Basta traduction Turc
8,380 traduction parallèle
At first, I just went along with him because I liked my husband.
İlk başta sadece kocamla gittim çünkü kocamı seviyordum.
I thought they were gonna rob me at first, but they just grabbed me.
Başta beni soyacaklarını sandım... ama onlar beni yakalayıp yere yatırdılar.
Not at first.
İlk başta bilmiyordum.
Not at first.
Yani ilk başta.
Isn't that what got us into this mess in the first place?
İlk başta başımıza işe açan bu değil mi?
If you hadn't forced me to go to that stupid reform school, then we wouldn't have even been here in the first place.
Beni o aptal ıslah okuluna göndermeye zorlamasaydın daha en başta burada olmazdık.
And he saved them for last because if he kills that target first, We'd be on him immediately.
Onu da en sona bıraktı çünkü en başta öldürseydi hemen tepesine binerdik.
It just didn't seem that bad at first.
Başta o kadar kötü görünmedi.
And I didn't do the right thing at first. I'm sorry.
İlk başta yapmam gereken doğru şeyi yapmadım, üzgünüm.
Some of those graves shouldn't have been filled in the first place.
O mezarlardan bazıları en başta dolmamalıydı.
You know? Of course, if I could do that, I wouldn't be here in the first place.
Tabi ki, eğer yapabilseydim, en başta burada olmazdım.
He said it was gonna be one million, now it's six million.
Başta 1 milyon dedi, şimdi de 6 diyor.
I didn't even know what heroin was, and... at first it was free.
Eroinin ne olduğunu bile bilmiyordum ve ilk başta bedavaydı.
I'd go slow at first.
İlk başta yavaş olurdum.
I didn't believe him at first, but then I saw him do it.
İlk başta ona inanmamıştım, ama onu bu işi yaparken gördüm.
First, I was scared, but I'm not anymore.
Başta, korkmuştum, ama artık korkmuyorum.
At first, I thought I'd lost them, but now I'm convinced that somebody stole them from my room.
İlk başta kaybettiğimi sandım. Ama şimdi birinin odamdan çaldığını düşünüyorum.
I want you to look after my affairs, starting with the house.
- Ev başta olmak üzere davamla ilgilenmeni istiyorum.
It started so happy.
Çok mutluyduk başta.
The lawyer you should've hired in the first place.
İlk başta tutmanız gereken avukatım.
At first, I thought it was unnatural.
Başta yapay bir şey diye düşündüm.
If it wasn't for you, I wouldn't have been in there in the first place.
Eğer sen olmasaydın, en başta da oraya girmeyecektim.
And he said, "yeah, a little at first."
O ise ; "Evet, ilk başta" dedi.
And he said, "yeah, a little at first."
İlk başta. " dedi.
I was curious, too, at first.
İlk başta, ben de meraklıydım.
But I started out with 10 billion, so...
Ama en başta 10 milyardan başladığımı düşünürsek...
I just moved in with my boyfriend and I don't have any stuff except for a food processor and, like, 19 thongs, because even though at first we were like, "I am not wearing that,"
Daha yeni sevgilimin evine taşındım ve kendime ait bir mutfak robotuyla on dokuz tane falan tangadan başka bir şeyim yok, ki onları da başta "hayatta giymem" desek de ataerkil dünya bir şekilde aklımıza girip çamaşır izinin görünmesinin kabul edilemez olduğuna ikna etti.
I told myself in the beginning that it was all about the contributions to Medics International and...
En başta kendime tüm bunların,
First I thought it was a hobby, then I found a duffle bag of wooden sticks in a closet.
İlk başta bunun hobi olduğunu sandım. Sonra dolapta bir çanta tahta çubuk buldum.
Not at first, you're right.
Tüm aile. Haklısın, ilk başta anlamadık.
I've spent the past two weeks writing that stupid valedictorian speech that I didn't even wanna give in the first place.
Ta başta istemediğim o aptal mezuniyet konuşmasını yazmaya iki haftamı harcadım.
She was so drugged up that in the beginning she thought I was you.
O çok başta uyuşturulmuştu benim sen olduğumu sandı.
First I thought I'd lost it.
Ben en başta aklımı kaçırdığımı sandım.
What if he chose her in the first place because he wanted to get his hands on this thing?
Ya en başta onu seçmesinin sebebi, bu şeye sahip olmak istemesiyse?
And at first, that seemed like nothing too, but by opening night, we were full-on making out.
Başta bir şey yokmuş gibi gözüktü ama açılış gecesinde, bir yiyişmiştik var ya.
A lot of our cases do at first.
- Birçok davamız başta öyle görünüyor.
At first, I thought Otis was just talking smack, but watching Rice sit there after that call, reading the paper instead of troubleshooting his SCBA, it bugged me.
İlk başta Otis boş konuşuyor sandım. Ama o görevden gelip de Rice'ı maskesini tamir etmek yerine oturmuş gazete okuyor hâlde görünce bir kıllandım.
That's why I fibbed on it.
Bu yüzden başta size yalan söyledim.
And I'd love to believe you, but if you really could see the future, we wouldn't have visited that homicidal tattooist in the first place.
Sana inanmayı çok isterdim, ama gerçekten geleceği görebilseydin en başta o öldürmeye meyilli dövmeciyi ziyaret etmezdik.
The first time I ever saw you and that tattoo, was when I drank the Avatavi.
İlk başta seni ve dövmeyi hiç görmedim Avataki'yi içtiğim zaman gördüm.
At first, I felt the same, but sometimes the best idea needs to be a bad idea.
İlk başta ben de öyle hissettim ama bazen iyi bi fikrin en kötüsü olması gerekir.
It's good to say'no'from the beginning. Why?
Mümkün olmadığını kesin bir biçimde en başta söylemekte fayda var.
No matter what, you've just got to reject them all and move on.
Ne olursa olsun ilk başta hayır deyip tavrınızı koymalısınız.
No, but it was the one that put our family in danger in the first place!
Hayır ama ailemizi en başta tehlikeye atan şey buydu.
At first, I thought it was just a coincidence.
Başta tesadüf olduğunu düşündüm.
Well, I argued in the beginning like I do with everybody.
Herkesin yaptığı gibi ben de başta tartıştım.
It was awkward at first, but actually, we got on, ended up having a drink.
Başta tuhaf geldi aslında ama sonra anlaştık oturup içki içtik.
Rachel, in the future, I want you to feel comfortable telling me this stuff In the first place.
Rachel, bundan sonra böyle şeyleri en başta bana söylemekte çekinme.
And if you hadn't have been such a dick to Jack in the first place, Louis would have had nowhere to go.
Ve eğer Jack'e en başta böyle hıyarlık yapmasaydın Louis'in gidecek başka hiçbir yeri olmazdı.
I called you what I called you in there because they want to see someone in charge.
Orada sana ne dediysem dedim. Çünkü birini başta görmek isterler.
When you went after Harvey, you went after me, which is why I'm the one that sent him after you in the first place.
Harvey'in peşine düştüğün zaman, benim peşime düşmüş olursun. Bu yüzden en başta onu senin peşinden gönderen bendim.