And we'll call it even traduction Turc
80 traduction parallèle
You give us half of what you took us for at poker and we'll call it even.
Pokerde aldığının yarısını bize ver ve fitleşelim.
I'll give you her and we'll call it even.
Ben sana onu vereceğim ve hesaplaşmış olacağız.
Buy me a beer, and we'll call it even.
Bir bira ısmarla, ödeşelim.
Willie, never mind the change. I'll take this and the aquamolly skin tour, and we'll call it even, okay?
- Willie, para üstünü boşver, ben bunu ve Guatamala cilt yağını alacağım.
Let me buy you the tux and we'll call it even.
Smokini ben alayım, böylece ödeşmiş oluruz.
But you have the girl there shake her behind again and we'll call it even.
Ama kız çıkıp güzel poposunu biraz daha sallarsa ödeşiriz.
Come back and pick up them tools, and we'll call it even.
Gelip aletlerimi toplarsan ödeşiriz.
You guys come by once a week and talk baseball with me, we'll call it an even trade.
Haftada bir gelin, beysbol konuşalım, ve top sizin olsun.
Here, let me refund your money and we'll call it even.
Ama ıskaladı! Durun, paranızı iade edeyim ve ödeşmiş sayılalım, tamam mı?
Hey, listen, Kelly gets that jeans gig and we'll call it even.
Kelly şu reklam işini alırsa ödeşmiş oluruz.
Eight and we'll call it even.
Sekiz, ve anlaştık diyelim.
Just put everyone back to normal and we'll call it even.
Sadece herkesi normale döndür, ve bizde buna eşitlik diyelim.
Get me off this boat alive and we'll call it even. Deal?
Beni buradan canlı çıkar, ödeşelim.Anlaştık mı?
You can keep the smack, and I'll take the money and we can call it even.
Kokain sende kalabilir. - Ben parayı alırım ve ödeşiriz.
So, just hand over the tape you made tonight and we'll call it even for now.
- Teyp getirdiyseniz duyuracağız
You two crazy kids take down an unstoppable killer-cyborg-demon hybrid thingy and we'll call it all even.
İkiniz birlikte, durdurulması imkansız katil robot iblis melez şeyi öldürün, o zaman ödeşiriz.
Dude, just don't hassle me about my shades and we'll call it even.
Ahbap, bana gözlüklerim hakkında takılmazsan ödeşebiliriz.
We're not even boarding that yet... so just take it easy and we'll call you when we're ready.
Henüz bilet kontrolünü yapmıyoruz siz keyfinize bakın biz sizi çağıracağız.
You can just date me, and we'll call it even.
Bana bir randevu verirsin, ve ödeşiriz.
We'll get you the money Niska gave us, you return it, and we'll call it even.
Niska'nın bize vermiş olduğu parayı almayacağız, geri yollayacaksın ve ödeşmiş sayılacağız.
We'll get you the money Niska gave us, you return it, and we'll call it even.
Niska'nın verdiği parayı sana veririz, geri verirsin, ödeşmiş oluruz.
Give us your horses and your guns and we'll call it even.
Atlarınızı ve silahlarınızı ver, ödeşmiş oluruz.
Get your man to recant his statement... and get me out of here long enough to cross the border... we'll call it even.
Adamını ifadesinden caydır ve sınırı geçebilmeme yetecek kadar serbest bırak beni. - O zaman ödeşiriz.
Lf, you know, if you give... me and Dr. Mambo here a lift... you know, we'll totally call it even.
Eğer beni ve... Dr. Mambo'yu arabanıza alırsanız Ödeşmiş oluruz.
- No. You let Oscar out, and you give us an hour in here... and, uh, we'll call it even. I cannot take another $ 2,300 hit.
Bir, 2,300 doların acısına daha katlanamam.
Trim her claws and we'll call it even.
Pençelerini törpülerseniz ödeşmiş oluruz.
I'll tell you what... you guys buy a couple of burgers and we'll call it even.
Bakın şöyle yapalım siz bir iki hamburger alın, ödeşmiş olalım.
And we'll call it even.
Ödeşmiş oluruz?
Just give me power and we'll call it even.
Elektriği bağla ödeşelim.
So sign it, and we'll call it even.
İmzala ve iş bitsin.
Well, you just, uh, take care of my girl here and we'll call it even.
Arkadaşımla ilgilenin, ödeşmiş oluruz.
give me the mojo bag, and we'll call it even.
Bana şu büyü torbasını ver ödeşmiş olalım.
So run along, and we'll call it even.
Bence geri dön ve bunu hiç olmamış sayalım.
Tell you what, I'll give it to you and we'll call it even.
Ne diyeceğim, Bunu İnsanlara vereceğim yada anlaşacağız.
Why don't you forget I exist and we'll call it even, okay?
Benim yaşadığımı unut, ve ödeşmiş olalım, tamam mı?
Take the money and we'll just call it even.
Alın bu parayı, işimiz bitsin.
Well, why don't you just keep the piece, and we'll call it even?
Neden parça sizde kalmıyor ve fit olduk demiyoruz?
Just buy a couple of extra sandwiches, and we'll call it even.
Boş versene. Fazladan birkaç sandviç alırsın, ödeşiriz.
How about just your number, and we'll call it even.
Sadece telefon numaranı ver, ödeşmiş olalım.
Why don't I just take this one and we'll call it even?
Neden şunu almıyorum ve ödeşmiyoruz?
Why don't I bury you in the desert And then we'll call it even.
Neden seni çölde yakmıyorum sonra da ödeşmiyoruz?
Replace my boat and we'll call it even.
Bana yeni bir tekne verin. Ödeşmiş sayılalım.
We call it even and I'll respectfully decline the duel.
Ödeşmiş olalım ve saygı çerçevesinde düelloyu iptal edeyim.
How about I just sleep with you and we'll just call it even, Kerra?
Bunu sevişerek halledelim. ... Kerra, sadece araman yeterli, ne dersin?
Brian, why don't you give me your number... and we'll call it even. Sweet.
Brian, numaranı versene... biqün ayarlayalım Harika
hey, just buy me a burger, and we'll call it even. deal.
Bana bir hamburger ısmarla ve ödeşelim.
I'll give all this money back to the FBI, you spend the rest of your life on death row, and we'll call it even.
Bu paranın tamamını FBI'a geri vereceğim, sen hayatının geri kalanını idam sıranı beklemekle geçireceksin ve böylece durumu eşitleyeceğiz.
And we'll call it even?
Böylece ödeşmiş oluruz.
Give me 500 bucks, and we'll call it even.
500 kağıt ver ödeşmiş olalım.
Well, don't screw it up and we'll call it even.
Eline yüzüne bulaştırma, ödeşmiş oluruz.
So how about I just give you the money that you came in with, you walk out of here, and we'll call it even?
Kaybettiğin paranı sana vereyim, Ve sen de çık git, Bu olayı untalım?