And when that day comes traduction Turc
93 traduction parallèle
And when that day comes when you have to choose, will you sign the oath?
Peki seçim günü geldiğinde, andı imzalayacak mısın?
And when that day comes, when you've got rid of the evil ;
peki o gün gelip...
And when that day comes, I'll be there to push the button.
O gün geldiğinde, düğmeye basan ben olacağım.
One day the Klingon Empire will fall before the Jem'Hadar and when that day comes and piles of Klingons lie dead at my feet I will think of you, standing here impotent and weak, and I will laugh. All right!
Bir gün Klingon İmparatorluğu Jem'Hadar önünde dize gelecek ve o gün geldiğinde Klingon ölüleri ayaklarımın altında uzanırken burada aciz ve zayıf olarak dikildiğini hatırlayıp güleceğim.
And when that day comes, God help us.
Ve o gün geldiğinde Tanrı yardımcımız olsun.
And when that day comes, I suggest you watch your back, cos I'll be chewing'on it.
Ve O gün geldiğinde, sırtını kollamanı öneririm, çünkü, seni çiğniyor olacağım.
And when that day comes for you, Sedgewick,... you will be confronted with a life... lived without virtue,... without principle,... and for that I pity you.
ve bu gün senin için geldiginde, Sedgewick, yasam ile yüzlesiceksin... faziletsiz yasayacak, prensipsiz, ve bunun için sana aciyorum.
And when that day comes, I promise you, it will be unmistakable.
O gün geldiğinde inan bana her şey çok açık olacak.
and when that day comes... i'll know paradise.
Ve o gün geldiğinde... cennetin nasıl bir şey olduğunu anlayacağım.
And when that day comes well, that's when we'll honor them.
Ve o gün geldiğinde işte o zaman onları onurlandıracağız.
And when that day comes, just have one glass of champagne and then you drink water for the rest of the night because there's nothing tackier than a drunken bride.
ve o gün geldiğinde, sadece bir bardak şampanya al, ve gecenin geri kalanında su iç. Çünkü sarhoş bir gelinden daha berbat bir şey yoktur.
And when that day comes, I, I hope you choose us.
Ve o gün geldiği zaman umarım bizi seçersin.
And when that day comes, If you don't like who you are, you're done.
Ve o gün geldiğinde eğer kendinden hoşnut değilsen, işin bitmiş demektir.
And when that day comes, we have to be ready.
O gün geldiğinde, her şeye hazırlıklı olacağız.
And when that day comes, he's gonna know... who stuck with him and who ran.
O gün geldiğinde de kimin yanında kalıp kimin kaçtığını bilecek.
And when that day comes, he will bring them back in peace and purity will reign on the earth.
Ve o gün gelince onları getirip barış ve saflığı yeryüzüne dağıtacağız
And when that day comes, potential buyers who don't care about you like I do will know that you're desperate.
O gün geldiğinde sizi benim gibi düşünmeyen alıcılar çaresiz olduğunuzu bilecekler.
All I can do is hope that one day she'll understand and when that day comes it's not too late.
Ama umarım ki ; ona vardığım gün geç kalmamışımdır.
And when that day comes when you start trying to be my hero collaborator so hard that I have to slap you to shut up - And it will come despite your pitiable, misguided, Irish omerta.
O gün geldiğinde kahraman işbirlikçim olmak için ağlanıp dururken susman için sana tokadı basacağım. Evet, o gün gelecek. Acınası, aptalca İrlandalı sessizlik yeminine rağmen.
And if I am dead when that day comes?
Ya o gün geldiğinde ölmüş olursam?
Well, when that day comes, we'll move in together and keep cats.
Eh, o gün geldiğinde,... aynı eve çıkar, birer de kedi besleriz.
And, then when that day comes...
Gideceğin gün, yani bazı şeyleri...
And when that man walks in at the end of the day... and he comes to see how you done... you ain't gonna look in his eyes.
İş sonu patron akşama doğru patron geldiğinde ve senin işi nasıl yatığına baktığında Onun gözlerinin içine bakmayacaksın.
45 years trying to succeed in a job that I hate and when the happiest day of my life comes, the wedding of my only daughter, a group of knuckleheads shows up and kills all of my guests.
Nefret ettiğim bir işte başarılı olmak için 45 sene uğraşayım sonra hayatımın en mutlu gününde biricik kızımın düğününde bir avuç dangalak ortaya çıkıp bütün konuklarımı öldürsün.
And I'm here to tell you that when our day comes, we won't forget who was with us, and who wasn't.
Bizim günümüz geldiğinde kim bizden yanaydı, kim değildi unutmayacağız.
Because when that day comes I want the prick... and so will you.
Ve sen de öyle. Bundan eminim.
The day comes when they can build a robot to do what we do and make it work, then that's exactly what they'll do, precisely.
Bizim yaptığımızı yapabilen... bir robot icat ettikleri gün, yapacakları şey tam olarak bu olacak işte, kesinlikle.
When that day comes I'll be long gone and so should you!
O gün geldiğin de ben çoktan gitmiş olacağım sen de böyle yapmalısın!
You'll prove I can trust you when the day comes that you have to kill me and you do.
Hayır. Beni öldürmek zorunda kalacağın gün, sana güvenebileceğimi ispatlayacaksın ve beni öldüreceksin.
I could stop thinking like that if you'd just promise me one thing that if the day ever comes and it may come much sooner than either of us thinks but if that day comes when you do feel I'm holding you back just promise me that you'd cut me loose, yeah?
