Bandit traduction Turc
1,331 traduction parallèle
If he's the Plum Blossom Bandit. Then you're his accomplice ; just as guilty.
Eğer erik çiçeği eşkiyası o ise sende onun suç ortağı olmalı ve cezalandırılmalısın
We want to nab the Plum Blossom Bandit.
Erik çiçeği eşkiyasını yakalamak!
Let me get hold of the Plum Blossom Bandit.
Erik çiçeği eşkiyasını bana bırakın
Who's the Plum Blossom Bandit?
Erik çiçeği eşkiyası kim?
To seize the Plum Blossom Bandit. You are too rash.
Erik çiçeği Eşkiyasını yakalayacağım çok acele etme
Ever thought the Bandit perhaps mightn't be a man?
Eşkiya bir adam bile olmaya bilir mi?
The Plum Blossom Bandit has been trying to set you up.
Erik çiçeği eşkiyası seninle uğraşıyor.
My father worked for the Plum Blossom Bandit.
Babam erik çiçeği Eşkiyası için çalışmıştı.
He said that the Plum Blossom Bandit is still alive.
Erik çiçeği eşkiyasının hala hayatta olduğunu söyledi
So you knew who's the Plum Blossom Bandit all along?
Demek, erik çiçeği eşkiyasının kim olduğunu zaten biliyordun?
Now it doesn't matter who's the Plum Blossom Bandit.
Ama şimdi Erik çiçeği eşkiyasının kim olduğunun bir önemi yok
The real Plum Blossom Bandit did.
Gerçek erik çiçeği eşkiyası öldürdü
Cousin, I think you know who's the real,... Plum Blossom Bandit.
Kuzen, Bence sende gerçek erik çiçeği eşkiyasının... kim olduğunu biliyorsun
So you're the real Plum Blossom Bandit?
Demek gerçek erik çiçeği eşkiyası sensin?
Before Xinjian died, he told me that... you're the Plum Blossom Bandit.
Xinjian ölmeden önce, bana senin... erik çiçeği eşkiyası olduğunu söyledi.
It's a simple story... about revenge of the Plum Blossom Bandit.
Erik çiçeği eşkiyasının intikamıyla ilgili basit bir öykü.
An Embroidery Bandit that can embroider the blind
İnsanların gözüne nakış işeleyen Nakışçı haydutum!
Maybe the Embroidery Bandit is actually a woman
Nakışçı haydut belki bir kadındır!
Jin did say the Embroidery Bandit wore red shoes... now that I know what's going on!
Jin, nakış haydutunun kırmızı ayakkabı giydiğini söylemişti... şimdi neler olduğunu anladım!
The Embroidery Bandit
Nakışçı haydutu
You must be the Embroidery Bandit
O zaman sen nakışçı haydut olmalısın
Because this is our only clue in finding out... who is the Embroidery Bandit
Çünkü bu nakışçı hadutu bulmak... için kullandığımız tek kanıt
Why does the Embroidery Bandit... choose this place instead of some other places?
Neden nakışçı haydut... daha uygun yerler varken burayı seçsin ki?
So you've seen the Embroidery Bandit in person
Demek nakış haydurunu bizzat gördünüz
Have you ever imagined that your sister... could be related to the Embroidery Bandit?
Kız kardeşinizin... Nakışçı haydut olma ihtimali olabilir mi?
He suspects that the Embroidery Bandit case... is somehow linked to us Because the Embroidery Bandit wears red shoes
Nakışçı haydutun içimizden biri... olduğuna dair şüphelerin var çünkü nakışçı haydutda kırmızı pabuç giyiyor
We are not connected to Embroidery Bandit case
Nakışçı haydut davasıyla bir alakamız yok
I've captured the Embroidery Bandit
Nakışçı haydutu yakaladım
Master Lu has captured the Embroidery Bandit
Lu Bey Nakışçı haydutu yakalamış
She is the Embroidery Bandit All of her acupoints are blocked...
O Nakışçı haydut onun düğüm noktalarını kitledim...
Now I will kill you, and the case... of the Embroidery Bandit will come to an end
Şimdi seni öldüreceğim... Ve nakışçı haydut davası sonsuza kadar kapanacak
Because everyone will take for granted that... The Embroidery Bandit is the Red Shoes
Çünkü herkes Nakışçı Haydutun kırmızı pabuç... giydiğini çok iyi biliyor
I had to find out... who is the real Embroidery Bandit
Gerçek nakışçı katili... bulmak için numara yaptım
Isn't that your eyes were... hurt by the Embroidery Bandit?
Nakışçı haydut... gözlerini kör etmemiş miydi?
This is the Duck, you old bandit. 'Oh!
Adım Duck'tır, şu haydut!
That clarinettist is no one-arm bandit!
Bu klarnetçi çok iyi değil.
Others think that you're a bandit
Diğerleri senin basit bir haydut olduğunu söyler
I'm not a hero but rather a notorious bandit
Ben bir kahraman değilim Sadece ünlü bir haydutum
Bandit at right centre.
Sağ merkezde düşmanlar var.
I beg you, Mr. Bandit, don't kill us.
Yalvarırım, haydut bey, bizi öldürmeyin.
A real gentleman, a clever and handsome man, wandering heaven knows where all night like a bandit, not sleeping at home, getting soaked in the rain.
Gerçek bir beyefendi, zeki ve yakışıklı bir adam bütün gece boyunca bir haydut gibi, hiç uyumadan ve yağmurda ıslanarak amaçsızca dolaşır mı?
We gotta find the Bandit. I figured you was looking for the Bandit.
Haydut'u aradığınız belli.
You don't know where the Bandit is?
Haydut'un nerede olduğunu bilmiyorsun, değil mi?
We heard talk of the Bandit slipping.
Haydut'un durumu kötü diye duyduk.
- Okay. Don't get up, Bandit.
Hiç kalkma Haydut.
But I do remember all that trouble, that poor child being abducted... and taken off by that handsome devil, Bandit.
Ama olayları hatırlıyorum. Zavallı kadın bir yakışıklı şeytan tarafından alıkonmuştu. Haydut tarafından.
That's just wonderful, Sheriff. I guess that makes it easier for you... to deal with that business about your daughter-in-law to be... running off with that gorgeous, handsome Bandit.
Sanırım bu gelininizin görkemli ve yakışıklı Haydut ile kaçmasıyla baş etmenize yardımcı oluyordur.
- The Bandit Sings Cole Porter.
- Haydut, Cole Porter söylüyor. - Dinle.
Embroidery Bandit
nakışçı katilin gizemini çözebilecek... tek kişi sensin!
Don't run off, Bandit.
Hadi Haydut.
The Bandit needs me.
Haydut'un bana ihtiyacı var.