And you're mine traduction Turc
355 traduction parallèle
That way, I can show everyone in this world that you're mine, and you belong to me.
Tüm Pasifik'e benim olduğunu göstermenin yolu bu.
When you're all mine to love and keep... I shall be patient as the earth with you.
Tamamen benim olduğunda... sana öyle güzel bakacağım ki.
Or shall I tell the grand duchess that you're a notorious heartbreaker... and have broken every woman's heart in this court, including mine?
Yoksa grand düşese, senin kötü şöhretli bir kalp kırıcı olduğunu ve benimki dahil bu saraydaki tüm kadınların kalbini kırdığını söylememi mi istersin?
You're mine, and I'm hanging on to you.
Benimsin ve seni bırakmıyorum.
You're mine and you belong to me.
Sen benimsin ve bana aitsin.
You're wasting your time and mine.
Hem kendinin, hem benim vaktimi boşa harcıyorsun.
I shall have to insist you all stop and watch mine, now that we're all so open and above with each other.
Durup benimkini izlemeniz için size ısrar etmeliyim şimdi birbirimize karşı daha samimi ve daha yakınız.
You're too good a friend of Myra's, and I hope eventually mine.
Myra'nın çok iyi bir arkadaşısın.
But if you take all your little fears and put them together, they're more dangerous than mine.
Fakat bütün ufak korkularınızı toplar bir araya getirirseniz, Onlar benimkinden daha tehlikeli.
Rhoda, you're mine... and I carried you... and I can't let them hurt you.
Rhoda, sen benimsin dokuz ay karnımda taşıdım ve incitmelerine izin vermeyeceğim.
Remember, my sweet, that you must be wife to the next Pharaoh, that you're going to be mine, all mine, like my dog or my horse or my falcon. Only I will love you more, and trust you less.
Unutma tatlım, sen gelecek firavunun eşi olmak zorundasın, yani benim olacaksın, tümüyle köpeğim ve şahinim gibi, seni daha çok seveceğim ama daha az güveneceğim.
So say you're mine and my darling, possess me. "
Bana ait olduğunu söyle benim de sana ait olmama izin ver. "
It's like you married an alcoholic, isn't it? Only, instead of bottles in the chandelier, it's rabbits'feet and four-leaf clovers in my pockets, in the car... and... and you're all mine.
seninle evleneceğim için sarhoş gibiyim bu yaptıklarım yerine olumlu düşünüp, bir tavşan ayağı ve dört yapraklı bir yonca bulundurmalıyım, cebimde, arabada... ve..
You're mine and I'm yours.
Sen benim Jim'imsin, ben de senin Catherine'in.
So you and the kids must move in with me and pretend you're mine.
Sizler yanıma taşınıp benim çocuklarım gibi davranacaksınız.
You're better off without it, and I'm better off without mine.
Onsuz hayatın çok daha iyi. Benimki de öyle.
What? You already made up your mind and you're trying to change mine by getting me onto that bed.
- Sen çoktan kararını vermişsin, ve yatağa atarak benim de fikrimi değiştirmeye çalışıyorsun.
Now I've got you, and the minute you're all melted the hat will be mine! [Evil laughter]
İşte, yakaladım seni ve sen erir erimez şapka benim olacak!
Our job of mine and the boys is to see that you get some civilization so that when you leave here you're gonna think twice before you perform anti-social acts.
İşimiz maden ve sizler burada biraz medeniyet göreceksiniz. Yani buradan ayrıldığınızda suç işlemeden önce iki kez düşüneceksiniz.
You're half as good as our master! And about 70 or 80 percent of mine!
Fena değil, en az ustanın yarısı kadar iyisin!
You're beautiful and you're mine
Güzelsin Ve benimsin
And I'm gonna cut your ear so everybody will know you're mine.
Senin benim olduğunu herkes bilsin diye kulağını keseceğim.
And you're mine too.
Sen de bana aitsin.
So we're gonna have a great show for you tonight, and matter of fact, right now I'd like you to meet another friend of mine.
Bu gece sizler için harika bir şov yapacağız. Aslında şimdi size başka bir arkadaşımı sunmak istiyorum.
