Arafat traduction Turc

The day of the great pilgrimage in the year ten of the Hegira, The Prophet went to the Arafat mount, and invited the people to listen to the sermon of the pilgrimage of farewell.

Hicret'in onuncu yılındaki hac zamanında,... peygamber Arafat dağına gitti,... ve insanları veda hutbesine davet etti.

Yasser Arafat is gonna come out, spend a weekend with the kids, just rap with them.

Yaser Arafat gelip çocuklarla bir hafta geçirip, onlarla rap söyleyecek.

I woke up one morning, I looked like Arafat.

Bir sabah kalktığımda Arafat'a dönmüştüm.

Rumour has it Arafat buys his there.

Bir söylentiye göre Arafat da oradan giyiniyormuş.

They said I was better lookin than Yasser Arafat.

Bana Yaser Arafat'tan daha yakışıklı olduğumu söylediler.

Arafat.

- Arafat.

Yasser fucking Arafat, huh?

Yasser rafat gibi degil mi?

Join Jay on'The Tonight Show'with guests Yasser Arafat and Kate Moss.

Jay'la'Gecenin Şovu'nu kaçırmayın. Konukları, Yaser Arafat ve Kate Moss.

You know, she just got back from interviewing Arafat.

Biliyor musun, o Arafat ile söyleşi yapmıştı.

Told him he was soft in the Arafat interview.

Ona Arafat ropörtajında çok uysal olduğunu söyledim

I mean, look at Arafat.

Arafat'a baksana.

I prayed on Mount Arafat.

Arafat dağında dua ettim.

At the culmination of the Hajj, on the Plain of Arafat on a small hill called the Mount of Mercy, Muhammad gave his final sermon.

Haccın bitiminde Arafat'ta Rahmet Dağı olarak bilinen bir tepecikte Muhammed son hutbesini verdi.

It's like Arafat, Habash, and then him. Of course he's significant.

Yani Arafat, Habash, sonra da o.

For example, Jonah Goldberg an editor at The National Review, informs his readers that... "McKinney is dumber than rock salt and more repugnant than Yasser Arafat's three-week-old underwear".

Mesela The National Review'da bir editör olan Jonah Goldberg okuyucularına, McKinney'in kaya tuzundan daha aptal olduğu ve Yaser Arafat'ın üç haftalık iç çamaşırından daha iğrenç olduğunu söyledi.

However, the American media is being used like a weapon to manipulate the public and keep them ignorant, often in obvious ways, such as when Congresswoman McKinney was described as "more repugnant than Yasser Arafat's three week-old underwear."

Oysa, Amerikan medyası halkı oynatmak ve onları cahil tutmak için, çoğu kez bariz bir şekilde, bir silah gibi kullanılmakta. Mesela Kongre üyesi McKinney'in... "Yaser Arafat'ın üç haftalık iç çamaşırından daha iğrenç" olarak tanımlanması gibi.

But everybody heard Arafat saying ten times, a hundred times, that Ramallah is liberated and Gaza is liberated.

Ama herkes Arafat'tan, onlarca, yüzlerce defa, Ramallah'ın ve Gazze'nin kurtarıldığını işitti.

Lakeesha Gutierrez-Arafat.

Lakeesha Gutierrez-Arafat.

What, I should reason like the late Yasser Arafat?

Ne, bunak Yaser Arafat gibi mi nedenlerim olması lazım?

This is Yasser Arafat and Ehud Barak at Camp David.

Bu, Yaser Arafat ve Ehud Barak Camp David'deyken.

Arafat is a traitor.

Arafat bir hain.

Honest to god, there are so times during rounds When I look over at you and it's like I'm teaching yasser arafat.

Yemin ederim, bazen dönüp sana bakınca Yasser Arafat'a bir şeyler öğretiyormuşum gibi oluyor.

Yasser Arafat at the U.N.

Yasser Arafat Birlemiş Milletlerde

Arafat knows we won't let him compromise.

Arafat taviz vermesine müsade etmeyeceğimizi biliyor.

On the other side, Harun Ibrahim, Palestinian lifer and former advisor to Arafat.

Diğer taraf gelirsek, Harun İbrahim, Arafat'ın hayatı boyunca yanında olmuş, sabık Filistinli danışmanı.

Mm-hm, like Yasser Arafat?

Yaser Arafat gibi mi?

You know, I thought all last night, if rabin can break bread with Arafat, I can have chicken at this anti-semitic shithole.

Dün gece düşündüm ki Rabin, Arafat'la aynı ekmeği paylaştıysa, ben de bu Yahudi düşmanı yerde tavuk yiyebilirim.

The Oslo Accords brought Rabin and Arafat together.

Oslo Görüşmeleri'nde Rabin'le Arafat bir araya gelmişlerdi.

Have a seat, Yasser.

Otur bakalım, Yaser Arafat.

Sitting here on a camel, on the Plains of Arafat, he spoke to a vast crowd with strategically placed announcers relaying his words.

Burada, Arafat Ovası'nda bir devenin üzerinde oturarak muazzam bir kalabalığa seslenmiş, belli noktalara koyulan mübelliğler de sözlerini tekrar etmişlerdir.

The number one terrorist enemy of Israel until the day that Arafat entered Gaza was Fatah, the PLO.

Arafat Gazze'ye girene dek İsrail'in bir numaralı düşmanı Filistin Kurtuluş Örgütü, El Fetihti.

Arafat doesn't have a partner.

Arafat'ın bir ortağı yok.

You know, I was in Ramallah, as an army reservist, on September 13th, 1993. That was the day

Biliyor musun... 13 Eylül 1993'te Ramallah'ta yedek asker olarak görevliydim... o gün Rabin, Arafat ve Clinton'un Beyaz Saray'da el sıkıştığı gündü.

Sheik Yassin, Sheik Marwan, Hassan Nasrallah, Arafat?

Şeyh Yasin, Şeyh Mervan, Hasan Nasrullah, Arafat.

- Do you want Arafat?

- Arafat ister misiniz?

Veronica Corningstone will sit down with Yasser Arafat, the head of the PLO and, some say, the key to peace in the Middle East.

Veronica Corningstone Yaser Arafat ile konuşacak, FKÖ'nün lideri ve kimilerine göre Orta Doğu'da barışın anahtarı.

Tonight, I interview Yasser Arafat, the secretive head of the PLO.

Bu gece FKÖ'nün ketum lideri Yaser Arafat'la konuşacağım.

Mr. Arafat, is there any scenario by which peace could be reached with Israel?

Bay Arafat, İsrail'le barış sağlayacak bir senaryo mümkün mü?

Jacky Chan and Arafat will be there too?

Jackie Chan ve Arafat da olacak mı?

That's a classic Arafat move.

Klasik Arafat hamlesi.

I called Arafat ; he's joining the protest with the others.

Arafat'ı aradım diğerleriyle protestolara katılıyor.

It's a shame that Arafat walked away from the table in 2000.

Arafat'ın 2000 yılında masadan kalkması kötü oldu.

I prayed to Allah from Mount Arafat.

Arafat Dağı'nda Allah'a dua ettim.

They had tuned out what Barak and Arafat were talking about, because, on the ground, there were ongoing land expropriations, tree uprootings, road building, unfair water allocation ;

Barak ve Arafat'ın neden... bahsettiklerini duymazdan gelmiştiler,... çünkü, gerçekte,...