English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / And it's mine

And it's mine traduction Turc

941 traduction parallèle
I make a copy, leaving the donor's power in place, and so, they never realize it's mine.
Kopyalıyorum, donörün gücüne dokunmuyorum. Ve böylece, benim olduğunu asla fark etmiyorlar.
"l'll find her, and I'll teach her how it feels when your heart freezes to its very core, like mine has!"
Onu bulacağım ve şu an benim hissettiğim gibi. kalp nasıl en derin noktasına kadar donar kalırmış ona öğreteceğim.
I don't know what's happened to him, but I know he's suffering... and it's our fault, mine more than yours.
Ona ne olduğunu bilmiyorum, ama acı çekiyor... ve bu bizim hatamız, senden çok benim hatam.
And it's mine, too.
Benim de tabii.
It's your world or mine, and it's going to be mine.
Ya senin dünyan kazanacak, ya da benimki. Ve kazanan benimki olacak.
Except this, and it's not mine.
Bu hariç. O da benim değil.
There is a leopard on your roof, and it's mine.
Çatınızda bana ait olan bir leopar var.
Yes, and it's all mine too.
Evet ve hepsi benim.
And it happens that he's a good friend of mine.
Ve o benim iyi bir arkadaşım.
It's for your happiness and mine, believe me.
İnan bana bu senin ve benim mutluluğum için.
- It's mine and I'm gonna keep it. Well, sure it's yours, Zeb, but if you'll only allow me to talk...
Elbette senin, ama konuşmama müsaade edersen, ben- -
"I'm givin'this mine back to who it belongs to." And that's me!
" Madeni sahibine geri veriyorum. O da benim!
Tonight we're taking back our mine, and then it's every man for himself.
Bugün madeni geri aliyoruz, ondan sonra herkes kendinden sorumlu.
But it's my house now, Pam's and mine.
Ama burası artık benim evim, Pam ile benim.
If only it were somebody else's story and not mine.
Benim değil de, başka birinin öyküsü olsaydı keşke.
It is my bedroom, mine and Constance's.
Burası benim odam. Benim ve Constance'ın...
Eight more payments and it's mine!
8 fazla ödeme ve benim oldu!
The bawdy wind that kisses all it meets is hushed within the hollow mine of earth and will not hear it.
"Rastladığı her şeyi öpen çapkın rüzgâr susmuş. " Bir şey duymamak için, toprağın derinliklerine sığınmış. "
It's mine now and yours.
Artık senin ve benim.
And it's not going to be mine.
Ve bu, benimki olmayacak.
By every fair right it's mine, and I mean to have it. Look at you.
Her biri karışı benimdi ve yine benim olmalı.
It's mine, and my mother's before me...
Bu benim ve benden önce annemindi, onu almadan...
You got Jesse's word on it, and mine.
Bu da benim önerdiğim bir yöntemdir.
It's mine, bought and paid for.
Kendi paramla aldım.
Nay, an I tell you that, I'll never look you in the face again, but those that understood him smiled at one another and shook their heads, but for mine own part, it was Greek to me.
Yo, bak onu söyleyebilirsem kör olup bir daha görmeyeyim sizi! Ama ne dediğini anlayanlar bakışıp gülümsediler, başlarını salladılar. Bana gelince, dedim ya, Yunanca konuşur gibi geldi bana.
You understand, my friend, that it's incompatible with your dignity and mine for my wife to accept a gift of such value from you.
Anlayın dostum böylesine değerli bir armağanı karım için kabul etmek ikimizin itibarıyla uyuşmuyor.
So I'm gonna get what's mine, and we'll split it.
Ben o tazminatı almasını bilirim, sonra da paylaşırız.
Half of the Western Empire is mine and it will be yours when I'm your wife.
Batı İmparatorluğu'nun yarısı benim. Karın olduğumdaysa senin olacak.
And then just about 10 minutes ago... it finally began to trickle into this thickskull of mine... that I'm not the only character around town with a celebrated wife.
10 dakika önce... sonunda Bu kalın kafamda bir şimşek çaktı... Zira etrafta karısı çok meşhur olan tek koca ben değildim.
This business of going to court, ah, it's a waste of time... theirs and mine.
Mahkemede ikimiz de boşa vakit harcamamış oluruz.
# And it's mine
Ve bu benim
It is mine and Adelaide's 14th anniversary.
14. yıldönümümüz.
I found this one and it's mine.
Bunu ben buldum ve o benim.
Using it, Eric's dream and mine may be a reality before...
Bunu kullanmak belki de Eric'in ve benim bu rüyamızı gerçeğe...
It's the only gold medal Miss Fern gives, and it was really mine!
Bayan Fern'in verdiği tek altın madalya ve benim olmalıydı!
And it was taking mine while I was asleep.
Ve ben uyurken, benimkini almış.
- Now, there's a name and it's mine.
- İşte bu benim ismim.
The only time you get to know a man by his face is when you shut a cell door on it, like you did mine.
Bir insanı gerçekten tanıdığın an hücre kapısını suratına kapattığın andır. Tıpkı bana yaptığın gibi.
- It's your job to serve drinks. And mine is to drink and I need more.
- İçki vermek senin içmek de benim işim ve biraz daha istiyorum.
Well, it's your reputation that's at stake and not mine.
İpin ucunda olan senin ismin, benimki değil.
And I don't like it when a friend of mine offers to help and 20 minutes later he's dead!
Ve yardım teklif eden bir arkadaşımın... bundan 20 dakika sonra ölmesinden hoşlanmıyorum.
It's your gold, and it's your mine!
O senin altının ve senin madenin.
But it was our destiny... yours and mine... and Simone's.
Ne yapalım bu bizim kaderimiz işte. Senin benim ve de Simone'nin.
It's like you married an alcoholic, isn't it? Only, instead of bottles in the chandelier, it's rabbits'feet and four-leaf clovers in my pockets, in the car... and... and you're all mine.
seninle evleneceğim için sarhoş gibiyim bu yaptıklarım yerine olumlu düşünüp, bir tavşan ayağı ve dört yapraklı bir yonca bulundurmalıyım, cebimde, arabada... ve..
This great big town and those heels that pushed me around, it's all mine now, stretched right out on a silver platter.
Bu büyük şehir ve beni hor gören bütün o insanlar. Hepsi, benim artık. Hepsi, gümüş tepside bana sunulmuş durumda.
it's the only place I've ever had that's all mine and nobody else's.
Sahip olduğum ve sadece bana ait olan tek yer.
As long as I'm here it's mine, and I'll do as I like.
Burada olduğum sürece bana aittir ve istediğimi yaparım.
Well, sir, it used to be that she gave me trouble. Argued with me and tried to withhold what was rightfully mine.
Bir sürü sıkıntı çıkarırdı tartışırdı ve para vermek istemezdi.
And if you should find a loose navel floating around the house, it's mine.
Eğer evde bir yerde göbek düğmesi bulursan, o bana ait.
How about it? You in your little bed over there, and me light years away in mine here.
Sen orada, kendi küçük yatağında ve ben ışık yılı uzaktaki, kendi yerimde.
He gives me mine, and I give him his and that's it.
O bana benimkini verir, ben de ona onunkini veririm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]