And we love you traduction Turc
1,436 traduction parallèle
And you're our son! And we love you!
- Bize yalan söylemene gerek yok.
You have your family. And we love you.
Bir ailen var ve biz seni seviyoruz.
And we love you.
ve seni seviyoruz.
Tell'em we love them... and we love you. That's why we're doing this.
Onları sevdiğimizi söyleyin... ve sizi de seviyoruz.
We're here because we are your friends and we love you.
Dostun olduğumuz için buradayız ve seni seviyoruz.
We're the reincarnations of Katar and Shayera Hol, and I love you.
Biz Katar ve Shayera Hol'ün reenkarneleriyiz. Ve ben seni seviyorum.
We're opening a 5-star resort down there, and I'd love you to be my eyes and ears, you know, check out the spa, the restaurants, the shops.
Gözüm ve kulağım olmanı istiyorum. Sağlık merkezini, restoranları, mağazaları kontrol et.
no, and we also didn't agree that you'd fall in love with this little pervert!
Hayır, ve ayrıca bu küçük cinsi sapığa aşık olacağın konusunda da anlaşmamıştık!
We know all you girls got together and drafted us to be your little love dolls, so we just want to know the results.
Bir araya gelip bizleri aşk oyuncaklarınız olarak seçtiğinizi biliyoruz. Sonuçları öğrenmek istedik.
You've been waiting for an opportunity to do rationing on me since the day we met and finally one's come along and you love it, don't you?
Tanıştığımız günden beri bana bir şeyleri pay etmek için fırsat kolluyordun ve sonunda eline fırsat geçti ve sen çok keyif alıyorsun, değil mi?
I most certainly am. In that case, we would love to speak with you and your wife. In that case, we would love to speak with you and your wife.
Bu durumda karınızla da konuşmak isteriz.
And always remember that we love you.
Ve her zaman sizleri sevdiğimizi hatırlayın.
Maybe because she's really in love with me, and we injected you with diabetes to very slowly get you out of the picture.
Belki gerçekten bana aşıktır ve seni yavaşça devreden çıkarmak için sana şeker hastalığı bulaştırmışızdır.
But you will be there anyway because we support each other in all our little causes, and you love me.
- Anne, pazar bana pek uygun değil. Ama yine de geleceksin çünkü küçük amaçlarımız için birbirimize daima destek olmuşuzdur ve sen beni çok seversin.
I thought we were gonna hang out together but obviously your neurotic need for sex is more important than spending time with your only brother who despite everything continues to love you and is, by the way your best hope for a viable kidney transplant.
Pekala, birlikte takılacağız sanmıştım ama görülüyor ki senin anlamsız sekse duyduğun nevrotik ihtiyaç, her şeye rağmen seni sevmeye devam eden ve bu arada seni hayatta tutacak bir böbrek bağışı için tek ümidin olan kardeşinle vakit geçirmekten önemli.
Patty, I love you, but long before we met, I disguised myself as a woman and lied my way onto the LPGA tour.
Patty, seni seviyorum ama seni tanımadan önce, LPGA turnuvasına katılabilmek için kadın kılığına girmiştim.
And we love having you.
- Biz de sizi çok sevdik.
We went to Israel, and they love you there.
İsrail'de sizin için deli oluyorlar, herkes hayranınız.
- Just'cause you're totally gay... and in love with my wife doesn't mean we can't work things out.
- Senin gay olman ve... karıma aşık olman bu sorunları halledemeyeceğiz demek değil ki.
If you and I fell in love, we'd have one hell of a story to tell.
Birbirimize aşık olsaydık, anlatacağımız tek bir hikaye olurdu.
- Okay, and I would love to help you but we don't take men here.
- Size yardım edebilmeyi çok isterim fakat buraya erkekleri almıyoruz.
And we can make you into anything, If we combine... all of us, we can make him fall in love with you
Ve seni her şeye dönüştürebiliriz. Hepimizi birleştirirsek, sana âşık olmasını sağlayabiliriz.
I'll ramble on about how we managed... to survive and, you know, all about how much I love you, and how much...
Boş boş dolanmak hakkında nasıl kurtulacağımı ve idare ettiğimizi... Hayatta kalmayı, biliyorsun hepsi hakında, seni ne kadar çok seviyorum.
I love you, and with Cavendish out of the way... we can finally be together.
Seni seviyorum ve Cavendish artık engel değil... sonunda birlikte olabileceğiz.
You know, the military's not for everyone but we all just still love you, and you didn't fail... -... and don't look at it that way.
Anla işte, ordu herkese göre değil fakat seni hâlâ seviyoruz, başarısızlığa uğramadın bu şekilde düşünme sakın.
I teach you... and you teach me... and, together, we learn to love to learn.
Ben size öğretiyorum siz de bana öğretiyorsunuz. Ve beraber öğrenmeyi sevmeyi öğreniyoruz.
I just think like, you know, if we're gonna be making this series... and we're like... we're playing like we're in love with each other... we should at least, we should get to know each other, right? Don't you think?
Düşündüm ki eğer bu diziyi çekeceksek birbirimize âşık rolü yapacaksak en azından birbirimizi tanımalıyız, değil mi ama?
Not through lack of opportunity, but because I never forgot that I love you and you love me and that we have an appointment with a vicar.
Fırsat çıkmadığından değil, seni sevdiğimi ve senin de beni sevdiğini unutmadığımdan ve papazla randevumuz olduğundan.
