And it's traduction Turc
235,977 traduction parallèle
The streetlamp was flickering and it seemed so dangerous.
Hayır, şu sokak lambasının ışığı pır pır ettiğinden tehlikeli olduğunu düşünmüştüm.
Uh, let's just reverse those two sentences and it's there.
Bu iki cümlenin yerini değiştirirsek tamamdır.
Unless it's the end of the world and it doesn't matter.
Dünyanın sonu geldiyse ve bunların bir önemi yoksa tabii.
Honestly, I was thinking about how far down we are and how it's not my favorite thing.
Yerin ne kadar altında olduğumuzu ve bunun hiç hoşuma gitmediğini düşünüyordum.
I'm not a fan of the general... but... that's a strong charge, and there's no proof to support it.
Generali pek sevmem ama bu, ciddi bir suçlama ve destekleyici bir kanıt yok.
Yes, whenever it happens... this appointment would break the court's deadlock and we would get this election going again.
Bu atama gerçekleştiği zaman divanın girdiği açmaz çözülür. Seçime devam ederiz.
It's what he knows is the problem, and who he may have told it to.
Asıl sorun, ne bildiği ve bunu kime söylemiş olabileceği.
I mean, I used the manufacturer's serial number and tracked down where it's distributed to.
Üreticinin seri numarasını kullanarak nereye dağıtıldığını buldum.
And who did it call?
Peki kim aranmış?
It was a leak, and it didn't come from you.
Haber sızdırıldı ama senden çıkmadı.
And he's ready to go back and talk to her about it.
Onunla konuşmaya hazır.
And you owe me, and we both know it, and that's not the kind of thing I like to say out loud.
Bana borçlusun, bunu ikimiz de biliyoruz. Bunu dile getirmeyi sevmiyorum.
It's strange how some choices mean nothing and others govern the rest of your life.
Ne tuhaf, kimi seçimlerin etkisi yokken, kimileri hayatının seyrini değiştiriyor.
And it's admirable.
Ayrıca takdire şayan.
Which is a question I'm sure the Judiciary Committee will ask once it's up and going.
Eminim Yargı Komitesi devreye girdiğinde bu soruyu soracaktır.
Mark... the vice president and I have discussed it and... we've come around to your position.
Mark... başkan yardımcısıyla konuştuk... ve senin fikrinde karar kıldık.
I'm looking, too. But it's getting harder and harder to get off this ship.
Ben de bakınıyorum ama gemiyi terk etmek zorlaşıyor.
In two weeks, it's gonna be over anyway, and you're gonna be on the wrong side of this thing.
İki haftaya zaten konu kapanacak ve sen yanlış tarafta olacaksın.
It called only one number, and that number was yours.
Sadece sizin numaranız aranmış.
And it was the vice president who brought you on? That's correct.
- Seni Başkan Yardımcısı mı işe aldı?
We'll make up some story, and then we'll leak it.
Bir hikâye uydurup onu sızdırırız.
I let friends use it now and again.
Ara sıra arkadaşlarım kullanıyor.
It's so frozen and remote.
Buz gibi ve çok uzaklarda.
And it's unthinkable to assume the FBI would involve itself in an election.
FBI'ın bir seçime karışacağını düşünmek imkânsızdır.
This is my opening statement, and I will give it in full.
Bu benim açılış konuşmam ve tamamlamadan susmayacağım.
- And I'm trying to take advantage of it.
- Ben de ondan yararlanmaya çalışıyorum.
Oh. No. Maybe it's another guy with purple hair and a size 23 shoe.
Tabii, mor saçlı ve 56 numara ayakkabı giyen herhangi bir adamdır kesin.
I have worked out like a madman... passing and dribbling drills, agility training... and I top it all off with 100 free throws every day... 23. 24.
Deli gibi çalıştım resmen. Oyun varyasyonlarında pas ve top sürme çalıştım, çeviklik antrenmanı yaptım. Bu da yetmezmiş gibi her gün 100 serbest atış yaptım.
It's an exposé on cheap lumber that's got some chemical in it that's making people sick, and Closets, Closets, Closets, Closets bought a bunch of it.
İçinde insanları hasta eden bazı kimyasallar bulunan ucuz kereste skandalını ifşa ediyorlar. Dolaplar, Dolaplar, Dolaplar, Dolaplar da epey bir almış.
When Haley was 4, she and I had our first tea party, and since then, we've made it a tradition to meet for high tea once a year.
Haley 4 yaşındayken ilk çay partimizi yapmıştık. O günden sonra da senede bir gün ikindi kahvaltısı için buluşmayı bir gelenek hâline getirdik.
