And look what happened to him traduction Turc
43 traduction parallèle
And look what happened to him.
Ve bak O'na ne oldu.
Yeah, and look what happened to him.
- Sonra bak başına neler geldi! Göçmen kafasıyla düşünmüştü ki yeterince çalışır ve yeterince isterse, tüm hayalleri gerçek olabilecekti! Kazıklandı.
And look what happened to him.
Ve bak ne oldu ona.
Your buddy Mathers didn't talk much, either, and look what happened to him.
Ortağın Mathers da konuşmamıştı, ve ona ne olduğunu hatırla bir.
And look what happened to him.
Bak ne hallere düstü.
Oh, yeah, and look what happened to him.
Bak başına ne geldi.
Michael Rockefeller obviously came here in the'60s... and look what happened to him.
Michael Rockefeller 60 larda buraya gelmiş... ve ona olana bak.
Jim Hanson had a "wait-and-see" attitude, and look what happened to him.
Jim Hanson'da "bekle ve gör" tutumu vardı ve bak ona ne oldu.
Jim Henson had a wait-and-see attitude and look what happened to him.
Jim Henson da bekleyip görmüştü sonra ona ne oldu bir bak.
He trusted me enough to cooperate And look what happened to him.
Bana, iş birliği yapacak kadar güvendi ve başına gelene bak.
And look what happened to him.
Sonunda bak ne oldu ona.
Said the same thing to Alex, and look what happened to him.
Aynı şeyi Alex'e de söyledin ve bak ona ne oldu.
Dinger was the best and look what happened to him.
Dinger en iyisiydi ama bak ne halde
And look what happened to him.
- Ama bakın ona ne oldu.
And look what happened to him.
Ve ona ne olduğuna bak.
- And I will? - You couldn't keep her away from Jonathan Gaines, and look what happened to him.
- Onu Jonathan Gaines'ten uzak tutamadın ve bak neler oldu.
Yeah, um, I used to talk to Bodie, and look what happened to him.
Evet, eskiden Bodie ile konuşurdum, ve başına ne geldiğine bak. Ölmesi benim suçum.
And look what happened to him.
Bak başına neler geldi sonra.
I mean, your brother went through the same thing you did, and look what happened to him.
Ağabeyin de seninle aynı şeyleri yaşamıştı ve başına gelenleri gördük.
Well, McMurtry trusted you, and look what happened to him.
McMurtry sana güvendi, bak ona ne oldu.
It's only music. That's what they told George Michael too, and look what happened to him.
George Michael'a da böyle demişlerdi, bir de şimdiki haline bak.
Your father tried to take me down and look what happened to him.
Baban beni indirmek istedi ve sonra ona ne oldu gördün mü?
Your Uncle Esteban fooled with demons, and look what happened to him.
Amcan Esteban da oynamaya kalktı, bak sonra ne oldu!
So was Ronald, and look what happened to him.
Ronald da öyleydi ve bak ne oldu.
And look what happened to him!
Ve bak şimdi o nerede!
And look what happened to him.
Başına neler geldiğine bak.
And look what happened to him.
Evet, ona ne olduğuna bak.
Now look, the best thing for you to do is go straight to the Captain and tell him what happened.
Senin için en iyisi, Kaptan'a gidip, olan biteni anlatmak olacaktır.
Look, we all feel bad about what happened to your brother, and don't nobody want to paint him the fall guy.
Kardeşin için üzgünüz. Kimse onu suçlamıyor.
If just one person had stopped and taken the time to look at the guy, to listen to him, to figure out what was wrong with him, it might not have happened.
Bir tek kişi durup da adama baksaydı, onu dinleseydi neyi olduğunu anlasaydı, bu olay olmayabilirdi.
You told me to make up with him and look what happened It's all your fault!
Onunla barışmamı sen söylemiştin. Bak ne oldu. Hepsi senin suçun!
Look, the night of the hurricane, I think Tom saw you you after you left here, and I think he knows exactly what happened to you because the same thing happened to him almost 10 years ago, Mariel.
Bak, kasırga gecesi, sanırım Tom seni buradan ayrıldıktan sonra gördü, ve bence sana ne olduğunu kesinlikle biliyor çünkü aynı şey onun da başına geldi neredeyse 10 yıl önce, Mariel.
yeah, and look at what happened to him.
evet, ve bak ona ne oldu.
And I will ask him to look into what happened at the gas station.
Ve benzinlikte ne olduğunu araştırmasını isterim.
I wanted to look him in the eyes and understand what happened.
Gözlerinin içine bakıp olan biteni anlamak istedim.
He trusted me enough to cooperate and... look what happened to him.
Bana iş birliği yapacak kadar güvendi ve başına gelene bak.
Now, I need to talk to the man that put me away, and I want him to look me in the eye and tell me what happened.
Bende beni içeri tıkan adamla gözlerimin içine bakarak neler olduğunu anlatmasını istiyorum.
It happened so that he's in my life so much more than in each of your lives, and I look at you now, you're all so sweet... and I was jealous of him, what a fool didn't want to share with anyone.
O benim hayatımda hepinizden daha çok yer tutuyor Şimdi buradan bakıyorum hepiniz çok tatlısınız... Ve kıskanmıştım onu. ne salakmışım Kimseyle paylaşmak istememiştim sanki bir şey olacakmış gibi?
I should have every right to look him in the eye, and ask him what happened if he knows anything.
Gözlerinin içine bakıp olanları bilip, bilmediğini sormaya hakkım var.
- And look at what happened! Al was right, and we should have listened to him. This is all of my fault.
Ama şu olana bak Al haklıydı onu dinlesem olmayacaktı
I need you to look into what happened to him ; see if you can find anyone that I can talk to and get some help.
Ona ne olduğunu araştırmanı, konuşabileceğim ve yardım edecek birini bulabilecek misin diye bakmanı istiyorum.
And after what happened to him a few weeks ago, a lot of people look at him as a hero.
Ve birkaç hafta önce başına gelenlerden sonra birçok insan onu kahraman olarak görüyor.
Well, I wasn't there, but... I'd hazard the guess that you learned of what had happened, told him how fucking stupid he was, and in that moment, he gave you a look that amounted to something less than contrite.
Orada değildim ama tahmin etmek gerekirse ortada neler döndüğünü anladın ona ne kadar aptal olduğunu söyledin ve o anda sana pişmanlıktan uzak bir bakış attı.