Awful traduction Turc
14,621 traduction parallèle
- I mean, what an awful job you have.
- Ne korkunç bir iş yapıyorsun.
I don't know if it was on purpose, but it was an awful foul.
Kasten mi yaptı bilmiyorum ama çok fena bir fauldü.
I'm gone now to this god-awful war and haven't the faintest idea if I will ever return.
Bu iğrenç savaşa gidiyorum ve geri dönecek miyim en ufak bir fikrim yok.
Some of them even did awful Sammy Davis Jr. impressions to my face.
Hatta bazıları yüzüme karşı Sammy Davis Jr. taklidi bile yaptı.
I feel just awful.
Ben... Çok kötü hissediyorum.
- Yeah, that's awful.
- Evet, tadı iğrenç.
Making us wear these awful things.
Bu korkunç şeyleri giymeme izin ver.
An awful lot of this scientific equipment seems to be slowing us down.
Bu bilimsel ekipmanın korkunç bir kısmı Bizi yavaşlatıyor gibi görünüyor.
You know, it was awful.
Biliyor musun, berbattı.
- I'd make an awful criminal.
- Korkunç bir suçlu olurdum.
- This is awful.
- Bu berbattır.
It was awful, Cal.
Berbat bir şeydi Cal.
What an awful way to begin your presidency.
Başkanlığa bu şekilde adım atmak ne kadar kötü.
It seems to me when life is so very precarious, it's an awful shame to waste it.
Hayat çok tehlikeli olduğunda bana öyle geliyor ki, Onu boşa harcamak çok berbat.
And nothing awful happens to us In the Great Beyond
Ve bize Harika Ötesi'nde kötü hiç bir şey olamaz!
Before us, everyone knew the awful truth.
Bizden önce, herkes bu korkunç gerçeği biliyordu.
That our beliefs are accurate And nothing awful happens to us...
Ve bize Harika Ötesi'nde kötü hiç bir şey olamaz!
Because of his age? That's awful. Okay.
Sırf yaşı yüzünden mi, çok kötü.
No, it was awful.
Hayır, korkunçtu.
This is going to be awful.
Bu korkunç olacak.
It blew most of his guts and intestines out his front awful everywhere.
Bütün bağırsakları önünden dışarı çıkmıştı, her yeri dağılmıştı.
It was lucky he was dead so he never knew how awful his uniform looked.
Öldüğü için şanslıydı çünkü üniformasının ne kadar berbat olduğunu görmeyecekti.
Well, you're awful goddamn blunt!
- Pek de açık sözlüymüşsün.
Well, that's just awful.
Berbat bir şey.
- Oh, how awful.
- Ne kadar kötü.
That's awful.
Bu çok berbat.
Awful lot of deputies for such a small place, ain't it?
Küçücük kasaba için ne çok şerif yardımcısı var.
You were just looking at my photographs, thinking how awful it must be to have lived like that and ended up like this.
Sen sadece fotoğraflarıma bakıp öyle yaşarken, bu hale düşmek ne kadar korkunç olmalı diye düşündün.
It was awful!
Korkunçtu!
And you're a God-awful singer.
Ve berbat şarkı söylüyorsun.
How awful.
Çok kötü ya.
We argue with each other so much, hold grudges, say awful things about each other behind people's backs.
Birbirimizle sürekli kavga hâlindeyiz kin tutuyoruz birbirimizin ardından korkunç şeyler söylüyoruz.
That... is not... actually awful.
Bu... aslında korkunç değil.
That's an awful shame about kilbaught.
Kilbaught hakkında kötü bir suçlama bu.
That's awful.
Bu korkunç.
Sorry I've been blaming everything on you, and I've been such an awful friend.
Hep seni suçladığım ve kötü bir arkadaş olduğum için özür dilerim.
They'll crucify you, it'll be awful.
Seni suçlayacaklar, kötü olacak.
Don't she look an awful lot like Mama?
Anneme çok benziyor, değil mi?
- Awful cool place you got here, man.
- Karavanınız şahaneymiş.
It must be depressing for you to be in all those places right after a terrible thing has happened. You must have seen so many awful things.
Korkunç şeyler yaşandıktan hemen sonra tüm o yerlere gitmek oldukça bunaltıcı olmalı, değil mi?
- Oh, no, that's awful.
- Olamaz, bu çok kötü.
- Awful name. Yeah.
- Berbat bir isim.
They're awful for you.
Sana iyi gelmezler.
This is an awful idea. - I mean, like, really bad.
gerçekten berbatım.
Looks an awful lot like he...
- Çok kötü bir şekilde...
I do understand this is an awful lot to digest.
Bunu sindirmenin zor olduğunu anlıyorum.
When there was not enough food, families would bring elderly women, the blind or sick to the forest - and leave them to die. - That's awful.
Yeterli yiyecek yokken aileler yaşlı kadınları körleri, hastaları ormana getirirmiş ve onları ölüme terk edermiş.
It's an awful lot of firepower.
Ateş gücü çok yüksek.
Your breath is awful.
Nefesin berbat kokuyor.
Yeah, I think the word you're after is "awful."
Evet, bence aradığın kelime şuydu "berbat".
And I'm awful glad we met. Yeah.
Tanıştığıma çok memnun oldum.