And like it or not traduction Turc
574 traduction parallèle
And like it or not
Ve ister beğenin ister beğenmeyin
If we quarreled, it wouldn't have been over suitcases and handbags but over something like whether your aunt or grandmother should live with us or not.
Eğer kavga ediyor olsaydık bile bu, el çantaları ve valizler yüzünden değil ama halanın ya da büyükannenin bizimle yaşayıp yaşamaması üzerine olurdu.
But, if and when I do, I shall not care whether you like it or not.
Fakat yapacak olsam hoşunuza gidip gitmeyeceği umurumda olmaz.
We're started on something and we've got to finish it, like it or not.
Bir işe başladık ve bitireceğiz, hoşuna gitsin, gitmesin.
You're tied to the circus, and whether you like it or not, you're tied to me.
Sen sirke bağlısın, istesen de İstemesen de bana bağlısın.
We pick up the girl and her father whether they like it or not?
Yani hoşlarına gitmese de kızı ve babasını mı alacağız?
And, Celia, after the holidays, I'm going to do something about all this whether either one of you like it or not.
Ve, Celia, tatillerden sonra, herhangi biriniz istese de istemese de bütün bunlar hakkında bir şeyler yapacağım.
And you're going to listen whether you like it or not.
- Hoşuna gitse de gitmese de beni dinleyeceksin.
It's not important. lt's not like I'm gonna go out and be immoral or commit crimes'cause I don't believe in God.
Tanrı'ya inanmıyorum diye, dışarı çıkıp ahlaksızlık yapacak ya da suç işleyecek değilim.
Now, Miss Durant, whether you like it or not, we have to pack up and leave.
Bayan Durant, hoşunuza gitsin ya da gitmesin derhal toparlanıp buradan ayrılmamız gerekiyor.
Look at it from the political angle, because, like it or not, Nottola and his gang are powerful, and it's imperative that we bring them over to our side.
Bir de siyasi açıdan bak, çünkü, ister hoşlan, ister hoşlanma, Nottola ve çetesi güçlü, ve onu kendi safımıza çekmemiz şart.
And it's not like racing or gambling.
Hem işimiz, at yarışı ya da kumar gibi değil.
To a pilot looking down from the altitude of his flight, though, these skeletons of the buildings appear quiet, peaceful and even beautiful, and people down below look like ants or cockroaches ; therefore, it does not take too much courage to rake them with machine-gun fire.
Yukarıdan bakınca bombalanmış bu evler, sakin ve barışçıl görünüyorlar. Hatta güzel. İnsanlar karıncalar ve böcekler gibi görünüyor.
This is my dress and I like it and I think Mr Shahbandar is going to like it and the way I've done my hair whether you like it or not.
Bu benim kıyafetim ve hoşuma gidiyor. Ayrıca saçımı yaptığım şekil de Bay Shahbandar'ın da hoşuna gidecektir beğen ya da beğenme.
Love me or love me not, I like the cap, and it I will have or I will have none!
İster sev, ister sevme, başIığı beğendim, Ya o başIığı isterim, ya da hiç birini.
So you ran and you will run! It doesn't matter if you like it or not!
Hoşuna gitse de gitmese de koştun ve koşmaya devam edeceksin!
From now on, you and me are gonna be close together whether you like it or not.
Şu andan itibaren, istesen de istemesen de yakınlaşacağız.
And whether you like it or not, I'm just as much a part of that team as you are.
Hoşuna gitse de gitmese de ben de en az senin kadar bu takımın bir parçasıyım.
And you are going to hear the word of God whether you like it or not!
Ve isteseniz de, istemeseniz de Tanrı'nın kelamını duyacaksınız!
Nathalie Sarraute, Butor, Robbe-Grillet one may like them or not and it goes far.
Nathalie Sarraute, Butor, Robbe-Grillet biri onlardan hoşlanabilir veya hoşlanmaz ve böyle sürüp gider.
Like it or not, we're the slaves of filthy money, child and it's still filthy even if we give it to the needy... whoever they may be
Beğen ya da beğenme, hepimiz kirli paranın köleleriyiz, çocuğum. Ve ihtiyacı olanlara versek de o hala kirli. Onlar her kim olursa olsun.
And whether you like it or not, that makes you a nice guy in my book.
Bundan hoşlanıp hoşlanmaman, benim kitabımda, seni iyi adam yapar.
I hate to have to tell you this, but whether you like it or not... you're a man and you're stuck with it.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama hoşuna gitse de gitmese de sen bir erkeksin ve bundan kurtulamazsın.
If you glanced across at him or caught his eye when there was an incident like that, he would raise his eyebrow and shake his head in a rather smiling way, and it would be very difticult not to smile back.
Böyle bir olay yaşandığında, eğer ona göz ucuyla bakar ya da bakışlarını yakalarsanız kaşlarını yukarı kaldırır ve güler gibi başını sallar. O anda gülümsememek hayli zordur.
It becomes like a vision or hallucination and it would be strange if this form of intensity did not make people shudder and tremble
Bu, hayal gücü veya halisünasyon haline gelir. Çarpıcılığın bu formu insanlara titreme ve ürperti vermeseydi, şairlerin anlatmak istedikleri şeylerin dinlenmesini sağlamasaydı garip olurdu.
All of us are deeply involved with politics, whether we know it or not and whether we like it or not.
