Ask your questions traduction Turc
672 traduction parallèle
Very well. Ask your questions.
Sorularınızı sorun.
Ask your questions, ladies and gentlemen.
Sorularınızı sorun, bayanlar ve baylar.
Ask your questions.
Sorularınızı sorun.
Come on, ask your questions.
Sorun!
Ask your questions and get out.
Sorularınızı sorun ve gidin.
It is rare to ask your questions.
Sorduğun soruları soran kimse çok azdır.
Here's the man. You may ask your questions, please.
İşte adamın burada, sorularını sormalısın, lütfen.
Just ask your questions.
Siz sorularınızı sorun. Hayır anne.
You'll ask your questions and I'll translate them
Siz sorularınızı soracaksınız. Ben de çevireceğim.
Ask your questions.
- Sorularınızı bekliyoruz.
Now, ask your questions, please one at a time.
Bir seferde bütün sorularınızı sorun.
Ladies and gentlemen, ask him your questions..
Bayanlar baylar, sorularınızı sorun..
Next time he comes out, I'll straddle him while you ask him your questions.
Bir daha çıktığında onu tutarım, siz de soru sorarsınız.
I did have a number of questions to ask this witness, Your Honor... but rather than refight the entire rebellion —
Bu tanığa birkaç sorum vardı Sayın Yargıç ama tüm asilerle yeniden savaşmaktansa -
I've been sent to ask your sister a few questions.
Kız kardeşinize bir kaç soru sormak için gönderildim.
A thousand questions on your mind... yet you can't think of anything to ask.
Aklımda binlerce soru var ama soracak bir şey bulamıyorum.
If you've got any questions to ask, just raise your hand.
Sorun varsa elini kaldır.
Now, based on your experiences in the World War, I should like to ask you three questions.
Dünya savaşında ki tecrübelerinize, dayanarak size soruyorum.
What I'm going to do is ask a few questions about how you met, what your plans are and things like that.
Ne yapacağımızı anlatayım. Size birkaç soru soracağım. Nasıl tanıştınız, neler planlıyorsunuz türünden sorular.
Now, first I'd like to ask you a series of pertinent questions about your past.
İlk önce sana geçmişinle ilgili bir dizi soru sormak istiyorum.
You have no right to ask questions. And your snide...
Şu anda soru soracak bir durumda değilsin.
I want to ask you and your husband a few questions, if you don't mind.
Müsaadenizle size ve kocanıza birkaç soru sormak istiyorum.
The things I said to you were questions you ask your own heart.
Sana söylediğim şeyler senin de kendine sorduğun sorulardı.
I want to ask you some questions about your war service.
Askerlik hizmetiniz hakkında bir kaç soru sormak istiyorum.
Liza, did you come down here to study advertising techniques or to ask me personal questions that are none of your business?
Liza, buraya sana reklamcılık tekniklerini göstermek için geldik. Benim kişisel yaşantım seni ilgilendirmese gerek.
I'm here with your boss, Harvey Skaggs and Jim Bush, and we want to ask you some questions before the tournament starts.
Patronunla beraberim, ve Harvey Skaggs veJim Bush, ve turnuva başlamadan önce sana bir soru sormak istiyoruz.
They will want to ask you questions about your experiments.
Deneylerinizle ilgili sorular soracaklar.
We'll ask you a few questions, take your name and address, and you can go home.
Sizlere birkaç soru soracağız. Adınızı ve adresinizi aldıktan sonra evlerinize gidebilirsiniz.
Before we ask you any questions, you must understand your rights.
Biz soru sormadan önce haklarını iyice anlamalısın.
I'll ask the questions, you just nod or shake your head.
Soruları ben sorarım, başını öne ya da yana salla.
If Your Honor will hear my client out and ask questions afterwards, it will help him to present his defense.
Sayın Yargıç, müvekkilimin ifadesi dinler ve akabinde sorular yöneltirseniz bu durum savunmasını sunmada kendisine kolaylık sağlayacaktır.
Do I come over to your house and ask a lot of dumb questions?
Ben senin evine gelip saçma sapan sorular soruyor muyum?
If you do not ask specific questions, I cannot be responsible for your misinterpretation of the answers.
Eğer bana kesin sorular sormazsan, cevapları yanlış yorumlamandan beni sorumlu tutamazsın.
That's the main rule. Remember, I'm here to answer your questions, so just ask.
Unutma, sorularını cevaplamaya her zaman hazırım...
Wanted to ask you some questions about your neighbour.
Komşunuz hakkında birkaç soru sormak istemiştim.
Good, with your permission I'll ask the students a few questions.
Güzel önce ben müsaadenizle çocuklara bir iki soru sorayım.
I have to ask some questions here and there, but I don't want to take up any more of your time.
Orada burada bazı sorular sormam gerekiyor, fakat zamanınızı daha fazla almak istemiyorum.
I would like to ask you a few questions about the last time you spoke with your husband after the landing.
Size birkaç soru sormak istiyorum kocanızla en son yaptığınız konuşma hakkında.
I know your questions before you ask them.
Ne soracağını sen sormadan önce biliyorum.
You drive up there, they honour you, they show your films, they ask you a couple of stupid questions, and you go home.
Oraya gideceksin seni onurlandıracaklar, filmlerini gösterecekler aptal bir iki de soru soracaklar sonra da evine döneceksin. Ben onurlandırılmak falan istemiyorum.
In your country, Rudy, they shoot first and ask questions later.
Senin ülkende, Rudy, adamı ilk önce vurup sonra soru soruyorlar.
Ask your son if they weren't wonderful questions.
Harika sorular olup olmadıklarını oğluna sor.
I'd like to ask a few questions about your husband.
Kocanız hakkında birkaç soru soracaktım.
Ask him questions with your nightstick?
Copunla mı sorguya çekeceksin?
It is not your place to ask questions.
Soruları soracak olan siz değilsiniz.
Before we bring this session to an end... I want you to ask me your questions.
Bu oturumu sona erdirmeden önce bana sorularını sormanı istiyorum.
Uh, I just wanted to ask you some questions about your, uh, bike.
Sana motosikletinle ilgili sorular sormak istiyorum.
I want to ask you some questions about your bike.
- Motorun hakkında soru sormak istiyorum.
Oh, I just wanted to ask you some questions about your bike.
Sadece motorun hakkında soru sormak istemiştim.
No, we just wanna ask you a few questions about your husband.
Hayır, sadece kocanız hakkında birkaç soru sormak istiyoruz.
You got any questions about important stuff like this, you come ask your lawyer.
Bak, böyle ciddi konularda soruların olursa, gelip avukatına sor, tamam mı?