And it's beautiful traduction Turc
1,128 traduction parallèle
It's... a beautiful dance, and your father, he knew how to waltz.
O... güzel bir dans. Baban vals yapmayı bilirdi.
It's normal... and everything normal is beautiful.
Bu normal... ve normal olan hersey güzeldir.
God, it's a spankingly beautiful world, and tonight's my night.
Tanrım, korkunç güzel bir dünya, ve bu gece benim gecem.
Yeah, I mean, it's, like, if I could see you for the first time, I'd look over there and I'd... well, I'd see a beautiful woman.
- Mesela ben seninle ilk kez karşılaşıyor olsam sana bakar ve güzel bir kadın görürdüm.
It's a strange, beautiful and mysterious story, right?
değil mi?
And even her generous gift to ya of the ancestral home, the beautiful Belle Isle... has not eased the grief, pain and suffering'in your heart now, has it?
Güzel Belle Ada'sı gibi ecdadının evini cömertçe hediye etmesi kalbindeki acıyı ve sızlamayı geçirmedi değil mi?
When you look out the window and you're looking back... at the most beautiful star in the heavens... the most beautiful because it's the one we understand, and we know it... it's home, humanity, people, family, love, life.
Pencereden cennetlerdeki en güzel yıldıza baktığınız zaman en güzel diyorum çünkü anlayabildiğimiz,... bildiğimiz tek yıldız. Evimiz, insanlık, insan, ailemiz, aşkımız, hayatımız.
It was banned because it was so beautiful... that all the virgins fell in love and got themselves seduced.
Yasakmış çünkü sesi öyle güzelmiş ki tüm bakireler aşık oluyor ve baştan çıkıyormuş.
It's a beautiful evening here in downtown Springwood... and we'll be back with the music in just a moment.
Springwood'un merkezinde güzel bir akşam... Bir dakika içinde tekrar müzikle döneceğiz.
Well, I hear it's quite beautiful there this time of year and you know I'm one-quarter French.
Yılın bu zamanlarının çok güzel olduğunu..,... duydum ve biliyorsun bende çeyrek Fransız sayılırım.
What I meant was that you've probably always been beautiful and it's a shame that I'm just now discovering this.
Demek istediğim muhtemelen sen her zaman güzeldin ve ne yazık ki ben bunu şimdi keşfediyorum.
Why is it when your best friend's kissing you on the head... a beautiful woman comes along and catches you?
Yapma! Niye hep bir dostunuz sizi alnınızdan öperken güzel bir kadın sizi yakalar?
It's supposed to be very beautiful there and much warmer.
Timbuktu, El Ga'a, hiç fark etmez.
And it's much too beautiful.
O çok güzel.
But it's like... It's like I'm having the most beautiful dream and the most terrible nightmare all at once.
Ama bu sanki sanki en güzel rüyamı ve ve en kötü kabusumu bir arada görüyormuşum gibi.
Yes, and see it for the extraordinary and beautiful thing it is.
Evet. Ne kadar sıradışı ve güzel olduğunu görmelisin.
And it was the most beautiful light I ever saw.
O, şimdiye kadar gördüğüm en güzel ışıktı.
I'm gonna tell her you'll go back to her... and it'll be just the way it was when you were first married... your romance, it's gonna be beautiful.
Karen'a, ona döneceğini ve her şeyin evlendiğiniz zamanki gibi olacağını söyleyeceğim. Romantik olacak, muhteşem olacak.
"Rise and shine folks it ´ s a beautiful day."
Kalkın ve canlanın dostlarım, bugün güzel bir gün.
and it's another beautiful day here in central city. Not a cloud.
Central City'de bulutsuz güzel bir gün ile yine karşınızdayız.
It's a beautiful day in the 49th state - crisp and clear, invigorating, intoxicating.
Arrowhead kasabasının kalbinden K-Bear'da karşınızdayım 49uncu eyalette temiz, keskin... insanı etkileyen ve dinçleştiren güzel bir gün.
It's a beautiful weapon, Coop, and it's all yours.
Çok güzel bir silah Coop. Artık senindir.
And I think it's time we took advantage of this beautiful people's conspiracy.
Güzel insan masalından, nimetlenmemizin vakti de geldi.
Here's a peregrine falcon which is flying along, a beautiful piece of flying machinery, and soon it's going to see some prey which it's going to dive to attack.
Burada bir bayağı doğan görüyorsunuz yalnız dolaşan, harikulâde bir uçan makine ve birazdan üzerine dalış yapacağı bir av göreceksiniz.
It was the name of a beautiful Sicilian neighbor who'd never seen Italy and occasionally baby-sat me.
İtalya'yı hiç görmemiş olan ve ara sıra bana bakıcılık yapan güzel Sicilyalı komşumuzun adıydı bu.
It's really beautiful here and so are you.
Burası gerçekten çok güzel. Sen de öylesin.
I've seen a lot of acts in my day, and although you're very beautiful, I just think it's the wrong time.
Ben zamanında çok gösteri izledim, çok güzel olduğunuz halde, zamanlama yanlış diye düşünüyorum.
Well, people think being young and beautiful is exciting and everything but actually it's pretty boring.
İnsanlar genç ve güzel olmanın heyecanlı falan olduğunu sanıyor Aslında çok sıkıcı.
for let the form of an object be what it may, light, shade and perspective will always make it beautiful.
