As an actor traduction Turc
251 traduction parallèle
When I hired you as an actor, I fired you as a stagehand.
Seni aktör olarak tuttuğumda işçiliğin zaten bitti.
But master kept saying Kiku was useless and no good as an actor You see, Kiku made master lose face
Biliyorsun, Kiku ustanın itibar kaybetmesine neden oldu.
Mr. Greenberg, I hired you as an actor, not as a writer.
Bay Greenberg, siz bir oyuncusunuz, senarist değil.
It wasn't my lack of faith in your ability as an actor that made...
Biliyorsunuz ki o konu, oyunculuk kabiliyetinize güvenmediğimden değildi- - Lütfen!
What a success you'd be as an actor.
Aktör olsaydınız çok başarılı olurdunuz.
Handsome as an actor
Bir aktör kadar yakışıklı.
I never was as an actor.
Hiçbir zaman bir aktör olamamıştım.
Well, as a matter of fact, I was an actor.
Aslında ben bir aktördüm.
You see, my father was quite well known as an actor.
Yani, Babam aktör olarak oldukça tanınmış biriydi.
Of course, he was more in the classical tradition, I mean as an actor.
Elbette bir aktör olarak daha çok klasik geleneğin içindeydi.
My position as an actor and my position as a man in general.
Genel anlamda aktör olarak konumum ve bir erkek olarak konumum.
Now, as an actor, what do you think?
Bir aktör ol. Ne diyorsun?
As an actor, my boy, in all seriousness, I like your part better than mine.
Evlat, ciddi olmak gerekirse senin işini yapmak çok daha hoşuma gitti.
Except as an actor, of course.
Aktörlük dışında tabii ki.
My job as an actor often had me travelling,... but this time was different. I was worried, on edge.
Bir an için uçak dönüp beni Roma'dan uzaklara götürecek diye umutlandım.
Max, as an actor, what is your personal view of Andreas Winkelman?
Max, bir oyuncu olarak Andreas Winkelman hakkındaki kişisel görüşün nedir?
The hard thing as an actor is to express the lack of expression.
Bir oyuncu olarak beni zorlayan da işte bu gizliliğini ifade etmeye çalışmak.
Steve Slutes couldn't get arrested as an actor.
Steve Slutes aktörlükten tutuklanamaz bile.
As an actor, you should know fretting will ruin a performance.
Bir oyuncu olarak kaygının performansı düşürdüğünü bilmen gerekir.
Maybe you can start a whole new career as an actor.
Belki bir aktör olarak yepyeni bir kariyere başlayabilirsin.
Harry, you made $ 35 last year as an actor.
Harry, geçen sene bir oyuncu olarak 35 dolar yaptın.
As an actor I'm obliged to live in my country, to observe and portray it.
Bir aktör olarak ülkemde yaşamak zorundayım, gözlemlemek ve oynamak için.
Fella's biography... all about how he started out as an actor, and then he got himself into the makeup business almost by mistake.
Adamın biyografisi... bir aktör olarak işe nasıl koyulduğu hakkında her şey ve sonra yanlışlıkla kendini makyaj işine attı.
And your experience as an actor must have proved invaluable.
ve aktör olarak tecrübeniz paha biçilmezliğinizi kanıtlamalıydı.
As an actor I understand that.
Bir aktör olarak ben bunu çok iyi anlıyorum.
I liked you as an actor, so you quit.
Seni oyuncu olarak sevdim. Sense tiyatroyu bıraktın.
As I've told you about eight times, the man playing Julius Caesar was an actor called Kemp.
Size yaklaşık 8 kez söyledim, Jül Sezar'ı oynayan adam Kemp isimli bir aktördü.
Yes, but... as an actor... isn't it a bit demeaning?
Evet, ama... oyuncu olarak... biraz zorlayıcı değil mi?
As an actor, I'm very conscious of my hands.
Bir oyuncu olarak ellerimin bilincindeyim.
As an actor, my eyes need to look their whitest- -
Bir aktör olarak gözlerim en beyaz- -
... as an actor, musician, and a loyal and humble servant of the club.
Ben bir aktör, müzisyen. - - Ve kulübün sadık bir hizmetçisiyim.
I'll work as an actor, but not as a mason!
Aktör olarak çalışırım ama duvarcı olarak hayır!
