Automatic traduction Turc
1,778 traduction parallèle
You file the sear down, this baby will go straight automatic.
Tetik tulumbasını törpülersen otomatik olur.
Advise all units suspects are armed with semiauto and full-automatic weapons.
Tüm birimlere bildirin, şüpheliler yarı ve tam otomatik silahlı.
Prints aren't automatic.
Parmak izleri kendiliğinden oluşmaz.
Which, by the way, aren't automatic, okay?
Onlar da kendiliğinden olmaz, değil mi?
Instead, she stunned her teammates, spectators and coaches alike by walking out of the arena and into an automatic disqualification.
ama arkadaşlarını ve koçlarını şaşırtarak dediklerini uygulamadı ve otomatik olarak diskalifiye edildi.
Haley was last to go on the floor exercise when she shocked fans and teammates by exiting the arena and walking into an automatic disqualification.
Haley en son çıkacak kişiydi tabi hayranlarını ve takım arkadaşlarını şaşırttı yine ve kendini resmen bilerek diskalifiye etti.
It's an automatic deduction...
Bu otomatik bir sonuç değil..
It has a great gear box, automatic.
Bir çeşit otovaryasyon! Öyle üst sınıf bir vites ki, inanamazsın.
Um.. automatic..
otomatik -
It's automatic.
- Otomatik de.
* Automatic pressure up *
* Otomatik basınç yükseliyor *
Your weapons are logic, anthropometry, fingerprinting, car mechanics, automatic guns, good shoes and, above all...
Sizin silahlarınız mantık, antromopetri parmak izi araba mekaniği, otomatik silahlar güzel ayakkabılar ve hepsinden önemlisi...
Automatic.
Otomatik.
- That's automatic gunfire.
- Otomatik silah sesi bu.
I'm buyin'the notebook, and the automatic doors open, and I look up and the guy is like, walking right into the store, right, in front of me.
Ardından otomatik kapı açıldı. Kapıya baktım ve sanki o adam mağazaya girip bana doğru yürüyordu.
Because I'm so automatic at kicking your ass.
Otomatik olarak kıçınızı tekmelemeye programlıyım da ondan.
It must have an automatic transmitter.
Otomatik verici olmalı.
Automatic starters, cheaper oil, and mass production gave the edge to the gasoline car.
Otomatik marşlar, ucuz benzin, ve seri üretim benzinli arabalara destek oldu.
Everything's automatic and modern, although the door doesn't work well.
Her şey otomatik ve modern, gerçi kapı çok iyi çalışmıyor.
But because we live in those routine automatic programs... we're unable to see because we're processing mind from the familiar.
Ama bu otomatik, rutin programlar içinde yaşadığımızdan göremiyoruz çünkü beynimiz bildik tanıdık olanla işliyor.
One of them has an automatic weapon. Copy that.
Birinin otomatik silahı var.
They are carrying automatic weapons and they have hostages.
Otomatik silahlar taşıyorlar ve ellerinde rehineler var.
First reports are of several men carrying automatic weapons and they've taken control of Terminal One.
İlk raporlar, birkaç adamın otomatik silahlar taşıdığı ve Terminal 1'in kontrolünü ele geçirdikleri şeklinde.
It's on my phone. It's automatic.
Telefonuma da geldi.
You don't even have to scooch in. It's automatic scooching.
Otomatik olarak seni şıftırıyor.
- That might explain how they got automatic weapons.
- O yüzden otomatik silahları vardı.
Of course, against automatic weapons it'll disintegrate in 30 seconds.
Tabii, otomatik silahlar karşısında 30 saniyede dağılacak.
I guess it's kind of an automatic reaction.
Sanırım bu bir otomatik reaksiyon.
I heard that 80 % of all cars in the United States are actually automatic.
Tüm arabaların 80 %'inin otomatik vitesli olduğunu duymuştum.
I have report of automatic weapons fire and Teyla's not answering her radio.
Otomatik silah ateşi bildiriyorum ve Teyla telsizine cevap vermiyor.
What we got here is a u. S. Government issue .22 caliber silenced semi-Automatic weapon.
Buradaki, ABD devlet malı 22 kalibrelik susturuculu yarı otomatik bir silah.
- We could set it on automatic and then just leg it.
Onu otomatiğe ayarlayıp sonra da koşarız.
Automatic quarantine! We...
Otomatik olarak karantina altındayız.
There's some kind of automatic control right there.
Oralarda bir otomatik kontrolü olması lazım
Look, there's this rumor going around campus that if your roommate dies, you get an automatic 4.0 for the semester.
Bakın, kampüste şöyle bir söylenti var ; eğer oda arkadaşın ölürse, o dönem için otomatik olarak... iyi not alırsın.
The DX 460 is fully automatic, with a.27-caliber charge.
DX 460, 27 kalibre tam otomatik bir çivi tabacasıdır.
For you, it's automatic.
Bu senin için otomatik.
An automatic weapon to enter the postal eta a woman.
Böyle ufak bi yerde dikkat çeker
Want an automatic rifle and a sniper that kid in the same shot.
- Biraz insanlar gibi yaşamak istiyorum
If I can find this boy, it would be an automatic mistrial, wouldn't it?
- Eğer bu delikanlıyı bulursam, dava kendiliğinden "geçersiz" olacaktır, değil mi?
Yeah, but, you know, time was when we solved our differences with fists, not automatic weaponry.
Ama bizim farklılıklarımızı çözmemiz yumruklarımızlaydı, otomatik silahlarla değil.
If drugs are found on the premises, there is automatic drug testing conducted within 24 hours.
Şirket bölgesinde uyuşturucu bulunduğu anda, .. 24 saat içerisinde otomatik olarak test yapılması gerekiyor.
- Consistent with a.32 automatic.
32'lik otomatik silahlardan çıkanlarla uyumlu.
Check the kitchen.We're looking for a.32 automatic.
Mutfağı kontrol et. 32'lik, otomatik bir tabanca arıyoruz.
Since you've already hijacked Lex 9000 once on your own I have an automatic alibi.
LEX 9000'i bir kere zaten kaçırmış olduğuna göre suçlu olmadığım kanıtlanmış oluyor.
He almost certainly has automatic weapons.
Neredeyse kesin olarak eminiz ki otomatik silahları da var.
The Katzman Automatic Imaging Telescope takes no more than 100 photogrpahs an hour.
Aynı şekilde Katzman Otomatik Görüntüleme Teleskopu da saatte 100 fotoğraftan fazlasını çekmez.
Solve it by the end of the semester, you get an automatic "A" in my class.
Sömester bitene kadar çözerseniz matematikten direk A alacaksınız.
It's automatic gunfire.
Otomatik silah ateşi!
Marcus, you drove a stolen car to take a gang member and his semi-automatic weapon into rival territory to scare some kids?
Marcus. Birkaç çocuğu korkutsun diye yarı otomatik silahlı bir çeteciyi, çalıntı bir arabayla rakip sahaya götürdün.
They're automatic.
- Otomatikler.