Athens traduction Turc
750 traduction parallèle
You know the leader of the underground movement in Paris, in Prague in Brussels, in Amsterdam, in Oslo, in Belgrade, in Athens...
Paris, Prag, Brüksel, Amsterdam, Oslo, Belgrat ve Atina'daki gizli faaliyetlerinin liderini biliyorsunuz...
The Greek woman at the next table, you remember I told you her husband was killed in Athens?
Yan masadaki şu Yunan kadın sana kocasının Atina'da öldürüldüğünü söylemiştim, hatırladın mı?
We used him as a waiter in Danzig in Rotterdam and in Athens.
Onu Danzig'de, Rotterdam'da ve Atina'da garson olarak kullandık.
In Athens, they're dying of starvation, 400 a day.
Atina'da açlıktan ölüyorlar. Günde 400 kişi.
But we knew him, all right - and so did athens, sofia, belgrade, paris.
Yine de onu tanıyoruz. Atina, Sofya, Belgrad ve Paris de tanıyor.
From athens we traced him to sofia, where in'23 a man named dimitrios was connected with the stambulisky affair.
Orada 1923 yılında Dimitrios adında biri, Stambuliski olayına karışmış.
Oh, athens. I want a ticket for athens, please.
Atina'ya bir bilet istiyorum.
In athens, you were very energetically seeking his record in the relief commission archives.
Dimitrios da öyle. Atina'da Afet Yardım Komisyonu'nun Arşivinde hararetle dosyasını arıyordunuz.
See here. Mr. Peters, a moment ago you mentioned a bureau of records in athens.
Bay Peters, az önce Atina'daki Kayıtlar Bürosundan bahsettiniz.
I've known everything you've done since you left the record bureau in athens.
Atina'daki Bürodan ayrıldıktan sonra yaptığınız her şeyi biliyorum.
Istanbul, Athens, Cairo.
İstanbul'a, Atina'ya, Kahire'ye.
Is it for this you brought me from Athens?
Beni Atina'dan bunun için mi getirdin?
Tomorrow I go back to Athens.
Yarın Atina'ya dönüyorum.
In the 5th century BC the citizens of Athens, having suffered under a tyrant, managed to banish him.
Milattan önce 5. yüzyılda bir zorbanın yönetiminde zulüm çeken Atina yurttaşları onu sürgüne gönderdiler.
You realise she's in bed and leaves for Athens tomorrow?
Onun yatakta olduğunun ve yarın Atina'ya gideceğinin farkında mısın?
Brussels, Athens,
Brüksel, Atina,
To save Athens, whose blood should be shed?
Atinalıları korumak için, kimin kanı dökülecek ki?
- To save Athens, not Olynthus!
- Atina'yı korumak için, Olynthus kentini değil!
- And if Olynthus falls to the barbarian, what stands between Athens and destruction? - Peace!
- Olynthus barbarların eline düşerse Atina'yı perişan olmaktan ne kurtarabilir?
Men of Athens, are there still madmen among you...? Who wish to live?
Atina'nın askerleri, aranızda hala çılgınlar bulunuyor mu?
In the army, forged with your will and your strength and your belief that we were stronger and more fit to rule than anyone in Greece, even in Athens.
Senin iraden, gücün ve inancınla bilenmiş ordusuna ki, Yunanistan'dakilerden, hatta Atina'dakilerden daha güçlüydük ve yönetmeye daha uygunduk.
The news is that you move against Athens.
Atinalılara karşı harekete geçtiğini haber aldık.
I could destroy Athens now, but I won't.
Şimdi Atina'yı harap edebilirim, ama yapmayacağım.
In tribute to the heroic Athenian dead, I send their ashes back to Athens under the escort of my son Alexander.
Atinalıların kahramanca ölmelerine hürmeten ölülerinin küllerini oğlum Alexander'ın eşliğinde Atina'ya yolluyorum.
And there, in Athens, a treaty of peace will be drawn up between us by my son Alexander.
Ve Atina'da oğlum Alexander, aramızda imzalanmak üzere bir barış anlaşması düzenleyecek.
Alexander rides to Athens, and I stay here.
