As much as i can traduction Turc
1,342 traduction parallèle
I've been told there's food upstairs, and I've got two minutes to eat as much as I can.
Bana, yukarıda yiyecek olduğu söylendi, olabildiğince yemem için 2 dakikam var.
- As much as I can.
- Elimden geldiğince olurum.
Ill help as much as I can, but I'm totally broke.
Elimden geldiğince yardım ederim... ama tamamen meteliksizim.
There's no way I can repay you but I can reward Mina, so I'll do as much as I can for her
Sana geri ödememin hiçbir yolu yok... ama Mina'yı ödüllendirebilirim, böylece onun için elimden geleni yapmış olurum.
Which is about as much as I can tell you about him.
Zaten hakkında söyleyeceklerim bu kadar.
I'm just trying to get rid of the man on the outside as much as I can... so I somewhat can reflect what I am :
Sadece dışımdaki erkekten olabildiğince kurtulmaya çalışıyorum ki bir şekilde, ne olduğumu yansıtabileyim :
And as much as I can, I hate myself.
Ve kendimden, elimden geldiği kadar nefret ediyorum.
If I win, I gotta make as much as I can while I can.
Eğer kazanırsam, gücümün yettiği kadarını yapmalıyım.
That's as much as I can do.
Ancak o kadar yapabiliyorum
I'll help as much as I can
Mümkün olduğunca yardım edeceğim.
I'll try to stay out of your way as much as I can.
- Mümkün olduğunca işine karışmamaya çalışacağım.
I'll tell you as much as I can.
Anlatabildiğim kadar çok şey anlatacağım.
I've enhanced the neuroleptic compound as much as I can.
Nöroleptik bileşimi elimden geldiğince arttırdım.
I just think that your bathroom needs as much help as it can get!
Bence banyonuzun olabildiğince çok yardıma ihtiyacı var.
I think it's important to always try and see as much as you can.
Sanırım önemli olan, daima mümkün oluğunca fazla şeyi görebilmektir.
I must plough the seas of the world doing as much mischief as I can.
Denizleri dolaşarak elimden gelen tüm zararı vermek zorundayım.
I want to make sure we pack as much information, visually and historically, as I can possibly get into these eyeballs.
Mümkün olduğunca çok bilgi toplamayıp görsel ve tarihsel olarak gözümün gördüğünce çok bilgiyi beynime kazımak istiyorum.
Not so much for itself, but as a symbol of what can happen when warnings go unheeded and how I think we all hope to face death when it comes.
Sırf efsanevi bir batık diye değil Titanik uyarılara kulak asıImadığında neler olduğunun ve gitme vakti geldiğinde nasıI gitmeyi umduğumuzun da bir simgesiydi.
I mean, the pictures can be as good as they want to be... and the words can be as good as they want to be... and a man can do pretty much anything he wants to.
Yani resimler istedikleri kadar iyi olabiliyorlar kelimeler istedikleri kadar iyi olabiliyorlar. İnsan istediği her şeyi yapabiliyor.
I can't say as much for you.
Senin için aynı şeyi söyleyemem.
Jim, if you put half as much energy into your marriage as you put into tonight, I'm confident that I can give you my blessing.
Jim, evliliğin için de bu kadar enerji harcarsan hayır duamı üzerinden eksik etmem.
All I'm saying is, I can't cook twice as much and have no sleep at all.
Tek söyleyeceğim onun için ikinci kez yemek pişiremem. Uyku da uyutmuyor.
Can I hit them as much as I like?
İstediğim gibi vurabilir miyim onlara?
I hope one day my people, the people of Atlantis, can offer as much.
Ümit ediyorum bi o kadar da biz ona armağan edebiliriz,
I want every grandchild in this room to make as much racket as you can.
Her torun burda yapabildiği kadar gürültü yapmasını istiyorum.
It is just inconsistent with their preferred image of what history is supposed to be and, as I say, you can check how much, these uncontroversial cases have been referred to recently and remember who were the individuals
Öyle olmalı. Tarihin ne olması gerektiğiyle.. ilgili imajlarına uymuyor ve dediğim gibi, son zamanlarda bu karşı çıkılmaz durumlar ne kadar konu edildi bir kontrol edin ve kimlerin sorumlu olduğunu hatırlayın.
