Armour traduction Turc
628 traduction parallèle
He's a knight in shining armour, come to deliver us from evil, aren't you?
Bizi kötülüklerden kurtarmaya gelen zırhı parlak bir şövalye, değil mi?
reading it you will see Jeanne as she really was - not in helmet and armour, but simple and human a young woman who died for her country
Bu tutanaklar sayesinde, gerçek Jeanne'ı keşfedebiliyoruz ; zırhlı ve silahlı haliyle değil, en sade haliyle. Ülkesi uğruna ölen bir kadın olarak.
You are wearing an armour, or what?
Sen ne giyiyorsun, bir zırh mı?
- How can you in this armour?
Bu zırh varken nasıl rahat olayım?
Put on the whole armour of God that you may be able to stand against the wiles of the devil.
Rabbin zırhını giyin ki şeytanın desiselerine karşı durabilesiniz.
I wear no armour But to my charmer
Zırh giymiyorum Ama sevdiğime
I'm sick of all these warriors clanking about in armour.
Zırh içinde çan çan öten tüm savaşçılardan gına geldi artık.
We're at peace and I shall wear this white armour no more.
Barış yapıldı ve ben artık bu beyaz zırhı giymeyeceğim.
I shall find another armour, not this shining one in which I rode as your messenger.
Başka bir zırh bulacağım. Elçin olarak giydiğim bu parlak zırhı almayacağım.
Give me mine armour.
Zırhımı getir bana.
Give me mine armour.
Ver şu zırhımı...
Come, put mine armour on ; give me my staff.
Gelin, zırhımı giydirin, verin asamı elime!
What have you done to this damned armour?
Bu lanet zırha ne yaptın?
Nor I. Get this armour off me!
Ben de. Şu zırhı üstümden çıkartın!
"The funeral of Miss Augustine Sifert for 23 years, office manager of the Armour Meat Packing Company and William Bechtel, company guard, who were killed last Friday when bandits made off with the company payroll."
" Armour Et Paket Şirketi'nde 23 yıllık büro müdürü olan Bayan Augustine Sifert ve geçen cuma, maaşları çalıp kaçanlarca öldürülen şirket koruması William Bechtel'in cenazesi.
Men in armour, light your chandeliers.
Zırhlı adamlar, şamdanlarınızı yakın.
- All I saw was his black armour.
- Tek bildiğim siyah zırhlı birisi.
The fellow who goes in black armour is certainly no knight.
Genç adamın karsılastıgı bu kara şovalye korkarım gerçek.
- And therefore I say that his unlawful disguise endangers his life more than it threatens this kingdom for even a knave must know the penalty for wearing the armour of a knight when he's not entitled to the honour.
Hayatını tehlikeye atarak neden buralarda dolaştığını bir şekilde öğrenmek zorundayız. Cesur biri bile olsa, bu onuru bizden aldıgı için şövalye kılığında dolaşmanın cezasını biliyor olmalı.
A man does not risk banishment or death in borrowed armour unless the stakes are high.
Hiçbir şövalye yüksek bir tehditle karşı karşıya kalmadığı sürece kimliğini ve kılıcını tehlikeye atmaz.
You will see many kings'sons concealed behind their armour.
Burada kral oğlu kimliklerini zırhın arkasında saklayan birçok adam var.
Sir Gawain's pavilion and his armour.
- Ne? Sır Gawain'in başlığı ve zırhı.
He will, sir, but there's never been a tournament when his armour wasn't seen.
Anlıyorum efendim ama zırhının görünmediği bir turnuva hiç olmadı.
He told me to stay here and guard his armour.
Benden burada kalıp zırhını korumamı istedi.
- It's Gawain's armour.
Bu sır Gawain'in zırhı,!
He thought he could wear my armour and not be recognised.
Zırhımı giydiğinden kimsenin tanımayacağını düşündü. Değil mi Valiant?
We know of your devotion to Sir Gawain and of the motives which may have prompted you to impersonate him, but to wear the armour and identity of a knight of the Round Table is a crime for which you must be tried.
Sır Gawain'e olan bağlılığını biliyor ve bu hareketinin temelini bu sevginin oluşturduğunu biliyoruz. Ama zırhı giymek ve yuvarlak masa şövalyelerinden birinin kılığına bürünmek, cezalandırması gereken ağır bir suçtur.
I'm not your knight in shining armour!
Işıldayan zırhının içindeki şövalye değilim ben!
And armour like a knight!
Zırhlı bir şovalye gibi olmuştu!
Old armour makes the best soup.
Bu eski zırhla göle gidiyoruz.
The earth cracks as an empty nut The armour flies in flinders
Yeryüzü boş, fındık zırhlar uçuyor..
The earth cracks as an empty nut The armour flies in flinders
Yeryüzü boş, fındık kabukları uçuyor
The earth cracks as an empty nut The armour flies in flinders
Mayınlı arazi patladı Yangın kaynakları kuruttu.
The earth cracks as an empty nut The armour flies in flinders
Yeryüzü boş fındık kabukları uçuyor
- Indeed, it's my armour!
- O zaman onun... canını yakarım.
Behold, I wear no armour.
İşte bak, zırhım yok.
This armour's a soggy mess.
Bu zırh sırılsıklam olmuş.
A solid foot of armour plate, that's what the Bismarck's got.
"Bismarck"'ın zırhı da 30 santim kalınlığındaymış.
If I were you, I'd get some armour to stop those monkeys sinking their teeth into some part of my anatomy.
Ben olsam maymunlardan korunmak için zırh kuşanırdım. Dişlerinin vücudumun belli bölgelerine girmesindense.
Have you got your armour ready, King Arthur?
Zırhını hazırladın mı, Kral Arthur?
His armour usually arrives very early when I'm still asleep.
Ben uyurken gelir daima.
A sword and armour, for the wounded.
Yaralılar için bir kılıç ve zırh.
She offered the armour in which she had been wounded as a relic.
Yaralanmasına rağmen, zırhını kutsal bir emanet olarak gösterdi.
If there's a single chink in Rick's armour, it's a pretty face.
Rick'in karşı koyamayacağı tek şey, güzel bir yüzdür.
There's a tiny chink in Rick's armour. A pretty face.
Rick'in karşı koyamayacağı tek şey güzel bir yüzdür.
You don't have to prove you're a knight in shining armour.
Parlak zırhlı bir şövalye olduğunu kanıtlaman gerekmez.
Those armour suits they wear are actually machines that pick up their power through the metal of the floor.
O giydikleri zırhlı giysiler aslında güçlerini zemindeki metal üzerinden alan makineler.
And the new armour that should've clothed my men.
Adamlarımın kazandığı parayla kendine yeni zırh alıyorsun.
- But... - All bounty from the wars! Each favour of the Duke I gave to you, all to you, awantoning at court, while I sweated inside that damned, dirty armour 20 years!
Savaş primlerini, Dükün bağışlarını..... hepsini sana verdim... 20 yıIdır o pis zırhın içinde terledim durdum...
To the barracks.
Garnizona çek. Armour Meydanı.
Look at my armour.
Zırhımı görmedin mi?