Bans traduction Turc
83 traduction parallèle
Let them come in and dunk it.
İçeri girip bansınlar bari.
You know, arranging for the papers, for the blood tests, posting the bans.
Evrakları hazırlamak, kan testi, davetiyeleri postalamak.
If you think the lord was wise, you must understand why Japan bans Christianity.
Eğer lordun bilge olduğunu düşünüyorsan, Japonya'nın Hristiyanlığı neden yasakladığını anlamalısın.
The sight of the cross bans him.
Haçı görmesi onu men eder.
The consecrated host bans the vampire.
Kutsanmış ekmek vampiri engeller.
They issue bans, but sober Poles can never reach an agreement.
Yasakları yayınlıyorlar ama ayık Polonyalılar bir anlaşmaya varamazlar.
He did not! You're just a dirty carbuncle.
Hayır öyle söylemedi, sen sadece boktan bir çıbansın.
Cheap Ray Bans, a grand.
Ucuz Ray Ban, bin dolar.
These are Ray-Bans.
Bunlar Ray-Ban.
Pair of sunglasses, Ray Bans.
Bir çift güneş gözlüğü, Ray Ban.
We're reviving the old constitution which bans Jews from Norway.
Yahudileri Norveç'ten ihraç eden eski yasayı ihya ediyoruz.
This whole fucking place is bad for your health, you know what I'm saying? So the state bans cigs in prisons.
Bütün burası sağlığa zararlı, böylece devlet sigarayı hapishanede yasakladı.
"If this is the case you have violated SIMEX Rule 822, which bans members from financing the trading margins of their customers."
Bu durumda, ihlal etmiş olduğunuz 8-2-2 sayılı... kural üyeleri müşteriler için pazarlık yapmaktan... alıkoyar. "
However, facing bans and other legal restrictions the enemy anti-government forces were forced underground as they split up and regrouped.
fakat durum radikal bir şekilde değişir ve karşıt gruplar sonunda yasadışı hale gelir.
Remember when you lost those ray-bans.
Güneş gözlüğünü kaybettiğin zamanı hatırlasana.
Just that they can turn into riots... especially when the Mayor bans demonstrations outside City Hall... and the cops shoot people a lot more.
Bu durum sadece ayaklanmaya sebep olurdu... özellikle de Belediye Başkanı şehir merkezinde gösteri yapmayı yasaklamışken ve polisler birçok kişiyi vurmuşken.
Tell me, you shitheads!
Söyle bans, bok kafa!
Could be DEA, FBI... I figure we got about two hours before... we get a visit by somebody in a suit and a pair of ray-bans.
İki saate kalmaz takım elbiseli ve güneş gözlüklü biri tarafından ziyaret ediliriz.
OR A PAIR OF DARK RAY-BANS.
Ya da siyah güneş gözlüğü.
- See you, Ray-Bans.
Görüşürüz, Ray-Ban.
Behind the Ray-Bans, I'm still the same old Clark.
Hadi ama. Gözlüklerin arkasında hala eski Clark'ım.
We have a lot to do at this moment, including a series of bans on the culture.
Yaptığınız işleri her yerde duyuyorum. Kültürümüz emin ellerde deniliyor.
I did throw a tons of bans on cultural activities, but Houser, I'm still crazy about arts.
Kültürel aktivitelerin pek çoğuna yasak getirmiş olabilirim ama Hauser, hangilerine izin vereceğimi biliyorum.
Your government, which suppresses our parliament, which bans our paper.
Senin hükümetin bizim parlamentomuzu yok sayıyor ve gazetelerimizi yasaklıyor.
The Ministry bans all public demonstrations.
Bakanlık bütün gösterileri yasaklamıştır.
Ask me, she was in love.
Bans sorarsanız ona âşıktı.
Ray-Bans.
Ray-ban'ler.
Ray Bans - "Ray B."
Ray Bans - "Ray B." Başka bir şey daha var.
Then the Pope goes and bans trading Christians.
Sonra Papa gelip Hıristiyanları satmayı yasakladı.
There are smoking bans in a lot of states now.
Sigara yasağı birçok eyalette var.
Smoking bans, they don't protect freedom.
Sigara yasakları, özgürlüğü korumaz.
I mean, if an agent wanted thermal-vision ray bans I'm the Guy they call.
Mesela bir ajan, ısıya duyarlı bir gözlük veya teknolojik bir paraşüt isterse ilk aranan adam ben olurdum.
You said Islam bans gambling.
İslam'ın kumar oynamayı yasakladığını sen söyledin.
But he wasn't the same David, you know, with the Ray-Bans and the sunblock and the surfboard.
Ama bu David Ray-Banli, günes kremi sürmüs, sörf tahtali adamla ayni kisi degildi.
Ray bans or Gucci's, he's gonna see...
Ray Ban veya Gucci.
Because this order bans Mrs. Zidane from entering the grove, and when she ignored it, she was chased out at gun point by the soldiers and Secret Service.
Çünkü mahkeme kararıyla Bayan Zidane'ın bahçesine girmesi yasaklanmıştır. Bu kararı tanımayıp bahçeye girmeye kalktığındaysa askerlerin ve Gizli Servis'in silahları üzerine çevrilmiştir.
Bans public nudity.
Toplumda çıplak gezmeyi yasaklayan kuraldır.
Take my Ray-Bans!
Ray-Ban'imi alabilirsin.
These are expensive Ray-Bans, jackass.
Bu çok pahalı bir Ray-Ban, salak.
Okay... the Ray Bans.
Ray-Ban gözlük.
For a fucking cake he bans us.
Bir pasta yüzünden bize uzaklaştıma verdi.
since such robots are not necessary for the present times, this court bans robots from usage.
Böyle robotlar şu anda gerekli olmadığından bu dava, robotları kullanımdan men ediyor.
This isn't gonna stop until pictionary Bans the word "windmill."
"Yeldeğirmeni" sözcüğü kaldırılana kadar bu kavgalar bitmez.
This separation effectively bans the teaching of religious theories in public schools.
Bu ayrım kesin bir şekilde devlet okullarında dini teorilerin öğretilmesini yasaklar.
Why are you wearing Ray-Bans at 1 : 00 in the morning?
Gecenin 1 : 00'inde neden Ray-Ban'ı takıyorsun?
And my kid goes on them and Akalitus bans me from the meds.
Ama kızım kullanmaya başladı ve Akalitus ilaçlara el sürmeme izin vermiyor.
Well, we should just slap a pair of Ray-Bans on a calculator,'cause that would be way more charming.
Bir hesap makinesine güneş gözlüğü taksak daha iyi görünür.
They are breaking the bans and challenging the modernity.
Yasakları delip yeniliklere meydan okuyorlar.
We will not establish this new order on bans and threats like you did but on cooperation basis.
Sizin gibi yasaklarla tehditlerle değil bu yeni dünya düzenini işbirliği esası üzerine kuracağız.
Yeah, the new code of conduct bans sex in the workplace, along with everything else.
Evet, diğer her şeyle beraber iş yerinde seks yapmak da yasaklandı.
He bans night-work for bakers, supports cooperative projects... ls that you, Marie?
Adım Henri Dubrieux.