realise it was important and then I was going to tell you but...
- Önemli olduğunu fark etmemiştim. Size de anlatacaktım ama...
I'm going to wait for the right moment and then I'm going to fucking seize it.
Doğru anı bekleyip el koyacağım.
Anyway, I'm going back to the hotel, so call me and I'll fill you in on my... Oh, shit.
Neyse, ben otele dönüyorum. Beni ararsan bilgilendiririm... Son sahneyi kaçırmayın!
Anyway, I'm going back to the hotel, so call me and I can fill you in on the...
Neyse, ben otele dönüyorum. Beni ararsan bilgilendiririm...
I think I'm just going to have to go to Africa and build wells for people who need them after this whole thing.
Sanırım bunca şeyden sonra, Afrika'ya gidip ihtiyaç duyan insanlara kuyu falan açmam gerekecek.
And I am going to dedicate myself to that.
Ve kendimi bu işe adayacağım.
I'm not going to be there. Jon and I are moving to London.
Jon ve ben Londra'ya taşınacağız.
Because I guess I... Because I thought that if I was gonna have a baby in my life, I honestly thought I was gonna have one with you, and I'm not going to be having one with you.
Çünkü eğer bir bebeğim olacaksa, dürüstçe düşünmüştüm ki bebeğim senden olur ve bebek senden olmayacak.
Meals will be left here at exactly those times and then I'm going to ring this bell twice, so you know you can retrieve them.
Yemekler tam o saatte buraya bırakılacak. Bu zili de iki defa çalacağım ki hazır olduğunu bilesin.
Ok Bella, I've got a pan au chocolat here and I'm going to eat it here without a plate
Tamam Bella, elimde çikolatalı kruvasan var ve tabak olmadan yiyeceğim.
I'm going to make right on our son, with the full force and authority of this department, whatever it takes.
Oğlumuz için derhal harekete geçeceğim. Emniyetin bütün imkanlarını ve gücünü kullanacağım. Ne gerekiyorsa.
When I told them at age 17 that I was going to study drama at the Pasadena Playhouse and become an actor, they were grief stricken.
On yedi yaşındayken onlara Pasadena Playhouse'ta tiyatro okuyup oyuncu olacağımı söylediğimde kahroldular.
You know, I'd never dreamed that there was going to be any, that kind of impact, because I'd been on television before and done movies before, and I was listed in the phone book. Didn't matter to me.
Bunun böyle bir etki yaratacağı hiç aklıma gelmemişti çünkü önceden de televizyona çıkmış, filmlerde oynamıştım ve o zaman da telefon rehberindeydim.
"And if they're not going to be a part of this, then I'm not interested."
Onlar bunda yer almayacaklarsa ben de ilgilenmiyorum. "
I've been blown away going to now these conventions for a number of years, seeing what people are able, and willing, and, you know, what they commit to dress up as and do, and it's unbelievable.
Yıllardır bu festivallere gittiğimde insanların neler yapabildiğini, ne kadar istekli olduklarını, kılık değiştirip o kişi olmaya ne kadar kendilerini adadıklarını gördüğümde aklım başımdan gidiyor. Gerçekten inanılmaz.
And we're trying to figure out what we're gonna do for the rest of the day, and I hear, like, "Oh, no, no, no, no, we're going to keep going."
Günün geri kalanında ne yapacağımızı çözmeye çalışırken "Hayır, devam edeceğiz" diye bir ses duydum.
Bo and I are going to start dinner, okay?
Bo ve ben de akşam yemeği hazırlayacağız, tamam mı?
I'm going to clean and close this.
Yarayı temizleyip kapatacağım.
I'm here, and I'm not going to let anything happen to you.
Ben senin yanındayım ve sana zarar gelmesine izin vermeyeceğim.
I'm just going to be ten minutes and then straight to Westminster.
10 dakika durucam sonra direk Westmister'a.
This is big..... and I'm going to prove it... even if I have to do it on my own.
Bu büyük bir olay ve bunu kanıtlayacağım...
I'm going to need your weapons and then you need to report.
Silahlarına ihtiyacım olacak Ve sonra rapor etmeniz gerekiyor.
And no daughter of mine is going to go where I have been.
Kızım benim yaşadıklarımı yaşamayacak. Şimdi sen...
- What are you doing? - I'm going to make the kids breakfast and then I'm taking them to school.
Sence gerçekten lezbiyenler miydi?
I don't know if I mentioned this to you before, but, uh, you know, the wife and I are going through a divorce.
Sana daha önce söyledim mi bilmiyorum ama... Karım ve ben. Boşanma sürecindeyiz.
And of course, I demand the immediate release of my client or I'm going to bring a big fucking lawsuit against your police station for rights infringement.
Ve tabii ki, müvekkilimin derhal serbest bırakılmasını da istiyorum yoksa karakolunuza büyük bir hak ihlali davası açacağım.
Hey, listen, I'm just going out to, um, meet my girlfriend's parents tonight, and, uh, just got me thinking that maybe, um, you and mum might wanna come out and visit sometime.
Bu akşam sevgilimin ailesi ile buluşmak için çıkacağım ve öylece aklımda geldi de sen ve annem belki bir ara gelip beni ziyaret etmek istersiniz.
I'm looking around the room and realizing that after tonight, everyone is going to be gone.
Odaya bakıyorum da bu geceden sonra... herkes gitmiş olacak.
No, we talked. And I'm not going to take that job.
- Hayır biz biraz konuştuk ve ben o işi kabul etmeyeceğim.
I'm not going to let it ruin what we set out to do and that is build a better future for the three of us.
Ne yapmak istediğimi mahvetmesine izin vermeyeceğim Ve bu üçümüz için daha iyi bir gelecek inşa ediyor.
I'm just going to cut past all the pre-kiss bullshit and see if you have any interest in asking me out to dinner.
Öpücük saçmalığındanberi keseceğim sadece Ve herhangi bir çıkarın var mı diye bak Bana yemeğe çıkma teklifinde bulundu.
and i'm proud of you 44
and i'm grateful 35
and i'm starving 33
and i'm very sorry 29
and i'm not gonna lie 17
and i'm so sorry 99
and i'm an alcoholic 48
and i'm 661
and i'm really sorry 62
and i'm done 46
and i'm grateful 35
and i'm starving 33
and i'm very sorry 29
and i'm not gonna lie 17
and i'm so sorry 99
and i'm an alcoholic 48
and i'm 661
and i'm really sorry 62
and i'm done 46