Although, some people are saying it's too little too late, that you can't just show up and get credit for it.
Gerçi bazıları "iş işten geçti" diyor. Öyle pat diye gelip takdir toplayamayacağını söylüyorlar.
It's very dark, and it's very far away!
Çok karanlık ve çok uzakta.
It's when you do the... and then... and then you... and then you do the... the boop, boop.
Hani şey yaparsın da sonra da şey yaparsın da...
- It's just ironic that you won't ask me to do whatever it is because you're worried I'll judge you, but I'm judging you now for not trusting me, and that hurts.
- Seni yargılayacağım diye korktuğundan o şeyi benden istememen çok ironik çünkü şu an bana güvenmediğin için seni yargılıyorum ve çok inciniyorum.
Claire obviously bought some of that tainted lumber, and then she tries hide it?
Belli ki Claire o bozuk keresteden almıştı ve saklamaya çalışıyordu!
- It's from the fountain, and the warehouse guys put their mouth all over it.
- Çeşmeden geliyor ve depodaki adamlar ağızlarını sürüyor hep.
Kim Shin's news of victory... is intentionally spread through the streets. Foolish people get tricked every time, and civil officials are extremely resentful about it.
Kim Shin'in zafer haberleri kasıtlı olarak sokaklarda yaydırıldığı gibi ahmak halk da her defasında kandırılmakta ve ordunun bize karşı tavrı gittikçe küstahlaşmakta.
If you clench on it because it is precious, that lowly and precious thing... is bound to die.
Değerli olduğu için sıkıca tutarsanız o mütevazı ve değerli şey şüphesiz ölür.
Is it you and the man who claims he's my brother?
Ağabeyim olduğunu iddia eden kişiyle sen misin o?
They stroke a tiny scrap of metal... as if it were a newborn baby... and hold it dearly to them as if it were a loved one.
Mürekkep taşının yarısı kadar olan bir metal parçasını bir bebekmiş gibi okşuyor ve sevdicekleriymiş gibi ona değer veriyorlar.
It's not finished yet. When you do finish your research, we'll run into each other and you'll give my ring back.
- Öyleyse bir dahaki görüşmemiz araştırmanız bittiğinde ve yüzüğü bana geri verdiğinizde olsun.
It's just that every day that I roam now, it is dark and deep, so every day is a dark, winter night, that's all.
Ancak içimdeki bu kinle başıboş dolanıp durduğumdan gün be gün soğuk bir kış gecesindeymişim gibime geliyor.
The grim reaper from Janghang-dong... It's just a rumor, but apparently a spirit deceived him... and he grabbed hold of the hand of a dying person.
Jangamdong'dan ölüm meleği Kim var ya söylenti olsa da ruhun birinin kulağına fısıldaması yüzünden ölen birinin elini tutuvermiş.
The majesty's body and mind have fallen ill. It's worrying the whole nation.
Sıhhatinizin durumu hakkında halk endişe duymakta.
Oh, it's too cold and shiny for me.
Benim için çok soğuk ve parlak.
Only better'cause it's modern times and everything's so much harder now.
Daha da iyisi. Çünkü modern çağda her şey çok daha zor.
It's a sad story. But spare the rod and spoil the child.
Hazin bir hikâye ama "Çocuğunu dövmeyen dizini döver."
♪ No, she didn't, Lord, but now it's on ♪ [announcer ] Next on Bunny and Kitty... [ man] Bunny, Kitty, get into my office.
Yapmış olamaz Tanrım Ama şimdi başlıyor Tavşan ve Kedi'de birazdan.
So... maybe there's no such thing as real religion because it's all just people, and people are bad.
Gerçek din diye bir şey olmayabilir çünkü nihayetinde insanız ve insan kötüdür.
Hey, great news. The TV I want will fit in the gaming room, and if I leave the curtains open, I can watch it from work.
İstediğim televizyon oyun odasına sığacak ve eğer perdeleri açık bırakırsam işten de izleyebileceğim.
It interprets emotions using a wireless signal to analyze subtle changes in breathing and heart rate.
Solunum ve kalp atışındaki küçük değişimleri wireles sinyali yoluyla analiz edip duyguları yorumluyor.
and it's getting worse 25
and it's weird 29
and it's okay 46
and it's beautiful 32
and it's gone 41
and it's done 39
and it's your fault 41
and it's only 22
and it's all because of you 31
and it's not fair 37
and it's weird 29
and it's okay 46
and it's beautiful 32
and it's gone 41
and it's done 39
and it's your fault 41
and it's only 22
and it's all because of you 31
and it's not fair 37