If, at the end of the summer, you still wish to proceed, then we will announce your engagement and you can marry with our blessing and our love.
Yaz bitiminde hala düşüncen değişmediyse, o zaman bizde nişanınızı yaparız... ve kendi aramızda evlenirsiniz.
I prayed that one day we would meet again... and you will accept how beautiful you are and let me love you.
Ama sana sormak istediğim bir şey var. Evet. Evet, seninle evlenirim.
Puberty may bring you to understand what we take for mother love is really murderous hatred and a desire for revenge.
Ergenliğe girince belki anlarsın. Anne sevgisi sandığımız şey aslında hunharca bir nefret ve intikam arzusudur.
What we know, fucking Bullock, is if when you two meet, Hearst does ask you to go easy, and you, for love of his type, say "Fuck yourself," no more illumination can come to us, because you will have muddied the fuckin'waters.
Şunu biliyoruz ki, buluştuğunuzda Hearst üzerine gelmemeni isterse sen de ona olan sevginden "Canın cehenneme," dersen hiçbir şeyi çözemeyiz.
Well, why don't you try giving me a little less love and a lot more truth, and we'll see where we land?
Neden daha az sevgi daha fazla gerçekten söz etmiyorsun, sonra da durumumuza bakarız?
Well, if we go to college together, everybody's going to love you, and I'm going to be your nerdy boyfriend.
Eğer üniversiteye beraber gidersek, herkes seni sevecek, ve ben de senin inek erkek arkadaşın olacağım.
For the love of God, the only respite I get from you is when we're making love and I pretend you're someone else.
Tanrı aşkına, sadece sevişirken başka biriymişsin gibi davrandığımda senden kurtulabiliyorum.
Deanne and me and the kids, you know how much we love Florida, right?
Deanne, benim ve çocukların Florida'yı ne kadar çok sevdiğimizi bilirsin, değil mi?
I love you, and I'm going to marry you, and at our wedding, we are having lobster.
Seni seviyorum ve seninle evleneceğim. Ve düğünümüzde ıstakoz yiyeceğiz.
Got a little field trip planned for the boys and, well, we'd love to see you there, coach.
Çocuklar için ufak bir gezi planladım ve seni orada görmek isteriz, koç.
And if you want to stay here with us While you're dealing with whatever it is We would love to have you.
Eğer, halletmen gereken işlerinle uğraşırken bizimle kalmaya devam etmek istersen, sana ev sahipliği yapmaktan büyük mutluluk duyarız.
And we know that, if Dana was here, that she would be very happy to know that you're marrying someone you love.
Dana da burada olsaydı sevdiğinle evlenmene çok mutlu olurdu.
GOOD. HOW ABOUT I MEET YOU BOYS AFTER WORK AND WE- - * MAKE LOVE!
Sizinle işten sonra buluşsam ve sevişsek olur mu?
Now, before you answer, I know this is sudden - really sudden - but I know I love you. And I know we're right for each other.
Şimdi, cevap vermeden önce bunun ani, gerçekten ani olduğunu fakat seni sevdiğimi ve birbirimiz için doğru insanlar olduğumuzu biliyorum.
You know, when you get over this cold, you and I are going to have a long chat, face to face, and I've got a feeling we're going to become the best of friends, and you're going to want to help me, too all the time, and you'll love it.
Bu soğuk algınlığından kurtulunca, sen ve ben uzun uzun konuşacağız... yüz yüze... ve benim en iyi dostlarımdan biri olacakmışsın gibi bir his var içimde. bana sürekli yardım etmek isteyeceksin ve buna bayılacaksın.
You know, and defend the music that we love.
Sevdiğimiz müziği savunuruz.
Oh, actually, while I have you, not that I have you or have ever had you, but we're having our Casino Night tonight and I think everyone would love to see their fearless leader here.
Yani yakalama derken yakalayıp eve atma gibi değil. Bu gece Casino gecemiz var depoda. Ve bana kalırsa burdaki herkes de korkusuz liderlerini görmek isterler.
... and make wild, passionate love to you until we're both totally spent.
Taze ve serin çarşafların üzerinde ikimiz de bitip tükenene kadar tutkuyla sevişiriz.
Look, Tracy, we love you, and we love Erik, but let's get real.
Bak, Tracy, seni seviyoruz, ve Erik'i de seviyoruz, ama gerçekçi olalım.
Yet here we are in Locksley, people that you love very much in trouble, and you have the chance to shoot me but you don't take it.
Ama burada, Locksley'de çok sevdiğin o halkının başı dertte ve beni vurma şansın varken vurmuyorsun.
We discovered a stack of love letters at Nelson's house indicating he was having an affair with your wife and that you had threatened to kill him.
Nelson'un evinde karınla ilişki yaşadığını belirten bir yığın aşk mektubu bulduk. Ve sen de onu öldürmekle tehdit etmişsin.
But I do love you. And you know there is something very important that we need to do as soon as possible.
- Ama seni hala seviyorum... ama sen de biliyorsun ki olabildiğince kısa bir sürede yapmamız gereken....... çok önemli bir şey var.
And we would love- - Yeah, I wasn't really talking to you, honey.
Aslında seninle konuşmuyordum tatlım.
and welcome back 16
and welcome 74
and well done 16
and we're off 44
and we 335
and we're running out of time 21
and we're back 55
and well 178
and we're done 73
and we'll talk 51
and welcome 74
and well done 16
and we're off 44
and we 335
and we're running out of time 21
and we're back 55
and well 178
and we're done 73
and we'll talk 51