But martial art has had a very, very deep meaning as far as my life is concerned because, as an actor, as a martial artist, as a human being, all these I have learned from martial art.
Şu an halen idman yapıyor olmamında yok, ki bunu sürdürecek olmamında yok. Ama dövüş sanatları çok çok derin bir anlama sahiptir. Benim hayatım söz konusu olduğunda, çünkü bir aktör olarak, bir dövüş sanatçısı olarak,..
you should look upon oneself as an actor, man.
Herkese, bir aktör olarak bakmalısın.
As an actor?
Aktör olarak mı?
Now, I've never been able to cry as an actor so if I have to cry I cut a hole in my pocket take a pair of tweezers and just start pulling.
Şimdi, bir aktör olarak asla ağlayamadım bu yüzden ağlamam gerekirse cebimde bir delik açar bir cımbız alır ve çekmeye başlarım.
As an actor, I depend on my remarkable looks.
Aktör olduğumdan görünüşüm çok önemlidir.
As anyone who has studied modern psychology knows, a person with a high sensitivity can under strong stress, here explainable considering that the prisoner is an actor, end up in situations in which they are no longer conscious of their actions.
Çağdaş psikoloji eğitimi alan herkes bilir ki, yüksek duygusallık yaşayan bir şahıs, yoğun stres altında, burada mahkumun oyuncu olduğunu da söyleyebiliriz, hareketlerinin artık bilincinde olmadığı durumlar yaşayabilir.
Look at you. Dr. Petersen, the promising psychoanalyst, is now all of a sudden a schoolgirl in love with an actor, nothing else.
Kendine bir bak Dr. Petersen, ümit vadeden psikanalist şimdi birden bir oyuncuya aşık olan bir lise kızına dönmüşsün.
I would just as soon my sister were going out with an actor.
Ennihayetinde, kardeşimin bir sanatçı ile birlikte olmasını isterdim.
- By profession, I'm an actor.
- Asıl mesleğim aktörlüktür.
You disguised yourself as a samurai like an actor in a cheap comedy in an attempt to evade the police and cover up your true identity as a yakuza.
Ucuz komedilerdeki bir aktör gibi kendini bir samuray olarak gizledin. Polislerden kurtulmak ve gerçek kimliğini bir gangster olarak saklamak için.
An actor's revenge, dramatic as a play
Oyuncunun intikamı, dramatik bir oyun.
Not in pain or success... as if from a scattered past, something serious appeared. An actor?
Acı içinde ya da başarıyla değil ama sanki dağınık şeylerin uzaktan görünüşüne bakılıp da ciddi veya gerçek bir anlamın yansıyıp yansımadığını bilememek gibi. "
As I have said before, your'e like an actor who loses himself in his role.
Daha önce de dediğim gibi, rolünde kendini kaybeden bir aktör gibisin.
I'm an actor. Right now I'm working as a busboy, but really I am an actor.
Şu anda komilik yapıyorum ama aslında aktörüm.
For as long as a single man is forced to cower under the iron fist of oppression, as long as a child cries out in the night, or an actor can be elected president, we must continue the struggle.
Bir tek insan bile baskının demir yumruğu altında ezildiği, geceleri bir çocuk ağladığı, ya da bir aktör başkan seçildiği sürece mücadeleye devam etmeliyiz.
someone I had always looked up to as an actor and I was really absolutely petrified come on, let's go it was kinda like being tested on the first day but it's....
Yani ilk günümde Peter Gallagher ile çok önemli sahneler çektik. Kendisi her zaman gıptayla baktığım bir oyuncudur. O yüzden gerçekten çok korktum.
You're exactly the same. Even for an actor, you're an egomaniac!
Bir oyuncu bile olarak aşırı bencilsin!
Death that's born as Life succumbs, while Death and Love, two kindred drums, beat the time till Judgment Day, an actor in a Passion Play, without beginning, without end evermore, amen.
Doğar Ölüm, Yaşam sönerken Ölüm ve Aşk, aynı soydan olmasına rağmen. Biri haber verir Mahşer Gününü, diğeri oynar Tutku Oyununu ezelden beri, ebediyen her daim, amin.
As for people realizing you don't know what you're doing, you're an actor.
İnsanlar senin ne yaptığının farkında bile olmazlar. Sen aktörsün.