Alexander Atina'ya gidiyor ben burada kalıyorum.
There'd be no cheers for you in Athens.
Atina'da seni selamlamazlardı.
To my humble home, Alexander, and in the name of Athens, I bid you welcome.
Mütevazı evim ve Atinalılar adına sana hoşgeldin diyorum, Alexander.
Athens is now my home.
Artık benim evim Atina.
My father once said " Athens is neither a city nor a state.
Bir keresinde babam demişti ki, " Atina ne bir kenttir, ne de site devlet.
Mother, I have brought you many tales from Athens, and many gifts... gifts for a queen.
Anne, sana Atina'dan bir sürü hikaye, dedikodu getirdim bir sürü de armağan. Kraliçeye armağanlar.
You made me regent. You gave me my command at Chaeronea, sent me to Athens.
Chaeronea'da komutayı bana verdin, beni Atina'ya yolladın.
Not from Epirus, nor Athens, but Macedonia.
Epirus ya da Atina'dan değil de, Makedonya'dan.
From Demosthenes, the rabble-rouser in Athens, to men here in Pella.
Atina'daki kışkırtıcı Demosthenes'ten burada, Pella'daki adamlara kadar.
If broken, I'll not hesitate at the gates of Athens, as my father did.
Taahhüt ihlal edilirse, babamın yaptığı gibi, Atina'nın kapısına dayanmakta tereddüt etmem.
With, of course, the approval of Athens.
Atinalıların onayıyla tabii.
Perhaps the Athens in which we believe is old and corrupt, too, but its ideas and glories are worth keeping alive.
Belki inandığımız Atina da yaşlı ve çürümüş ama varlığı ve ihtişamı onu yaşatmaya değer.
Athens'or Alexander's?
Atina'nın mı, yoksa Alexander'ın mı?
If you could not see it when he spoke in Athens, you must see it now.
O Atina'da konuşurken bunu göremediysen, şimdi görmelisin artık.
And you, Athenians, you citizens of the capital of the world, you representatives of its culture, you dignitaries, emissaries, whom I find in Persia still conspiring with Darius as you did against my father, you will be held with us as hostages for Athens'fickle favours.
Ve siz, Atinalılar siz dünyanın başkentinin yurttaşları, siz onun kültürünün temsilcileri siz ileri gelenler, elçiler, Pers'te Darius'la hala işbirliği içinde bulduğum sizler babama karşı da böyle davranmıştınız Atina'nın desteği için bizim yanımızda rehin olarak kalacaksınız.
- What I saw in your eyes in Athens.
- Atina'da gözlerinde gördüğüm şey.
Athens is not with us, neither is Greece.
Atinalılar ne bizim yanımızda, ne de Yunanistan'ın.
He would have left a garrison here, taken back the spoils to Macedonia in what little fleet we have left, forced Athens into supporting us, then invaded with an army five times as strong.
Burada bir garnizon bırakırdı elimizde kalan ufak filoyla ganimeti Makedonya'ya götürürdü Atinalıları bizi desteklemeye zorlardı, sonra da 5 kat güçlü bir orduyla istila ederdi.
You, too, are free to go back to Athens, if you wish, as I no longer need Athens.
İsterseniz, siz de Atina'ya geri dönebilirsiniz artık Atina'ya gerek duymuyorum.
And after the Riviera, I thought I'd go on to Athens.
Riviera'dan sonra, Atina'ya gitmeyi düşünüyorum.
And while you're in Athens, I'll be with the duke again, in Scotland.
Ve siz Atina'dayken, ben de dükle olacağım. İskoçya'da.
I have read so much about Greece now. About Corfu and Athens.
Burada okuduğum kitaplarda Yunanistan anlatılıyordu Korfu ve Atina şehirleri.
I am convinced that you will find an equally beautiful teacher in Athens as you found here and in Hungary.
Burada ve Macaristan'da olduğu gibi... Atina'da da ayni şekilde güzel bir öğretmen bulursunuz. - Öyle mi dersiniz?
I learned he had fled to athens.
Atina'ya kaçmış olduğunu öğrendim.
I'll ride into Athens.
Atina'ya gireceğim.
Athens?
Atina?