And it was fun traduction Turc
426 traduction parallèle
Look, we had our fling, and it was fun, okay?
Bak, kurtlarımızı döktük ve eğlenceliydi, tamam?
And it was fun.
Üstelik eğlenceliydi.
And it was fun.
Ve bu eğlenceliydi.
You see, Frances was going to Venice herself this weekend... and I thought it might be fun if she came along with us.
Gördüğünüz gibi, Miss.Frances bu hafta sonu kendi başına Venedik'e gidiyordu ben de düşündüm ki, bizimle gelmesi eğlenceli olacak.
It was make-believe and childish but... it was fun and I enjoyed it.
Hepsi hayaldi, çocukçaydı ama eğlenceliydi ve benim hoşuma gitti.
It was the most fun we've had in quite a while.
Uzun süredir yaşadığımız en eğlenceli andı.
And for one night, it was fun being Polly the Pistol.
Bir geceliğine Tabanca Polly olmak da çok eğlenceliydi.
I went to the movies because I enjoyed it, but I had yet another reason, as I had quickly discovered that movie houses provided a refuge which was both fun and comfortable,
Sinemaya gidiyordum çünkü bundan keyif alıyordum ama başka bir sebebim daha vardı ki bunu keşfetmem uzun sürmedi. Öyle ki sinema binaları hem rahat hem de eğlenceliydi üstelik bir sığınak gibiydiler.
Yet, if I was married and could come here once or twice a week, it might be fun.
Eger evIi oIsaydm ve buraya hafta bir iki kere geIebiIseydim, egIenceIi oIabiIirdi.
So, after I got shot down twice over Korea... I decided it was time for some fun and games.
Kore'de iki kere vurulunca artık hayatın tadını çıkarma vaktinin geldiğine karar verdim.
Apart from the adventure and the cold water, it was fun.
Macera ve soğuk suyun dışında, eğlenceliydi.
And it was partly the sort of... the sort of scavenging of the crews and the finding of the wine and the jam and the eggs and all the other things, which helped make the comradeship one of the things that made it such fun.
Ve bu kısmen, mürettebatın yiyecek arama şarap, reçel, yumurta ve tüm diğer şeyleri bulma işi arkadaşlığın gelişmesine yardım eden eğlenceli şeylerdi.
I realize what a terrific person she was... and how much fun it was just knowing her.
Onun ne kadar harika bir kız olduğunu düşündüm ve onu tanımanın ne güzel bir şey olduğunu.
I was just gonna say, if you and I had danced and had some fun, it might have been a nice time.
Tam da dans edip eğlensek hoş vakit geçirirdik diyecektim.
For example, I was just thinking how much fun it would be to dig up his body and poke it with a big stick.
Örneğin büyük bir sopayla kazıp onun cesedini çıkarmak eğlenceli olabilir
But I had some fun. It just was strange, like the people you meet... that remember shit you did when you used to get fucked up... and you don't wanna remember.
Kafayı bulmuş hâldeyken yediğiniz haltları insanların hatırlaması çok tuhaf.
I think it was fun and sexy.
Bence eğlenceli ve seksiydi.
And it was so much fun...
Çok eğlenceliydi.
And it was great fun.
Çok eğlenceliydi.
He just got fed up and decided it was time to have some fun.
Canı sıkılmış ve biraz eğlenmeye karar vermiş.
There wasn't any fun in it, and what happened between you and me was... was not part of it...
Hiç eğlenceli değildi. Aramızda olanlar işle ilgisizdi. Benim suçumdu.
- I had no dialogue I just got beat up so it sucked and um that was my first day so it was a night shoot being punched, it's alright, it was fun this is how it's done in Orange County
Bir kavga sahnesi vardı ve benim söyleyeceğim hiçbir söz yoktu. Sadece dövüldüm. Berbattı.
Sure he sued us and won... but it was still fun to do and the store manager was grateful.
Bize dava açtı ve kazandı..... ama bunu yapmak hala çok zevkliydi ve mağaza müdürü minnettar kaldı.
It was a lot of fun, acting and all... but it wasn't for me.
Oynamak filan çok eğlenceliydi.. .. ama bana göre değildi.
Now, listen, I appreciate whatever it was that you were doing but the station wants a show with me and the girls. And I'm really having fun.
Yaptığın her neyse çok takdir ediyorum, ama kanal kızlarla benim olduğumuz bir program istiyor ve ben çok eğleniyorum.
It was fun meeting your Aunt Marlene and Uncle Marty.
Marlene Teyzen ve Marty Amcanla tanıştığıma çok sevindim.
I've never had one... and it was sort of fun pretending he was mine.
Benim hiç köpeğim olmadı. Benimmiş gibi davranmak hoştu.
It was fun to be a part of that and to see Zap suddenly everywhere... from this concept of Robert's, this fantasy of doing his own comic book... with a glossy cover and actually printed... to seeing it start turning up in all the windows on Haight Street, windows around town... hearing people talk about it... having the other artists show up at a certain point and wanting to be a part of it.
Bunun bir parçası olmak ve Zap'ın her yere yayılmasını izlemek çok eğlenceliydi. Robert'ın bu konseptiyle beraber, kendi kuşe kapaklı çizgi roman dergisi yapma ve gerçekten basılması Haigh Caddesi'nin vitrinlerinde görme şehrin dört bir yanında insanların onun hakkında konuştuğunu duyma başka sanatçıların da gelip bunun parçası olmayı istemeleri fantezisi gerçek olmuştu.