Her ne olursa olsun nesnenin şeklini ışık, gölge ve perspektif her zaman güzelleştirir.
It's a beautiful afternoon in Calgary, and there is a lot more coming up.
Güzel bir gün ve sırada çok şey var.
Miss Musgrave has this guest house in the back and it's real beautiful.
Bayan Musgrav e'in arkada bir konuk evi varmış. Gerçekten çok güzel.
It's a beautiful day and we're out killing drug dealers. Are there any in the house?
Uyuşturucu tacirlerini öldürmeye çıktık.
Mr Campion, in my opinion, the female body is the most beautiful thing in the world and if it turns you into a ravenous maniac I'd suggest it's a good idea if your wife takes the greatest care to get undressed behind a screen.
Bay Campion, bence, bayan vücudu dünyadaki en güzel şeydir ve bu sizi gözü dönmüş bir manyağa çeviriyorsa size tavsiyem karınızın yalnız kaldığınızda soyunup sizi tedavilerin en güzeliyle iyileştirmesidir.
It's not as hard to believe as that I could've had a beautiful millionaire and instead ended up with you.
Güzel bir milyonerle olabilecekken seninle olduğuma inanmak kadar zor değil.
Friends... it's rare... it's beautiful... and it's a Gamma Quadrant original!
Dostlarım... nadir... güzel... ve Gama Çeyreğine özgü!
You think it's right some tootsie walks in and messes up a beautiful thing like this?
Sence birinin gelip bu kadar güzel bir şeyi mahvetmesi doğru yani?
His children were beautiful but they made him feel old and seeing me reminded him of what it was like to be young and marriage was a tough trade-off.
Çok güzel çocukları varmış... ama ona kendini yaşlı hissettiriyorlarmış... beni görünce genç olmanın nasıl bir duygu olduğunu hatırlamış... evlilik, değiş tokuş tan başka bir şey değilmiş.
Five dollars is all it takes to have one of our beautiful foxes... come over to your table and get you all hot and bothered.
Yalnızca 5 dolara en güzel dostlarımızdan biri masanıza gelip sizi ısıtacak ve canınızı sıkacak.
It's a long time since I was close to anything as young and beautiful as you are.
Senin gibi genç ve güzel bir şeye bu kadar yakın duralı uzun zaman oldu.
It's another beautiful night in LA, and the stars are shining bright for the 66th annual Academy Awards.
Los Angeles'ta çok güzel gece, ve 66'ıncı Oscar töreni için yıldızlar parlamaya başladı.
Maybe somehow some spirit will trip the big switch and the technology that's been repressed for the last 70 years will suddenly be ours and it'll be a better place to live, a beautiful place.
Belki de bir şekilde... bir ruh büyük düğmeye basar... ve son 70 yılda gözardı edilen teknoloji... aniden bizim olur ve dünya daha yaşanası, güzel bir yer haline gelir.
It's quick, it's easy, and in no time at all we've taken 15 pounds of yesterday's garbage and transformed it into a beautiful new bed... Bowling ball There's one
Bu hem hızlı hem kolay ve neredeyse hiç vakit almıyor biz 7 kiloluk çöpü alıp onu bu hale getirdik çok güzel ve yeni bir yatak- - Bovling topu.
It was like a beautiful bird flapped into our drab cage and made those walls dissolve away.
Sanki güzel bir kuşun sıkıcı kafeslerimize kanat çırpması gibi ve o duvarları eritmesi gibi.
Look, if it's any consolation at all, I would have come over that night and we would have made beautiful, passionate, hot monkey love.
Bak, eğer senin için bir teselli olacaksa bu akşam sana gelirim ve güzel, tutkulu ateşli bir şekilde maymunlar gibi sevişiriz.
But sitting here now with you and the kids in our cozy home in this beautiful, free country it just makes me feel that I'm really a lucky guy.
Ama bu özgür ülkede seninle ve çocuklarımla bu sıcacık evde yaşamak bana çok şanslı hissettiriyor...
I've seen the film you're shooting, and it's beautiful.
Çektiğin filmi gördüm, harika bir film.
Just my own naked self and the stars breathing down, and it's beautiful.
Yalnızca kendi başıma, çıplak. Tepemde yıldızlar. Çok güzeldir.
And it's kind of rundown, but a beautiful, beautiful view.
Köhne ama manzarası çok güzel.
It's covered with a beautiful cloth and candles and trays of good things to eat.
Üstüne çok güzel bir örtü konulmuş bir de mumlar ve tepsiler, tepsiler dolusu güzel yiyecekler.
It really means a lot to me that these huge and beautiful creatures Which came so close to extinction are on their way back
Yok olmaya çok yaklaşmış bu kocaman ve güzel yaratıkların tekrar yollarına devam etmeleri bana gerçekten çok anlamlı geliyor.
Yeah, not the way he lives. It's private and beautiful.
Yaşadığı yeri bilmiyorsun bile, hem müstakil, hem de muazzam bir yer.
and it's getting worse 25
and it's weird 29
and it's okay 46
and it's gone 41
and it's done 39
and it's your fault 41
and it's only 22
and it's all because of you 31
and it's 505
and it's not fair 37
and it's weird 29
and it's okay 46
and it's gone 41
and it's done 39
and it's your fault 41
and it's only 22
and it's all because of you 31
and it's 505
and it's not fair 37