Ava traduction Turc
3,453 traduction parallèle
Take you, Ava...
- Ava, seni...
Take you, Ava... to be my wife.
- Ava, seni... -... karım olarak alıyorum.
Ava.
- Ava.
Nice to meet you, Ava.
Seninle tanışmak güzel, Ava.
Ava, it's me!
Ava, benim.
Oh, hi.
- Sandy, ben Ava.
You think you need my help, Ava?
Sence yardımıma ihtiyacın var mı, Ava?
Ava, you are made with the toughest stuff around.
Ava, sen etraftaki en sert şeylerden yapıldın.
Ava, you haven't eaten in two days.
- Ava, iki gündür bir şey yemedin.
You're not really expecting any calls, are you, Ava?
- Gerçekten birisinin aramasını beklemiyorsun, değil mi, Ava?
Ava.
Ava.
Ava, don't do it!
Ava, yapma!
The Pics used it for scouting and hunting.
Zirveleri tırmanmaya ve ava müsaittir.
I'm getting ready to go hunting.
Ava gitmek için hazırlanıyorum.
Going hunting?
Ava var mı?
We went hunting.
Ava gitmiştik.
He's invited me out for shooting.
Beni ava davet etmişti.
- We're going out shooting tomorrow.
- Yarın ava gideceğiz.
I told Ava that I would take care of this, that if judge Bishop got the case, I would threaten his family.
Ava'ya her şeyi halledeceğimi davası yargıç Bishop'a düşerse... -... ailesini tehdit edeceğimi söylemiştim.
I take it you're here because my good friend judge Bishop has Ava's case.
Ava'nın davasına yakın dostum Yargıç Bishop bakıyor diye buraya geldiğini tahmin ediyorum.
And you will make a sworn statement saying that it was you who murdered poor Mr. Delroy and forced Ava to move the remains.
Yeminli bir ifade verirsin ve zavallı Bay Delroy'u aslında senin öldürdüğünü ve Ava'yı cesedin yerini değiştirmesi için zorladığını itiraf edersin.
Doodles on they. Joke's on them, Cuz.
Ava giden avlanır, kuzen.
- You ready for a hunt?
- Ava hazır mısın?
- Now we are looking.
- Ava çıkma zamanı.
Guy wants to go out to the reach.
Adamın biri ava çıkmak istiyor.
And if you're a boy, he can take you out when he goes hunting.
Ve eğer bir erkeksen, o ava gittiğinde senide alabilir.
So when they hunted they followed animal tracks in the black earth and called it Blackfoot Trail.
Ava çıktıklarında siyah toprakta hayvan izlerini takip ediyorlarmış. Bu yüzden de Blackfoot Yolu demişler.
My dad and I used to hunt.
- Babamla ava çıkardık.
He spent his time whoring and hunting and drinking until the last two killed him.
Zamanını fahişelere, ava ve içmeye harcadı, ta ki son ikisi onu öldürene kadar.
She looks like Ava gardner.
Ava Gardner gibi görünüyordu.
Me and my buddy Tony are going hunting.
Arkadaşım Tony'yle ava çıkacağız.
Um, my father used to take me hunting.
Babam beni ava götürürdü.
Henry, why don't you come hunt with us.
- Henry, sen de bizimle ava gelsene.
Tony only hunts to get away from his wife, right?
Tony karısından kaçabilmek için ava çıkıyor, değil mi?
We hunted together many times.
Birlikte çok kez ava çıktık.
Sailing and horseback-riding, Even hunting.
Yelken ve ata binmeyi ava bile gitmeyi.
We're all going hunting.
Hepimiz ava çıkıyoruz.
The regiment's gone off hunting with the King.
- Alay Kralla beraber ava çıktı.
I don't want you going on this hunt unless you stay by my side.
Eğer yanımda olmayacaksan bu ava katılmanı istemiyorum.
I'm not going on the hunt.
Ava katılmayacağım.
First time hunters hesitate to kill because their emotions interfere.
İlk defa ava çıkanlar öldürme konusunda tereddüt yaşarlar. Çünkü işin içine duygularını katarlar.
Now, you can hunt.
Şimdi, sen ava çıkabilirsin.
We'll keep an eye out for them when we go hunting later.
Ava çıktığımızda onlara da bakarız.
On a hunt?
Ava mı?
So when they struck out on a hunt, I fed them.
Onlarda ava çıkmadan ben onları besliyorum.
And he's urbanizing his animal, moving it closer to the city... adapting it for bigger prey.
Ve hayvanını gittikçe kentleştiriyor şehre daha da yakınlaştırıyor daha büyük bir ava alıştırıyor.
My dad, he uh... He used to take me hunting a couple of times a year.
Babam eskiden yılda birkaç kez ava getirirdi.
He got really excited, he bought all the gear, but I don't think he's touched the gun since.
Çok hevesliydi, bütün ekipmanları aldı ama ava çıkmadan önce silahına dokunacağına hiç ihtimal vermezdim.
I take it you're here because my good friend Judge Bishop has Ava's case.
Ava'nın davasına yakın dostum Yargıç Bishop bakıyor diye buraya geldiğini tahmin ediyorum.
♪ You better run ♪ You better run
You ♪ daha iyi çalıştırmak / i ava duyuyorum
He and Molly were pretty close, huh?
Babamızla ava giderek büyüdük.