Hepimiz boğazımıza kadar politikanın içindeyiz. İstesek de istemesek de veya sevsek de sevmesek de,
Well, the difference is a matter of ethical and intellectual superiority which is caused whether you like it or not by blood and by class difference
FarklıIık, ahlâki ve entelektüel üstünlük meselesidir. Beğensen de, beğenmesen de bu durum kan bağı ve sınıf ayrıIıklarından kaynaklanır.
And I don't want to bother you with a lot of meteorological mumbo-jumbo, but the fact is, you see, whether we like it or not, fog, it moves.
Size bir sürü meteorolojik saçmalık anlatmak istemiyorum ama gerçek şu ki, hoşlansak da hoşlanmasak da, sorun sis - hareket ediyor.
I do not know who you are or what you sell, but I do not like it! And, yes, sorry.
Sizinle tanışmak büyük zevkti Bay Walker.
Like it or not, I belong to this honorable family and I'm fed up with your insinuations.
Beğen ya da beğenme, ben de bu onurlu ailenin bir üyesiyim ve senin bu imalarından bıktım artık.
And I mean, come on, it's not like it's life or death. It's a nosebleed.
Hem bu ölüm kalım meselesi değil ki.
The eight men referred to in the last six lines are strangers to us and no one knows who they are and what they look like what weapons they use, this is the terrible part I have something to tell you, believe it or not
Şiirdeki bu 10 kişi... O suikastçileri ima eder... ama asıl kimlikleri ve... neye benzedikleri bir sırdır üstelik hangi silahı kullandıkları işin en korkunç kısmıdır! İster inan yada inanma, ama sana söylemem gerek ;
And my legacy is to see that his final dream is faithfully pursued, like it or not.
Beğen ya da beğenme son rüyasının gerçekleştiğini görmek benim hakkım.
And whether you like it or not, I'm a cop and you're not.
Ve hoşuna gitse de gitmese de, polis olan benim, sen değilsin.
Like it or not, I'm your responsibility and...
Hoşunuza gitse de gitmese de, ben sizin sorumluluğunuzdayım.
And now, whether you like it or not, you are lost in it, with the rest of us.
Ve hoşuna gitse de gitmese de... onun içinde kayboldun, bizlerle birlikte.
And you'll dance, like it or not.
Ve istesen de istemesen de dans edeceksin.
I mean, like it or not, ladies, you're now expected to have careers, then maybe later the husbands and the babies.
Yani bundan hoşlanın ya da hoşlanmayın ama bayanlar, siz şimdi kariyer yapmalısınız daha sonra belki eşler ve bebekler.
like it or not, donald earth is a dead world now and there's nothing we can do about that.
Hoşlan veya hoşlanma, Donald Dünya artık ölü bir gezegen artık ve bunun için yapabileceğimiz bir şey yok.
Sicily is Italian and I am the mayor of Montelepre, like it or not!
Sicilya, İtalya'ya aittir ve sen beğenmesen de ben Montelepre belediye başkanıyım!
And we are your friends, Angela, whether you like it or not.
Beğensen de beğenmesen de bizler senin arkadaşınız Angela.
And whether you like it or not, it's true.
Hoşuna gitse de gitmese de, gerçek bu.
It's like every choice or decision you make... the thing you choose not to do... fractions off and becomes its own reality, you know... and just goes on from there forever.
Yaptığın her tercih ve verdiğin her karar... yapmamayı seçtiğin şey... parçalanır ve kendi gerçekliğini oluşturur, yani... ve sonsuza kadar oradan gider.
It's not like Marlene's a bad person or anything but, my God, we've had three lunches and a movie and she never stops calling.
Marlene kötü biri filan değil.. .. ama Tanrım, üç yemek yedik ve bir filme gittik.. .. ve aramayı kesmiyor.
A digger wasp is a solitary wasp, not like the wasps that bother us in the autumn, and it stings grasshoppers or other prey and takes them back to its burrow.
Kazıcı eşekarıları tek başlarına dolaşır baharda bizi rahatsız eden eşekarılarına benzemez ve çekirgeleri ya da başka avları sokarak onları yuvalarına taşır.
And it's not like it's hard duty or anything.
Ve çok da ağır iş olmasa gerek.
As you all know, were it not for this opportunity... you, d probably be spending your time in detention or Mr. Casper's gym class... and if you, d like, those options are still available.
Hepinizin bildiği gibi, eğer bu fırsat size verilmeseydi şu an da, Bay Casper'in beden eğitimi dersinde olacaktınız... ve eğer orada olmak istiyorsanız bunu hemen belirtmeniz yeterli.
And, like it or not, you have a responsibility to this crew.
ve, bundan hoşlanmasanda, Bu mürettabata karşı bir sorumluluğun var.
It's, like, when I'm drawing comics, I still think of Charles's approval when I'm drawing... and whether or not he's gonna like'em.
Çizgi roman çizerken hala Charles'ın onayını almayı düşünüyorum sanki beğendi mi beğenmedi mi diye.
It's not like you're putting me on the show, or Al, and pretending to be some sort of intellectual.
Televizyona çıkmak ya da bilgili olmak gibi bir şey değil.
You better do it now, and you better do it fast... because the world doesn't owe you any favors... and whether you know it or not... you're on the inside track to Loserville, U.S.A... just like him.
Hemen yap, dünyanın sana bir borcu yok bir baltaya sap olamayanlar arasında yerini almak üzeresin. Onun gibi.