Bana bir konuda söz verirsen böyle düşünmeyi bırakabilirim. Eğer bir gün gelir de, ki bu ikimizin de tahmin ettiğinden daha yakın bir tarihte olabilir, o gün gelir de sana yük olmaya başlarsam, beni bırakacağına söz ver?
Stick to it, no matter the squalls... and when the time comes you get the chance... to really test the cut of your sails... and show what you're made of, well, I hope I'm there... catching some of the light coming off ya that day.
Ne olursa olsun rotandan sapma. Doğru zaman geldiğinde, yelkenlerinin gücünü ve gerçek kişiliğini göstermek için fırsat çıkacak. O gün geldiğinde yeteneklerinden yararlanmak için umarım ben de yanında olurum.
Each day we lose a little bit more of our separate sovereign ability to determine our own futures and each day the world comes just a little bit closer to that terrible moment when the beating of a butterfly's wings unleashes a hurricane God himself cannot stop.
Gün geçtikçe kendi geleceğimizi belirlemekte ki, öz irademizi yitirmekteyiz. Gün ve gün dünya o korkunç ana yaklaşmakta. Bir kelebeğin kanat çırpışlarının bir kasırgaya dönüşeceği ve Tanrı'nın bile durduramayacağı ana.
When that day comes... you will know that I am in my Father, and that you are in me, just as I am in you.
O gün geldiğinde... benim babamın içinde olduğumu, ve sizin, benim içinizde olduğum gibi içimde olduğunuzu bileceksiniz.
And, who knows, when it comes down to election day, It may be those few extra votes That tip things in your favour.
Kim bilir, seçim günü geldiğinde onlardan gelecek birkaç oy sizin lehinize olabilir.
And when the day comes that I see you again, I will beg for your forgiveness.
Seni tekrar göreceğim gün geldiğinde beni bağışlaman için yalvaracağım.
And when that day finally comes, I'll learn how to be a good dad.
Ve o gün geldiğinde, iyi bir baba olmayı öğreneceğim.
When that day comes. And some federal cops puts a block to your head'cause he doesn't like your jokes. Think about us.
Ve o gün gelip federal polisin teki sırf esprilerinden hoşlanmadığı için kafana bir Glock dayadığında bizi düşün.
You know, Thomas, there comes a day when you say there are... some things that you want to do in life... and you'll never do them unless you take a risk.
Thomas, hayatında yapmak istediğin... fakat bir gün risk almazsan... asla gerçekleştiremeyeceğin şeyler vardır.
And when it comes back to me, and believe me, it fucking does, that madness... I mean, when I hear the roar of the stadium on match day, the lads calling me to get pissed out of me fucking tree...
Ve aklıma geldiğinde, inanki hâlâ geliyor, bu delilik maç günü stadyumun uğultusunu duyduğumda kalabalık âdeta inimden çıkmam için beni çağırıyor.
It's like, you know, when that day comes - You've been hitting a brick wall with some kid that's just not getting it. And you've seen this faint light, but he's just not getting it.
Hani o gün gelir çatar öğrettiğinizi bir türlü anlamayan bir öğrenciye rastlarsınız ve zeki olduğunu bilirsiniz, ama bir türlü anlayamıyordur, deniyor...
You have served our order faithfully and I want to make sure that you receive your rightful reward when the day comes.
Görevini sadakatle yerine getirdin ve şundan emin olabilirsin ki gün geldiğinde hakkın olanı fazlasıyla alacaksın.
When that day comes, if you're not good enough, if all you can tell him is to keep your head down and don't cause any trouble, then there's no hope for any of us, is there?
O gün geldiğinde, yeterince iyi olmazsan, eğer ona söyleyebileceğin şeyler "kafanı kuma göm ve belaya bulaşma" olursa bizim için hiç umut kalır mı?
When that day comes, you and I will each serve our own sides
O gün geldiğinde sen ve ben kendi taraflarımıza hizmet edeceğiz.
When the day comes that you do need me, and it will come, I'll be there for you.
Bana ihtiyacın olduğu günler geldiğinde ki gelicek, ben senin için orada olacağım.
And yet, no matter how hard we try, invariably the day comes when our child does something that surprises us...
Ne kadar çok çaba sarf etsek de çocuğumuzun bizi şaşırtacağı gün gelir.
When that day comes, you're gonna want to look beautiful, and then you'll wear a dress.
O gün geldiğinde çok güzel olmayı isteyeceksin ve elbiseyi giyeceksin.
When that day comes, you contact me through Lenny and we have another conversation.
Günü geldiğinde benimle Lenny üzerinden bağlantı kur o zaman bir görüşme daha yaparız.
When that day comes you'll feel a certainty, and you'll grow when the certainty is unshakable.
O gün geldiğinde Siz bazı işaretler hissedeceksiniz ve siz bu işaretlerin ne kadar sağlam olduğunu o zaman ne kadar büyüdüğünü göreceksiniz.
Like every blossom fades and every youth gives way to old age, every phase of life blossoms, every wisdom blossoms and every virtue in its time... one day will hold its hand over my fading soul, when the time comes. ... that she was a free soul, a free spirit and a free human.
... o zaman özgür bir ruh olacak, özgür bir ruh ve özgür bir insan.
By day, I know I am yours, but when night comes, I am alone and always have been and always will be wild, so it is only the sun that returns the wonderful feeling of being pet again.
Gündüz, sizin olduğumu biliyorum ama gece olduğunda, yalnızım ve hep yalnızdım ve her zaman vahşi olacağım bu yüzden sadece güneş tekrar evcil bir hayvan olmanın o harika duygusunu geri getirir.
And we both know, when that day comes, you will take more.
Ve ikimiz de biliyoruz ki, o gün geldiğinde fazlasını alacaksın.