And you know this how traduction Turc
1,115 traduction parallèle
- And you know this how? - Told me so this morning.
- Sen nereden biliyorsun?
And you know this how?
- Nereden biliyorsun?
And you know this how?
Ve bunu nasıl biliyorsun?
And you know this how, Miss Three-Inch Heels?
Peki, bunu nereden biliyorsun, Bayan Yedi Santim Topuklar?
- And you know this how?
- Bunları nasıl biliyorsun?
And I'm starting to wonder what this is about and how much you know about it.
Bu konuda neler bildiğinizi ve amacınızı merak etmeye başladım.
How do I know this is you, Gale, and not the killer?
Senin katil değil de Gale olduğunu nereden bileyim?
Mr Whittaker... I know how deeply attached you are to this child... and that you've been an exemplary parent.
Bay Whittaker, bu çocuğa nasıl kalpten bağlı olduğunuzu biliyorum.
You're my friend, and I wanna know how this works for you.
Sen benim arkadaşımsın ve ben bu işlerin nasıl olduğunu bilmek istiyorum.
You know how much I care about her, and you could have guessed it would end up this way.
Onu ne kadar önemsediğimi biliyorsun. Bu şekilde biteceğini tahmin edebilirdin.
I don't know how to tell you this, but Del and I go way back.
Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama Del ile benim geçmişimiz vardır.
- Uh-huh. - I know how much you want this, Betty and you are gifted and extremely determined.
- Bunu ne kadar çok istediğini biliyorum Betty ve sen yeteneklisin ve inanılmaz kararlısın.
I don't know how to explain it to you any better than that, but... you cannot go on this way because you don't know anything about it... and you don't kow what you're doing!
Sana daha iyi nasıl anlatabilirim bilmiyorum, ama... bu şekilde devam edemezsin çünkü hiçbir şey bilmiyorsun... ve ne yaptığının farkında değilsin.
And how did you know this, monsieur?
Nasıl mi biliyordunuz, bayım?
One more joke like that and I am really gonna know how hard this is for you.
Bunun gibi bir espri yaparsan senin için ne kadar zor olduğunu öğreneceğim.
You know how this system works, Jo. Convicts, mental defectives and people under the age of 1 8 are denied the chance to participate in decisions that affect their everyday lives.
Suçlulara, akli dengesi bozuk olanlara ve 18 yaşın altındakilere, günlük yaşamlarını etkileyecek kararlara katılma şansı tanınmaz.
And when she argues, it comes from this really beautiful, pure place so how can you fight against that, you know?
Ve haklılığını kanıtlarken güzel temiz bir şeylere geliyoruz.
You see, I've been torturing myself trying to figure out how this all happened so quickly, and now I know.
- Bu iş nasıl oldu diye kendimi yiyordum. Ama şimdi anladım.
no I did, I just wanted this stuff and I know how you feel about Pottery Barn.
Ora hakkında ne hissettiğini biliyorum.
[Footsteps Approaching] You've got until this guy gets to the door, then I'm using his hand... and you know how I'm gonna get it.
O adam kapıyı geçene kadar zamanın var, o zaman o eli kullanacağım..
And we saw with this couple, you know, that there were really certain characteristic facial expressions both of them had that reveal, you know, how they are really feeling about their marriage at the moment
- Hayır bu ikimizin sorunu. Bu çiftte gördüğümüz şey ikisinin de bazı karakteristik yüz ifadelerini kullandıkları oldu. Bu, evlilikleri hakkında o anda ne düşündükleriyle ilgiliydi.
When my father started this place... you know how many guys like you and your father... tried to break off a piece?
Babam bu şirketi ilk kurduğunda sen ve baban gibi kaç kişinin bir pay koparmaya çalıştığını biliyor musun?
We ever get in this war and somethin'happens to me, I can't tell you how good it makes me feel to know that someone as sweet as you will be there to nurse me back to health.
Bu savaşa katılırsak ve bana bir şey olursa senin gibi tatlı birinin beni iyileştireceğini bilmek içimi rahatlatıyor.
As you know, this meeting today... is so that your stepdad can see... what kind of progress you've been making... and see how close you are to actually going home.
Bildiğiniz gibi, bu görüşme günü... üvey babanın, senin ne kadar yol... katettiğini görebildiği... ve gerçekten eve gitmeye ne kadar yaklaştığını anladığı gündür.
First of all, I don't know how good your names are... and second, there's not much you can do about stopping this bile.
Birincisi, isimlerinizin ne kadar lekesiz olduğundan emin değilim. İkincisi, bu aksiliği durdurmak için yapabileceğiniz fazla bir şey yok.
Your presence here, forever eternal, definitely seals our belonging to this country... for me, Na ; ima, Djamila, and the little Salim whom you'll never know... and who will grow up to know how full of courage his big brother's heart was.
Huzurun sonsuzluğuna kavuştun Benim için, Naima, Djamila asla tanıyamayacağın senin ne kadar cesur olduğunu bilerek büyüyecek küçük Salim için sonsuza kadar kalbimizde olacaksın.
You know, no matter how many times this happens- - And I lied, it happens a lot. - -it still feels like getting dumped by your first girlfriend.
Ne kadar çok başıma gelmiş olsa da, bu arada, evet yalan söyledim, çok sık başıma geliyor, dersini bıraktıklarında ilk sevgilin tarafından terkedilmiş gibi hissediyorsun.