But when Lydia said that the money was mine,... and it was only justice, it was not fun any longer.
Fakat Lydia paranın benim olduğunu,... ve bunun yalnızca adalet olduğunu söylediğinde, artık eğlenceli değildi.
We`re having a formal state dinner at the White House... and I was wondering- - and you`re under no obIigation- - but I thought it might be fun, and I was wondering if maybe you wanted to go... with me.
Beyaz Sarayda resmi bir yemek verilecek... Düşündüm de- - Senin için sakıncası yoksa- - Eğlenceli olacağını düşünmüştüm ve acaba, diyorum da sende benimle gelmek ister misin?
All I know is I catch a flight tomorrow morning at 9 : 30... and I can't afford a hotel, so I was going to walk around... and it'd be more fun if you came with me.
Tek bildiğim yarın sabah 9 : 30 uçağına yetişmem gerektiği.. .. ve bir otele yetecek paramın olmadığı, ben de dolaşacaktım.. .. ve benimle gelseydin çok daha eğlenceli olurdu.
And their hands were up in the air and they were answering questions. And it was so much fun.
... ve soruları yanıtlıyorlardı, çok eğlenceliydi.
And looking back at the shows we did play even rehearsing, it was just so much fun.
.. artık o grup yok bile. Geriye dönüp çaldığımız konserlere bakınca.. .. hatta provalar bile, o kadar eğlenceliydi ki.
Boy, when Marge first told me she was going to the police academy I thought it'd be fun and exciting. You know, like that movie Spaceballs.
Marge polis akademisine gideceğini söylediğinde eğlenceli ve heyecan verici olacağını sanmıştım.
Oh, the movie wasn't that great, butJudy was fun... and it was nice to get out of the house.
Film güzel değildi ama Judy'le çok eğlendik. Dışarı çıkmak da çok iyi geldi.
It was funny how on the fun nights, part of me got sad,'cause I'd think about my big brother in prison and wonder what he was doing.
Eğlenceli akşamlarda bir yanımın üzülmesi tuhaftı. Hapisteki ağabeyim aklıma gelir, o anda neler yaptığını düşünürdüm.
I didn't know if it was right... but he would tell me that we were having fun... and what we were doing wasn't wrong... because he was my dad.
Yaptığımızın doğru olup olmadığını bilmiyordum. Ama o bize eğlendiğimizi ve yaptığımızın yanlış olmadığını söyledi. Çünkü o benim babamdı.
And go home thinking : "Ah, what fun it was!"
Ve eve giderken şöyle düşündükleri :
And then I took'em to court and it was all fun.
Ondan sonra ben onları mahkemeye götürdüm ve her şey komikti.
All I wanted was this really fun party on my roof... and now it has turned into this "humungo" country-club thing.
ve şuan "humungolar" ın sehir-kulüp şeyi sayesinde tam tersi durumda.
I was playing with the kids today, and it was kind of fun.
Bugün çocuklarla oynamak eğlenceliydi,
He kept bragging about how good he was and how much fun it was gonna be.
Ne kadar başarılı olduğunu söyleyip övünüyordu. Eğleneceğiz diyordu.
And it was so funny, and we had so much fun just the two of us, and, oh, I've got courtside seats to the Knicks.
Bu çok komikti. Ve ikimiz o kadar çok eğlendik ki. Ve Knick maçına saha kenarı biletlerim var.
And he was pretty nice to anyone who'd sleep with him and not make fun of it. - Go! - You had to ignore the Christian stuff.
Onunla yatan ve alay etmeyen herkese çok iyi davranırdı.
But we were young, and it was a lot of fun.
Ama gençtik ve bu çok eğlenceliydi.
But it was fun being in your company again and....
Ama, tekrar seninle olmak güzeldi.
And it was a lot of fun.
Ve çok eğlenceliydi.
And it becomes a round of these fights and making up, when at first it was just... fun.
Ve bir anda kavgalar, bahane üretmeler başlıyor. Ki ilk başlarken sadece bir eğlenceydi.
I told him it was over, and... he said, "Fine" he wasn't havin all that much fun anyway.
O da çok fazla eğlenemiyormuş.
I mean, it was all fun and games.
Yani, tamamen eğlence ve oyundu.
It was just for fun and to turn you on a little.
Sadece eğlenmek ve seni biraz kızdırmak istedim.
and it was my fault 22
and it will be 25
and it's getting worse 25
and it's weird 29
and it's okay 46
and it's beautiful 32
and it sucks 39
and it's gone 41
and it's done 39
and it worked 185
and it will be 25
and it's getting worse 25
and it's weird 29
and it's okay 46
and it's beautiful 32
and it sucks 39
and it's gone 41
and it's done 39
and it worked 185
and it's your fault 41
and it's only 22
and it's all because of you 31
and it's 505
and it 238
and it's not fair 37
and it's yours 52
and it's my fault 76
and it's all yours 22
and it's been 21
and it's only 22
and it's all because of you 31
and it's 505
and it 238
and it's not fair 37
and it's yours 52
and it's my fault 76
and it's all yours 22
and it's been 21