Apt traduction Turc
697 traduction parallèle
Here's where Im apt to earn my fare back to Seattie.
Seattle'a dönecek parayı kazanmam lazım.
.that if a woman is asked to do something, she's more apt to obey than when she's commanded.
eğer bir hanımefendi bir şey rica ederse, that if a woman is asked to do something, emretmekten öteye itaat etmeye daha yatkındır.
As long as the trails are open, some prospector is apt to discover this creek.
Yollar açılır açılmaz, burası altın arayıcılarının akınına uğrar.
Oh, but here I am wasting time and... and dear George apt to pop in on us any moment.
Burada vakit kaybediyorum. Üstelik sevgili George her an burada olabilir.
Susan, where's he apt to go?
Susan, nereye gitmiş olabilir?
- George is apt to go anywhere.
- Her yere gitmiş olabilir.
Remember, though, that if you stay here, you're very apt to stay here.
Unutmayın ; burada kalacaksanız, sonuçlarına hazırlıklı olmalısınız.
There's apt to be a fracas here.
Olay çıkabilir.
It's apt to be that way for quite a while yet.
Şimdilik bir süre koruyacakmışız gibi görünüyor.
Trouble is, when men start takin the law into their own hands... they're just as apt, in all the confusion and fun... to start hangin'somebody who's not a murderer... as somebody who is.
Sorun şu ki, insanlar kendileri kanun uygulamaya başlarsa sanki normalmiş gibi, kargaşanın ve eğlencenin verdiği hazla katil olmayan birini de sanki katilmiş gibi asmaya başlayacak.
Tracy sets exceptionally high standards for herself, that's all and other people aren't always quite apt to live up to them.
Tracy kendisi için oldukça yüksek standartlar belirlemiş, o kadar ve başkaları bu standartlara her zaman ayak uyduramazlar.
They're apt to give instructions to me.
Daha çok onlar bana veriyor.
Mr. Harden, I suppose a body that's just been hanged is apt to be a bit hungry.
Bay Harden, sanırım henüz asılan bir beden acıkmıştır.
Mr. Bernstein is apt to pay a visit to the nursery now and then.
Bay Bernstein arada bir çocuğun odasını ziyaret edebilir.
They're apt to be slightly narrow-minded, these righteous people.
Bu erdemli insanlar, biraz dar kafalı olurlar.
Anybody's apt to trip.
Herkes düşebilir.
You can't tell what kind of a heel is apt to be behind the wheel.
Direksiyonun ardında nasıl bir herifin olacağını bilemezsin.
- You're so simple, you're apt to get into trouble. - Why do you think I'm here?
- O kadar safsın ki, başını belaya sokacaksın.
You know Martin's apt to do anything.
Martin'den her şey beklenir.
In a concentration camp, one is apt to lose a little weight.
Bir toplama kampında, insan biraz zayıflayabilir.
Hard things are apt to get broken.
Sert şeyler parçalanma eğilimindedir.
The conductor's apt to get a little irritated.
Kondüktör hemen sinirleniveriyor.
You apt to do some damage.
Bir yerler zarar görecek gibi.
Only when people are lonely... they're rather apt to marry the first woman who comes along.
İnsanlar yalnız kalınca... karşılarına ilk çıkan kadınla evlenirler de ondan.
A man who rises from his chair and digs his heels sternly into the carpet is violently opposed to something, and the Admiral being quite distressed by the criticisms of the Press would be most apt to resent my intrusion.
Sandalyesinden hiddetle kalkan ve topuklarıyla halıda izler bırakan biri bir şeylere şiddetle karşı çıkıyordur ve Amiral'in canı, basının eleştirileri yüzünden de bir hayli sıkılmış tabi benim fuzuli ziyaretime de bir hayli içerlemiş.
Apt to get you in a lotta trouble.
Basiniza daha fazla bela açar.
Well, they're apt to mob me first and ask questions afterward.
Önce saldırıp sonra soru sormak isteyebilirler.
Unless you've missed out on it, you're apt to underestimate how important it is.
Bunlardan mahrum değilsen, önemini küçümseyebiliyorsun.
She's apt to slap you back.
Tokat atar sonra.
- To a doctor of Rudd's generation... it was apt to mean murder.
Ama bunun anlamı... Rudd'un kuşağından bir doktor için bu cinayet demek.
There's apt to be bitterness. Things get damaged.
Aksilik çıkabilir, eşyalar hasar görür, bazen isteyerek.
I'm relieved to hear that he mentioned me - he's apt to disregard minor details.
- Elbette. Bana bahsetmesi içime su serpti. Küçük detayları çok önemsemez.
For Don Ignacio it seemed the most apt.
Don Ignacio'ya göre son derece uygun görünmüş.
It means happy in effect, fitting, apt.
Uygunluk, yatkınlık ve etki açısından mutlu demektir.
You walk around on it, you're apt to get conked on the head by a loose brick.
Ortalıkta dolaşırken, gevşemiş bir tuğlanın kafana düşmesi an meselesi.
One shot tonight is apt to start the whole herd a-running.
Birinin ateş etmesi bütün sürünün kaçışmasına yeter.
- He's apt to be a little too square.
- Kafasında belli kalıplar vardır.
- They're apt to shoot somebody they don't mean to.
- Onlar bir nedeni olmadan birini vurabilirler.
If you don't, one of you's apt to get hurt.
Yoksa birinizin canı yanacak.
Any minute, he's apt to crack open at the seams.
Her an tamamen aklını yitirebilir.
In his current state he's apt to leave them anywhere.
Bu haliyle onları bir yerlerde unutabilir.
I suppose we're apt to wind up at a policeman's benefit, but I'll have to.
Sanırım bu iş polis balosu ile sonlanacak ama yine de sormak zorundayım.
And what did I do?
Peki ben n'aptım?
Besides, it were a mock apt to be rendered for some one to say,
Hem biri çıkıp kötü bir şaka yapmaya da kalkabilir.
Live a thousand years, I shall not find myself so apt to die.
Bin yıl yaşasam daha rahat yürekle katlanamam ölmeye.
- You're just as apt to be there before me.
- Benden önce orada olacak kadar yeteneklisin.
I suppose music is apt to sound dreary when a government official of 52 marries a girl who is only just 18.
Müziğin sesi biraz kasvetli.. devlet memuru 52, evlendiği kız 18 yaşında.
We're apt to be in war any minute.
Her an savaşa girebiliriz.
Apt to get wild otherwise.
Aksi takdirde çok vahşidirler.
A Comanche on foot is more apt to be willin'to listen.
Atı olmayan bir Komançi laf dinlemeye daha gönüllü olur.
He's apt to become violent.
O'nda saldırgan olma eğilimi var.