Now, Proteus, I know you're right but you must understand the limits of your power. And mine.
Proteus haklı olduğunu biliyorum ama gücünün sınırlarını anlamalısın.
It must not have been so interesting to sit across from your elderly housekeepers and look up their dresses like you're looking up mine right now.
Yaşlı hizmetçilerin karşısında oturup giydiklerini süzmek şu an beni süzdüğün kadar eğlenceli olmasa gerek.
Why don't you go by and tell her you're a friend of mine?
Neden oraya gidip arkadaşım olduğunu söylemiyorsun?
- Mr Thornton, you're wasting your time and mine.
Bay Thornton hem kendi hem de benim zamanı mı boşa harçıyorsunuz.
And let me know you're mine
# Ve benim olduğunu bilmemi sağla #
- And you're mine.
- Sen de benim.
I appreciate what you're saying, Dr. Wrightwood, but there's a big difference between your story and mine.
Düşünceniz için teşekkürler, Dr. Wrightwood, ama sizin öykünüzle benimki arasında büyük fark var.
But we're all together, and you're mine for a night.
Ama işte yine birlikteyiz. Bu gecelik benimsiniz.
Love is a secret, and you're mine.
Aşk bir gizemdir ve sen benim gizemimsin.
- Now I'm yours... and you're mine.
- Artık seninim ve sen de benim.
And you're all mine in buttons and bows
# Düğmeler, fiyonklar... Benimsiniz şimdi #
And you're all mine
# Olsun benim hepsi #
Yep, one more payment and you're all mine.
Evet. Bir ödeme sonra tamamen benim olacaksın.
The Grail is mine, and you're going to get it for me.
Kadeh benim ve onu benim için sen alacaksın.
You're mine and I will not let you go.
Sen benimsin ve gitmene izin vermeyeceğim.
You're friends of mine from Pontefract... and you're thieves.
Unutmayın, Pontefract'dan arkadaşlarımsınız ve hırsızsınız.
And it's like, you know, they're spiking volleyballs, jet-skiing, girls in bikinis and I'm standing there, "Maybe I'm putting too much ice in mine."
Bilirsiniz işte voleybol oynayanlar, jet-skii kullananlar, bikinili kızlar bense burada dikiliyorum, "Belki de ben biraz fazla buz koyuyorum"
I care about mine and you're one of my problems.
Kendi sorunlarım bana yeter.
So, Mr. Orange... you're telling me that this good friend of mine... who did four years for my father... who, in four years, never made a deal, no matter what they offered him... you're telling me that now that he's free... and we're making good on our commitment to him... he's just gonna decide, out of the fucking blue... to rip us off?
Ve sen, Mr. Orange... kalkmış arkadaşım olan bu adam hakkında... babam için dört sene hapiste kalmış... dört sene boyunca önerdikleri hiçbir pazarlığa girmemiş... bu adam hakkında, tam şimdi serbest olduğunda... ve biz ona hakkını ödeyebildiğimiz bir zamanda... bize kazık atmaya ve yeryüzünden silmeye karar... verdiğini mi söylüyorsun?
- And now you're mine. ♪ - Bye.
- Hoşça kal.
And now you're mine.
Ve artık benimsiniz
♪ And now you're mine. ♪
Ve şimdi benimsin
- And now you're mine. ♪
- VE artık benimsiniz
♪ And now you're mine. ♪
And now you're mine
Because you're mine and I love you.
Çünkü benimsin ve seni seviyorum.
We'll be in Nassau by morning, and the next three days you're mine.
Sabaha Nassau'da olacağız ve üç gün boyunca benim olacaksın.
Quark, you're wasting your time and mine.
Quark, sen hem benim hem de kendi zamanını boşa harcıyorsun.
and you're welcome 67
and you're next 17
and you're here 49
and you're right 279
and you're wrong 34
and you're like 53
and you're not 153
and you're safe 20
and you're sure 21
and you're thinking 17
and you're next 17
and you're here 49
and you're right 279
and you're wrong 34
and you're like 53
and you're not 153
and you're safe 20
and you're sure 21
and you're thinking 17