A coffee costs as much as a bus ticket, but I can walk back.
Bir fincan kahve, otobüs biletiyle aynı fiyata. Ama yürüyerek dönebilirim.
Even as the son of God I can only do so much.
Tanrı'nın oğlu olsam da ölüyü diriltemem.
I mean, as much as you want to you can't rely on someone else to make you feel alive.
Ne kadar istesen de seni yaşama bağlaması için birine güvenemezsin.
But I've got as much use out of these boxers as I can.
Ama donum cok kirlendi.
Okay, I have five minutes to drink as much coffee as I can before I have to drive to Hartford to spend the evening with my mother alone and...
İçebildiğin kadar kahve içmek için beş dakikam var. Sonra annemle baş başa bir akşam geçirmek için Hartford'a gideceğim. Kime anlatıyorum bunları?
'In, out, as much pleasure as I can give her,'apologise, and then we can move on.
Sokarım, çıkarırım, elimden geldiğince zevk veririm özür dilerim, sonra da yolumuza devam ederiz.
I can bench twice as much as when I started.
İlk denememe göre ikiye katlamışım.
Louise, as much I want this, I can't have it.
Louise bunu ne kadar istesemde, bu olamaz.
- I can get them, as much as you want.
- İstediğiniz kadar getirebilirim.
Viv, I want you and Danny to dig up as much as you can on this guy.
Viv, Danny ile bu adam hakkında inebildiğiniz kadar derine inmenizi istiyorum.
And I hear the new line is we all have to spend as much on our drug budgets as we possibly can.
Ve son haberi duydum, ilaç bütçemizi sonuna kadar kullanmalıymışız.
We'll run on one engine only, I wanna conserve as much diesel as we can.
Tek motor çalıştıracağız, Mümkün olduğunca yakıt tutmak istiyorum
If you ever so much as blink in her direction again, I can and will bury you so far in the ground that the heat from the earth's core will incinerate your sorry ass.
Eğer bir daha ona doğru gözlerini kırparsan, seni yerin epey derinine gömebilirim ve gömerim de... ve dünya çekirdeğinin sıcaklığı o sefil kıçını yakıp kül eder.
In so much as I can actually breathe easy for the first time since I can remember.
Kendimi bildim bileli ilk kez gerçekten rahat nefes alabiliyorum.
I love too much, I can love very easily.
Çok aşığım, çok kolay aşık olabiliyorum.
You should in all sense be much bound to him, for as I hear he was much bound for you.
Ona sonsuza kadar minnettar kalmak zorundasınız. Dyduğum kadarıyla, izin için canından oluyormuş.
Thinking about how much she put me through, I can't keep it as a secret.
Yalanlarıyla beni madara etti. Öğrendiklerimi saklayamam.
As much as you hate it I'm the only one in this world you can call mother, got it?
Bu dünyada anne diyebileceğin tek kişi benim, anladın mı?
I say we load up as much food as we can and...
Diyorum ki, alabildiğimiz kadar yiyecek aldık ve...
You know, as much as I consider myself a free spirit, I really can't.
Sen kendimi özgür ruh düşünün kadar l gibi, biliyorum, l gerçekten yapamam.
So any hoople-head who drank from the same glass this guy did would have as much right to sit there weeping as you, except I can't kick his ass and send him out to work.
O halde bu adamın bardağından içen her ahmağın... senin gibi orada oturup ağlamaya hakkı var... ama tek fark şu, ahmağa bir tekme atıp onu işe gönderemem.
because I want what's about to happen to you... to hurt as much as is humanly possible.
çünkü başına benim sayemde gelecek her şeyin... en insani şekilde canını yakmasını istiyorum.
I want you to learn as much as you can about them.
Onlar hakkında olabildiğince çok şey öğrenmeni istiyorum.
I'll deal with as much moodiness and food weirdness... as you can dish out as long as you do... the actual "squeezing a human being out of your body" part.
Sen vücudundan insan çıkartma kısmını yapabildiğin sürece ben de bütün aksiliklerinle ve tuhaf yemeklerinle uğraşırım.
He doesn't talk much and, as far as I can tell... thoroughly enjoys the way I dress.
Pek konuşmuyor ve kıyafetlerimi çok beğeniyor.