And I know how much you've looked forward to this weekend, but until I sort this out, I may need a little more time before I'm...
Bu hafta sonunu nasıl beklediğini de biliyorum. Ama bu konuyu çözmediğim sürece beklememiz daha iyi olur diye düşünüyorum.
You know how this game is played, and the kind of people who play it.
Bu oyunun nasıl oynandığını biliyorsun, ve bunu oynayan insanların ne çeşit olduğunu da.
Once you've cured Cassandra of her illness, you'll be free to go. - And how do I know you will honour this?
- Peki bu sözünüze nasıl güvenebilirim?
- And how do I know you will honour this? - You have only my word.
- Sadece benim sözüme sahipsin.
You know, it gives you this great energy going in, and then you ask her how she's doing.
- Ve ona, ona nasıl olduğunu sorarsın. - Evet. - Sonra...
And the next question is... where do I learn how to do this tango? At least the beginning, the whole, you know... so I can take it back to New York with me.
- Esas sorum şu bu tangoyu nasıl yapıyorsunuz?
But I know how good you are, and I know how much this means to you.
Ama ne kadar iyi olduğunu ve bunun senin için çok şey...
No? You don't know how your man Dr Lee came all the way to the NY to sit in my living room and tell my mom how much this band needs me?
Dr Lee'nin New York'a gelip annemin oturma odasında oturduğunu ve... bandonun bana ne kadar ihtiyacı olduğunu söylediğini bilmiyor musun?
You spend the whole week figuring out how to defraud foreign governments, or whatever you do. And then you get out of there and you go out to this strange world outside your office called reality and you don't know how to behave.
Bütün bir hafta yabancı devletleri nasıl dolandıracağını düşünüyor ve ofisinin dışındaki gerçek denilen o tuhaf dünyaya çıktığın zaman nasıl davranman gerektiğini bilmiyorsun.
He was always takin'them and showing them the gear... and saying, you know, "Here's how you use it. Like this, not like that."
"Bunu şöyle kullanmalısın böyle yapmalısın" gibi...
Come on, I know you're nervous, and you just met this dog, but this is how you guys do it in your world.
Sinirlisin biliyorum, bu köpekle de yeni tanıştın ama sizin dünyanızda böyle. Tanışıyorsun, yapıyorsun.
The fish humans were surprised and scared of the bird humans grand wings, but said this to the bird humans... "You may be able to fly, but you do not know how deep the ocean is."
Kuşadamın büyük kanatlarından korkan ve hayranlık duyan balıkadam "Uçuyor olabilirsin ama okyanusun ne kadar derin olduğunu bilmiyorsun."
Listen, I meant to ask you this, I have to hand in this special, and you know how I like you to watch it.
Dinle, sana bunu sormak istiyordum gösteriyi sana vermek istiyorum ve ne kadar çok seyretmeni istediğimi biliyorsun.
I know that it must terrify you to be on academic probation and it terrifies you because you don't know how you got to this point.
Sınamalı öğrenci olmanın ödünü patlattığına eminim. Bu seni korkutuyor çünkü bu noktaya nasıl geldiğini bilmiyorsun.
Um, I don't know how much Noel has told you, uh, about me, but I'm, um, sort of searching for a career path and we were talking, and I thought this sounded interesting.
Noel'un benden ne kadar bahsettiğini bilmiyorum ama kariyer yapacak bir alan arıyorum ve konuşuyorduk ve bu alan ilginç geldi.
Do you know how many weddings we're invited to this season? And anniversary parties?
Nu yıl kaç düğüne, kaç yıl dönümüne davetli olduğumuzu biliyor musun?
Look, I just want you to know that I haven't been in this relationship 100 %, and it's because of how great you are and how much that scares me.
Dinle, bu ilişkiye kendimi % 100 vermediğimi biliyorum, çünkü, harika birisin ve bu beni korkutuyor.
I know this is kind of sudden, and you're not sure how you feel about us -
Bunun çok ani olduğunu biliyorum, ve sen bunun hakkında ne hissedeceğini bilemiyorsun...
All right, what is this? How do you know my father and how did you get my number?
Babamı nereden tanıyorsun ve çağrı numaramı nasıl buldun?
Knew how to cross her legs with the skirt just so, kicking the heel like this and talking all kinds of shit you know. And she just accepted me.
Sonra bir şeylerin varlığını fark ettim.
"how could this go on in this home for so long and not be, you know, come out?"
Bir evde bunca şey çok uzun süredir yaşanırken nasıl olur da bundan kimsenin haberi olmaz?
- Mm-hmm. Gotta have your clientele, man, you gotta know how to move it, you gotta be smart about it. And besides, you can't do this shit by yourself.
Hazır müşterilerin olacak, işleri nasıl yürüteceğini bileceksin akıllıca davranacaksın, dahası bunu tek başına yapamazsın, oğlum.
When you milk the cow if the cow has bad mastitis, some of the and I don't know how to say this in a, you know, I hope people aren't watching at dinnertime, but the pus from the infection of the udders ends up in the milk.
İneği sağdığınızda eğer inekte mastitis sorunu varsa bir kısmı ve yani bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum umarım yemek sırasında izlemiyorsunuzdur ancak meme iltahabındaki irinin bir kısmı süte karışır.
Look, I know how difficult this must be for you and I'm sorry.
Bunun sizin için ne kadar zor olduğunu biliyorum, üzgünüm.