Ashamed traduction Turc
7,732 traduction parallèle
But you-you've got nothing to be ashamed of.
Ancak utanmanı gerektirecek bir şey yok.
I am very ashamed.
Shiro Kabocha. Çok mahçubum.
- You should be ashamed of yourselves, man.
- Kendinizden utanmanız lazım dostum.
You make me ashamed of you.
Beni mahcup ediyorsun.
I was ashamed.
Utandım.
And you should all be ashamed of yourselves.
Ve hepiniz kendinizden utanmalısınız.
It was a regular check-up, but you had a few questions that you were too ashamed to ask your father, such as how a baby's made and does it hurt when men and women make love.
Olağan bir muayeneydi, ama ona, babana sormaya çok utandığın bazı sorular sordun, bebek nasıl yapılır ve erkekle kadın aşk yaptığında can yakar mı gibi.
Well, she's feeling... ashamed.
- Şey, çok... utanmış hissediyor.
Oh, I've never felt so ashamed.
Oh, hiç o kadar utanmamıştım.
I'm not ashamed to call them my comrades!
Onlara yoldaş demekten utanmıyorum.
And never be ashamed of anything.
Ve utanılacak bir şey asla.
I feel that... he is ashamed of me... I don't know.
Sanki benden utanır gibi bir hali var.
You should be ashamed of yourself.
Kendinden utanmalısın.
You shouldn't feel ashamed for praying.
Dua etmekten utanmamalısın.
Every day I steal food, but... I am ashamed.
Her gün yiyecek çalıyorum ama utanıyorum.
I finally have a Breeland I don't have to be ashamed of. Now, I know that you're gonna want to make a fresh start when you return to BlueBell.
BlueBell'e döndüğünde temiz bir sayfa açmak isteyeceğini biliyorum.
The dad's ashamed.
Baba biçare durumda.
Ashamed? Of what?
Neden biçareymiş?
Will, it's nothing to be ashamed of.
Will, bunda utanılacak bir şey yok.
Don't be ashamed of your pain.
Acından utanma.
Being good Is nothing to be ashamed of.
İyi biri olmak utanılacak bir şey değil.
Because I was too ashamed.
- Çünkü çok utandım.
What have you got to be ashamed of?
Utanacak neyin var ki?
Mr. Clark was too ashamed to come, so I promised I would apologize on his behalf for getting drunk, for giving the impression that he doesn't respect his father-in-law, the man who was gracious enough to put us into contact with you.
Bay Clark gelemeyecek kadar utanıyor. Bu yüzden onun adına da sarhoş olması, kayın pederine saygı duymadığı gibi bir izlenim bıraktığı için özür dileyeceğime söz verdim. Ki o adam sizinle temas kurmamız için yeterince zariflik göstermiş bir adamdır.
You don't want to be ashamed.
Mahcup olmak istemezsiniz.
And I ain't ashamed to say it.
Ve söylemeye utanmıyorum,
She's just ashamed of me or something.
Benden utanıyor galiba.
Well, you know what? If she's really ashamed of you, then... then she's the stupidest bitch in the whole wide world.
Şöyle söyleyeyim, senden gerçekten utanıyorsa dünya genelindeki en geri zekâlı sürtük oluyor kendisi.
- I've never been ashamed.
- Daha önce benden utanan olmadı.
I guess it just makes me feel a little ashamed.
Beni biraz utandırıyor galiba.
Now, what in the world do you have to be ashamed of?
Utanacak neyin var ki yahu?
There's nothing to be ashamed of.
Bunda utanılacak hiçbir şey yok.
Think of all the stuff that the two of us have done to make mom and dad feel ashamed and embarrassed.
İkimizin tüm yaptıklarını bir düşün ve annemle babamın ne kadar mahçup ve utanmış olacağını hayal et.
But ever since then, I felt so ashamed that I took that money.
Ama o zamandan beri parayı aldığım için çok utanç duyuyorum.
I was... Ashamed to tell you.
Ben... size söylemekten çekindim.
Inspector, did you ever consider the possibility that Erich Blunt didn't admit he knew Kevin Neyers because he was embarrassed or even ashamed at his father, a drug addict who was always asking him for money?
Erich Blunt'ın, Kevin Neyers'ı tanıdığını kabul etmeme sebebi utanması hatta uyuşturucu bağımlısı olan ve sürekli ondan para isteyen babasının onu küçük düşürecek olması olabilir miydi?
Dad, you should be ashamed of yourself
Baba, kendinden utanman gerek!
That's rich coming from a woman who was so ashamed of her own son, she don't even admit she got one.
Kendi oğlundan utanan bir kadından ne güzel laflar böyle. Oğlu olduğunu bile itiraf etmez.
You should be ashamed of yourself that you ran for your life at the battle of Chil-Chun
Chil-Chun muharebesinde canınızı kurtarmak için kaçtığınızdan kendinizden utanmalısınız!
When I watch your show, I'm ashamed for you.
Programını ne zaman izlesem senin için utanç duyuyorum.
- Why, because you're ashamed?
- Utandığın için mi?
And you should be ashamed, you hobo.
Asıl sen kendinden utanmalısın serseri!
Okay, I'm a little ashamed to say this.
Bunu söylemekten biraz utanıyorum.
If they can keep you afraid and ashamed, then they can keep you silent.
Sizi korku ve utanç içinde tutabilirlerse konuşmanızı da engellemiş olurlar.
You're a "dad" man! You should "de" ashamed.
Sen ölü bir adamsın, ve kendinden utanmalısın.
I'd think you'd be more ashamed being seen talking to me, given that I'm so lame.
Bence benimle konuşurken görünmen çok daha ezikçe olur.
I'm ashamed to look them in the face.
Utancımızdan yüzlerine bakamıyoruz.
I mean, is he ashamed of us?
Bizden utanıyor mu yani?
Maybe he's ashamed of her.
Belki de ondan utanıyordur.
- You should be ashamed!
Esas siz utanın.
I want to get him a little present, but I don't know what he likes, I'm ashamed to say.
- Bir liste yapayım mı o zaman? - Yap.